Bu analizimizde güncel olayları herkesin anlayabileceği şekilde sade ve net bir dil ile ele alan ve adeta bir yazı makinesi olan Mustafa Kutlu’nun pek çok eserinden birkaçını ele aldık.
Arka Kapak Yazıları, Tahir Sami Bey’in Özel Hayatı ve Hayat Güzeldir kitaplarını değerlendirdik.
HAYAT GÜZELDİR
Çiçekler eşsiz renk ve kokuları ile çoğumuzu olumlu etkiler ama onlar sadece gördüklerimizle sınırlı değil.
O rengarenk çiçekler bir duyguyla yüklü aslında.
Beyazı asaleti, pembesi merhameti, sarısı heyecanı barındırıyor.
Aynı zamanda bize hayatın güzelliklerini gösterirler.
Hep bir umut olduğunu, hasretli bekleyişimizin sonunun kavuşmak olduğunu, küçücük bir kırıntı dahi olsa olumsuzlukların içinden cesareti, umudu, yaşama sevincini çıkarabilmeyi anlatırlar bizlere.
Elleriniz raflarda dolaşırken kapağı çiçeklerle kaplı bir kitap dikkatinizi çeker.
Bahsettiğimiz duygulardan ilham alarak yazılan içeriğini anlamanız uzun sürmeyen o kitap… Çünkü başlık her şeyi anlatır.
O kitabın adı Hayat Güzeldir.
Yazarın hayata baktığı mutluluk penceresinden yazılmış gibi adeta.
Güzel insani duyguları ön planda tutarak oldukça anlaşılır ve hafif bir anlatıma başvurmuş. Hayat güzeldir mesajını sadece bir kesime değil tüm topluma vermek istediğinden olacaktır ki çok anlaşılır ve sade bir dil kullanmış.
Herkese hitap edebilecek bir konu üzerinde gereğince durmuş ve hikayelerini adeta şefkatle örmüş.
Tüm hikayeleri insana huzur veren mutlu sonlarla bitiyor, iyilik kazanıyor.
Hal böyleyken günlük hayatın yoruculuğu arasında bıkkınlık hissederseniz biraz zamanınızı ayırıp bu kitabı okuyarak ruhunuzu dinlendirmenizi tavsiye ederiz.
Bunun için fazla beklemeseniz iyi olur.
Hem unutmamalıyız ki mutlu olmak ve umut beslemek için büyük şeylere ihtiyacımız yok. Bazen küçük bir çocuğun tebessümü umut verir bize, bazen küçük bir kır çiçeği…
Bazense bize insani duyguları hatırlatacak böyle bir kitap…
ARKAKAPAK YAZILARI
Bu kitap pek çok hikayeden oluşan bölümler içermekle birlikte toplumun her kesimine hitap edebilecek bir üslupla yazılmıştır.
Bu özgün hikayelerden 22 tane olmakla beraber her biri Mustafa Kutlu'nun Dergah dergisinde yayımlanmıştır. Mustafa Kutlu bu eserinde betimleme kullanmaktan kaçınmayarak kitabı sürükleyici kılmıştır.
Mustafa Kutlu’nun bu kitabı kısa kısa hikâyeler şeklinde resimlerle zenginleştirilmiş bir eser şeklinde okura sunuluyor.
Kitapta Kutlu’nun olaylara, durumlara bakış tarzını anlayabiliriz.
Hikayelerinin çoğunda modernleşen dünyanın, kirlenen evrenin etkilerini insanlar ve hayvanlar üzerinde değerlendirerek anlatmıştır.
Yazarın hikayesini kötüye giden bu gidişatlara dur demek ve sitem etmek amacıyla ele aldığı anlaşılıyor.
Başlığından da anlaşılacağı üzere kitapta genel olarak toplum hayatında önemli olan ama önemi anlaşılmadığından arka planda kalan durumlar aktarılmıştır.
Aktarılan bu durumlarla da okurların çok basit gibi görünen olayları düşünmesi ve ibret alması hedeflenmiştir.
Toplum olarak Batı'yı taklit ederek kültürümüzü yitirdiğimizi ve asimile olmaya yüz tuttuğumuzu gözler önüne seren yazar bu konuda farkındalık oluşturarak çözüm yolları bulunmasını da amaçlamıştır.
Tüm bunları yaparken günümüzden örnekler vermesi de okurun dikkatini çeken bir gerçekçilik oluşturmuştur.
Kitapta toplumun eksikliğini çokça hissettiği birlik, beraberlik, dürüstlük, güven, sevgi, umut ve hoşgörü başta olmak üzere birçok değerin aktarılmasıyla duygular da coşturularak manevi bir tokluk aşılanmıştır.
