Meslek, insanın yaşamını sürdürebilmesi için yaptığı ve genellikle yoğun bir eğitim ve çalışma gerektiren sürecin sonunda kişilerin kazandığı unvanın adıdır.
Yeryüzünde binlerce meslek bulunmaktadır. Öncelikle internet ve diğer kaynaklardan yaptığımız alıntılarla mesleğin tarihçesine değinip Batman'da bu mesleği ilk icra eden veya yıllarını vermiş bir üstadın ağzından mesleği tanıtmaya çalışacağız.
AYAKKABININ TARİHİ
İnternet’ten derlediğimiz bilgilere göre, tarihte ilk ayakkabıyı kim yapmış, kim giymiş tam olarak bilinmiyor. Avladığı hayvanın derisini ayağına sarmayı akıl etmiş bir yontma taş insanı da olabilir ilk ayakkabı ustası, emin olmak zor. Ama ayakkabı adına ilk önce sandalet üretildiği biliniyor. Günümüzdeki anlamı ve şekli itibariyle ayakkabının ilk olarak sandalet şeklinde sıcak iklimli ülkelerde ortaya çıktığı sanılıyor. M.Ö. 3500′lü yıllarda ıslak kuma basarak ayak kalıbı çıkarmaya, bu kalıpları kurutarak sandalet yapımında kullanmaya başlayan onlardı. Ayakkabıda süslü püslü materyalleri ilk kullanan millet Yunanlılar oldu yani. Asya ve Avrupa’da giderek yayılan ayakkabıcılık, tüm dünyayı etkisi altına aldı. Rönesans devrinin belki de en büyük sanatçısı ve aynı zamanda da mucit olan Leonardo da Vinci, anlaşılması zor makineler tasarlamaktan sıkılmış olacak ki ayakkabıya yüksek topuk eklenebileceğini akıl etti. Söylendiğine göre, Floransa’daki pek ünlü ve soylu bir ailenin kısa boylu kızının ihtişamlı düğününde gözlerden kaybolmaması için buldu bu çareyi.
TOPUKLU AYAKKABILAR ÜRETİLDİ
Tabii böyle dikkat çekici bir giyeceği hemen diğer kadınlar da taklit etmek istedi ve topuklu ayakkabılar gösterişin ve şıklığın simgesi olarak yaygınlaştı. Gelelim daha yakın zamanlara… Tabii ki modanın kalbinin attığı Fransa’nın bu işe de ağırlığını koymuş olması gayet doğal. Bu dönemde kadınların Paris’ten el yapımı ayakkabılar almaları çok modaydı. O dönemde önce erkekler daha çok çizme giyerken, zamanla kadınlar da uzun dar çizmeler giymeye başladılar. 19. yüzyılın başlarında Amerika’da yaygınlaşmaya başlayan ayakkabı makineleri ile seri üretim de yapılmaya başladı. Avrupa’da 11′inci yüzyıldan 15′inci yüzyıla kadar sivri burunlu ayakkabılar kullanılırken Ortadoğu bölgesinde “ayağı kızgın kumlardan yüksekte tutabilmek amacı”yla ayakkabılara topuk ilave edildi. Öte yandan 18. yüzyıla kadar Avrupa’da kadın ve erkekler aynı tür ayakkabıları giyiyordu. Sağ ve sol ayaklar için ayrı ayrı ayakkabı üretimine ilk olarak ABD’nin Philadelphia kentinde başlandı. Kadınlar için ilk bot ise 1840 yılında Kraliçe Victoria için dizayn edildi. Aya ilk ayak basan astronot Neil Armstrong’un ayakkabıları dönüş yolculuğunda herhangi bir hastalık veya bilinmeyen bir kirlenme tehlikesine önlem olarak dünyaya getirilmedi ve uzaya bırakıldı. Armstrong’un ayakkabıları o gün bu gündür uzayda dolaşıp duruyor
52 YILDIR AYNI AŞK VE ŞEVKLE MESLEĞİNİ SÜRDÜRÜYOR
Yeni Mahalle Çok Katlı Otopark arkasında hizmet veren 52 yıllık ayakkabı tamircisi Kadri Memiş, 9 yaşında başladığı mesleğine ilk günkü aşk ve şevkle devam ediyor. Mesleğin ustasının artık yetişmediğini anlatan Kadri Usta, sanata ve sanatkâra artık eskisi gibi değer verilmediğini söyledi.
Kadri Memiş 1954 yılında Hasankeyf'e bağlı Karaköy'de (Reşiye) dünyaya gözlerini açar. Henüz 9 yaşındayken köyünden ayrılmak zorunda kalır. 1963 yılında, şire üzüm ve incirleri ile ünlü, kaynak suların beslediği yeşil vadiye bakan köyünden ayrılan Memiş, Adana'da bulunan amcasının yanına yerleşir. Adana'da seyyar olarak ayakkabı tamiri ve boyacılığı yapan amcasına yardım eden Memiş, mesleğe ilk adımını atmış olur. Adana'nın ünlü semti Küçük Saat'te bu işi yapan onlarca seyyar esnafın arasına katılan Memiş, yavaş yavaş mesleğin inceliğini öğrenir. 1980 yılına kadar Adana'da çalışan Memiş, Batman'a dönme kararı alır. O güne kadar seyyar olarak çalışan Memiş, Cumhuriyet meydanında 3 yıl boyunca vatandaşlara hizmet verir. 1983 yılında Ayakkabı tamir ve boya dükkanı açar. Ancak dükkanın henüz bir ismi yoktur.
TABELAYA LOSTRA SALONU YAZ...
