MEDYA KONUSUNDA NEDEN BİLİMSEL ARAŞTIRMA YAPMAK GEREKİR.

MEDYA KONUSUNDA NEDEN BİLİMSEL ARAŞTIRMA YAPMAK GEREKİR.

MEDYA KONUSUNDA NEDEN BİLİMSEL ARAŞTIRMA YAPMAK GEREKİR.

Medya, bilginin insanlara hızlı bir şekilde ulaşmasını sağlayan, iletişim ve haberleşme ağını oluşturan fonksiyonların bütünüdür. İnsanlar günlük hayatlarında daima iletişim kurarlar. 21.yy. başlarından itibaren iletişim akıl almaz bir şekilde zorunlu ihtiyaç haline gelmiştir. Medeniyet ve uygarlıkların ilerlemesi ile beraber insanların iletişim araçlarına olan ihtiyaçları daha da somut hale getirmiştir.

           Medya bilgileri yayar, eğitir, eğlendirir veya bilgiye yönelik davranışlar ortaya koyar. Bu sayede insanların; görerek, duyarak ve okuyarak edinmiş oldukları bilgileri çevrelerindeki insanlara yansıtırlar. Yansıtılan bilgileri bazı kesimler desteklerken, bazı kesimler de tepki gösterir. Bu yüzden çağdaş dünyanın yaşam türü kişileri iletişimin teknik araçlarına daha çok bağımlı hale getirmektedir.

          Günümüzde ,Medya sadece bilgi vermez aynı zamanda yönlendirir, ikna eder ve duygulara seslenir.

          İnsanların kendi fikirleri oluşurken medyadan sağlanan bilgi ve haberlerin etkisinde yoğun bir şekilde kalmaktadırlar. Günümüz şartların da bunun birçok örneğini görmek gayet mümkündür.

          Medyanın topluma sunduğu bilgileri değerlendiren bireyler, bu bilgilerin kamuoyunda nasıl algılandığına, kamuoyunun hangi yönde oluştuğuna dikkat ederek, buna göre pozisyon almaktadır. Eğer medyanın  ‘’oluşturduğu kamuoyuna ‘’ aykırı fikirleri varsa bile dışlanma korkusuyla bu düşüncelerini açıklamaktan çekinmekte, hatta çoğu zaman hiç açıklamamayı tercih etmektedirler. Çünkü toplum medyanın oluşturduğu ortam nedeniyle genel kabul gören düşüncelerin dışında farklı bir düşünceye tahammül edememekte, dışlanmaktadır. Medya yaptığı yayınlarla ‘’Kamuoyunu oluşturmakta ‘’, topluma kendi imalatı olan bu sanal oluşumu dayatmaktadır.Medyanın ‘’kamuoyu ‘’ oluşturmada ki gücü ortada dır. Günümüzde ise bu güç yanlış kullanıldığında ve ehil olmayan ellere geçtiğinde önemli  tahribatlara  yol açacağı bilinmelidir.

          Küresel medya düzeninin temelini ticari gelir kaygıları oluşturmaktadır. Küresel yayın kuruluşları, demokrasi, insan hakları, özgürlükler, kamu yararı ve ulusal kültür gibi toplumsal hiçbir endişe taşımamaktadır. 21. yy. itibari ile küresel medya düzeninde  KAPİTALİZM ve MEDYA birbirlerine göbek bağıyla bağlı olup birbirlerinden beslenmektedirler. Bu durumda da bireyler  ‘’TÜKETİCİ ‘’ olarak görülmekte ve tüketicinin seçme talebini artırmak için yoğun çaba harcanmaktadır. Pazarlama dünyasında ‘’İnsanları paraları alınması gereken varlıklar ‘’ olarak gören anlayışa medya dünyasında da ‘’Tüketici’’ olarak görülmelerini örnek olarak gösterebiliriz.

         

          Günümüzde, medyanın Türkiye özeline bakıldığında, ülkemizde medya gücünün demokratik toplumlarda gerekenden çok daha fazla bir gücü elinde bulundurduğu, hem siyaset hem de ekonomi alanlarında çok etkin olduğu görülmektedir. Türkiye’ de medya sektörü özellikle son yıllarda karlı bir sektör olmaktan çıktığı reklam gelirlerinin azaldığı, hatta kimi medya organlarının yüklü miktarda borçlarının olduğu da bilinmektedir. Buna rağmen ülkemizdeki medya sahipleri, medya sektörünü terk etmemekte ısrarcı davranmaktadır. Bunun başlıca nedeni; ellerindeki medya gücünün medya dışı faaliyetleri için özellikle siyasi erkin üzerinde bir ‘’ yaptırım aracı ‘’ olarak kullanmak istemeleridir.

Yayın politikalarını bile olumsuz etkileyen bu uygulama, medyanın asli görevi olan , halkı bilgilendirme, kamu gözcüsü rolünü yerine getirme ve eleştirel bakabilme işlevlerini köreltmektedir.

                Medya;  bağımsız, özgür ve şeffaf olmalıdır. Medya kuruluşlarının siyasal iktidarlar ve küresel şirketler başta olmak üzere, başka hiçbir güçle ekonomik ve siyasal bir çıkar ilişkisi olmamalıdır.

          Özgür, bağımsız hiçbir gücün desteğine ihtiyaç duymayan bir medya daha yaşanabilir bir dünyanın kurulmasına önemli katkılarda bulunabilir. Medya gücünün halkın yararına kullanıldığında barış ve huzur kaynağı olacağı,  ‘’GÜCÜN MEDYASI ‘’ haline geldiğinde ise adaletsizliğin ve hukuksuzluğa yol açacağı unutulmamalıdır.

    Ve son olarak kitle iletişim araçlarının toplumlar üzerindeki etkisini Amerikalı Siyaset Bilimci Richard FAGEN’in çarpıcı örneği ile açıklayabiliriz.  ‘’Eğer iki bin kişiyi kitle iletişim araçlarında kilit noktalara yerleştirebilecek bir düzenbazlık şebekesi kurabilme imkanı olsa, ABD Başkanının öldüğüne inandırmak içten bile değildir. ‘’

‘’Medyanın ‘’ ARAÇ ‘’ değil, ‘’ AMAÇ ‘’ olarak kullanıldığı günlere…

Fatih ALTUNER

Anadolu Üniversitesi.

Sosyal Bil. Ens. Halkla ilişkiler Ana bil. Dalı

Kurumsal İletişim Yüksek Lisans öğrencisi

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
RESMİ İLANLAR
TÜMÜ
Bugün yayınlanan resmi ilan bulunamadı!...mid2
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...