Bir gün vatandaşın şaşkın bakışları arasında dükkânın camına Lostra Salonu yazılır. Birçok kimsenin ilk kez duyduğu Lostra isminin nereden geldiğini Kadri Usta'dan dinleyelim. "Dükkânı açtım. Her şey tamamdı ancak tabelası yoktu. Diğer benzer işyerlerinde Ayakkabı tamircisi veya kundura tamir evi gibi isimler yazıyordu. O dönemde ilimizde görev yapan emniyet müdürü: "Yaz Kadri Usta, Lostra Salonu yaz" şaşırdım "Ayakkabı tamir ve boya işi yapan yerlere Lostra diyorlar" dedi. Ben de tabelaya Lostra Salonu yazdım…
TOPUKLARA DEMİR ÖKÇE TABANA PENÇE
Kısa sürede Batman’da tanınan Kadri Memiş artık Kadri Usta olarak anılmaya başlandı. Eskiden işlerin daha iyi olduğunu belirten Kadri Usta’ya 70-80’li yıllarda moda olan yumurta topuk ve sivri burun ayakkabıları hatırlatıyoruz. Bir taraftan elindeki işi yetiştirmeye çalışan Kadri Usta bir taraftan eski günleri anlatıyor: “Eskiden yumurta topuklar vardı. O dönemde modaydı. Yumurta topuk ve sivri burun ayakkabı topuklarına yolda yürürken ses çıkarsın diye demir çakardık. Sokaklar, topuklarına demir ökçe takılmış kunduruların çıkardığı tak tuk sesleri ile yankılanırdı. Şimdi şehirde araba gürültüsü koşuşturma çok olduğu için ses çıkarmayan ayakkabı tercih ediliyor. Artık topuklara tahta koyuyoruz ses çıkarmasın diye...”
BAYRAMLAR BİR BAŞKAYDI...
Eskiden özellikle bayramlarda çok yoğun olduklarının altını çizen Kadri Usta “Bayramlar bir başkaydı. Üç dört gün önceden poşetlerle ayakkabı getirilerdi. Bayramlarda gece 2-3'e kadar çalışıyorduk. İş bitmiyordu” diyor…
VATANDAŞ UCUZA YÖNELDİ
Çin başta olmak üzere Uzakdoğu ülkelerinden ithal edilen ve ''Çin malı'' olarak anılan ucuz ve kalitesiz ayakkabıların sektörü olumsuz etkilediğini ve ayak sağlığını tehdit ettiğine vurgu yapan Kadri Usta “Ucuz ayakkabı satan mağazalar arttı. Vatandaşların da ucuz ayakkabıyı tercih etmeye başladı. Vatandaşlar ayakkabı tamirine paralarını verme yerine ucuz ayakkabı arayışlarına yöneliyor. Bu da ister istemez ayakkabı tamirciliği yaparak geçimini sürdüren kişileri olumsuz etkiliyor” ifadeleriyle anlatıyor bunu.
ESKİDEN AYAKKABI PAHALIYDI, BAKIMI YAPILIRDI
Ayakkabı tamirciliğinin her şeyden önce ustalık gerektiren ve en azından yeni bir ayakkabı yapımı kadar dikkat isteyen bir meslek olduğuna dikkat çeken Kadri Usta “Eskiden topuk değiştirme, pençe, gizli pençe, Askeri botlara demir, bayan ayakkabılarına yüsük, topuklara ve ayakkabı tabanına değişik demirler takıyorduk. Pençeler ayakkabının ömrünü uzatıyordu. Zımpara ve eğe ile rendeleyip yapıştırıyorduk çok sağlam oluyordu. İnsanlar ayakkabılarını seviyordu, bakımını yaptırıyordu” diyor.
TEMİZLİK ÇOK ÖNEMLİ
Meslekte temizliğin çok önemli olduğuna dikkat çekiyor Kadri Usta… Bu işi yapanlar çok dikkatli olmalı, diyor. Tamir işlerinde kullanılan yapıştırıcılar, deri ve tozun hastalıklara davetiye çıkarttığını söylüyor. Ustanın temizliği ve işyerinin sürekli temiz ve havalandırılmış olmasının önemine dikkat çeken Kadri Usta, bunlara dikkat edilmediği zaman insan sağlığının olumsuz etkilendiğini ileri sürüyor.
ESKİ USTALAR, İÇİ SU DOLU TENEKELERLE ÇALIŞIRDI
Eski ustaların önündeki içi su dolu küçük teneke kutuyu hatırlatıyoruz. “Elle yapımı deriler çok sertti” diyor Kadir Usta ve ekliyor: “Elle yapımda daha büyük emek sarf ediliyordu. Kurutulan derilerin tüyleri kireçli suda alınıyordu. Ustalar o derileri yumuşaması için su dolu küçük kutuda bekletiyorlardı. Şimdi deriler makine ile düzeltiliyor, yapma deri çabuk eriyor El ürünleri daha kalitelidir. Makinelerin seri üretimiyle kalite de kayboldu”
GÜNLÜK İŞTİR. NE AÇ BIRAKIR NE TOK TUTAR
Getirisi yüksek olmadığı için unutulmaya yüz tutmuş birçok meslek gibi bu işte de artık çırak yetişmediğini belirten Kadri Usta, ayakkabı tamirciliğinin günlük iş olduğunu belirterek “insanı ne aç bırakır ne tok tutar” diyor.
Sağlığı elverdiği müddetçe mesleğini sürdüreceğini belirten Kadri Usta, “Çalışmak büyük sevaptır. Kazanç bir yana vatandaşın işini görüyorsun. Kiminin parası kiminin duası Boya yapıyorum, çanta onarıyorum geçimimi sağlıyorum. Çalışmak ekmek parası kazanmak ayıp değil. En çirkin şey namerde muhtaç olmaktır” ifadeleriyle sonlandırıyor konuşmasını…