Mustafa kutlu bu eserinde farkında olmadığımız onca şeyi kaleme alıyor.
Biraz sitemkâr bir halde biraz da farkında olmamızı isteyerek yazıyor bu eserini.
Açan bir gülün bile hayatımızı değiştirecek ve yaşamımızı anlamlandıracak bir etkisinden bahsediyor.
Kısacası farkındalık yaratmak, benliğimizi kaybetmemek, her zaman bardağa dolu tarafından bakmamız gerektiğini söylüyor.
TAHİR SAMİ BEY 'İN ÖZEL HAYATI
2009 yılında kaleme alınan bu hikâye Mustafa Kutlu'nun diğer kitaplarında da olduğu gibi yalın ve anlaşılır bir dille yazılmıştır.
Toplumun her kesiminden insanın okuyabileceği sadelikte olan bu eserinde kaybolmaya yüz tutan ve kültürümüzün vazgeçilmez bir parçası olan geleneklerimizden bahsetmekle birlikte pek çok betimlemeye de yer veren yazarımız olaylar çerçevesinde bir anlatımla hedefine ulaşmıştır.
Olay örgüsü ise Mustafa Bey' in yıkık, dökük, eskimiş bir devlet dairesine gitmesi ile başlıyor.
Orada ilk olarak çaycı Şeref ile tanışan Mustafa ardından hikâyesinin başkahramanı olan Tahir Sami Bey ile tanışır.
Tahir Sami Bey'in hayat hikâyesini ilginç bulan Mustafa Bey onun hayatını kaleme alarak bir kitap meydana getirmek ister.
İlk başta buna karşı çıkan Tahir Sami Bey haklı olarak özel hayatının paylaşılmasını istememiştir ama Mustafa Bey'in güven veren konuşmaları sayesinde o da buna ikna olmuştur ve kitabın içeriğini oluşturan Tahir Sami Bey'in özel hayatını yazmaya başlamıştır.
Kitap İlk başlarda Tahir Sami Bey'in Hayatını yazma kararını nasıl verdiğini anlatan Mustafa Bey'in ve Tahir Sami Bey'in aralarında geçen konuşmalarını ele alır.
Hikâyenin geri kalan kısmı ise Tahir Sami Bey'in özel hayatından bahseder.
İlk başta Tahir Sami Bey'in dedesinden ve süregelen aile mesleği olan ciltçilikten bahseder. Hikâyenin devamında ise Tahir Sami Bey'in babası ve Tahir Sami Bey'in iki kız kardeşinden bahsedilir.
Tahir Sami Bey'in babası Tahir Sami'nin de aile yadigârı olan bu mesleği yapması için onu ikna etmeye çalışır ama nafiledir çünkü Tahir Sami Bey'in kitaplara ve yazmaya olan ilgisi onun baba mesleği yapmasına engel olmuştur.
Çoğu zaman ise bu ilgi ablası Nebahat tarafından pek hoş karşılanmıştır.
Tabi bu sırada Tahir Sami Bey'in ilişki hayatından da biraz bahsedilir.
Küçükken bir mektup yazar ama karşılığını alamaz.
Film karakterine benzettiği, bir mağazada çalışan kadını ise her gün görmeye gelir fakat yine karşılığını alamaz.
Bu karşılığını alamadığı ilişkiler ise onun tamamen kitaplara bağlanmasını sağlamıştır. Bir gün ablası Nebahat’in Tahir Sami Bey'in kitaplığını ve kitaplarını fırlatması ise Tahir Sami Bey'in evden ayrılıp bu devlet dairesine yerleşmesine sebep olmuştur.
Bu sırada boş durmayan Tahir Sami Bey ise köylerin sesini duyurmak için köyüm adında bir dergi çıkarmıştır.
Aynı zamanda iş arkadaşı olan Hülya Hanımın ona karşı olan sevgisi ise daha önceden başına gelen hadiseler yüzünden Tahir Sami Bey tarafından pek ilgi görmemiştir.
İlerleyen zamanlarda ise bu devlet dairesinin kapatılma kararının çıkması ile Tahir Sami Bey dışında herkes daireyi boşaltmıştır.
Tahir Sami Bey ömrünün çoğu zamanını geçirdiği bu dairede ise hayatını kaybetmiştir. Başkahramanımız Tahir Sami Bey'in ölümüyle sona eren kitabımız aslında kitapların da kitap aşıklarının da solup yok olmakta olduğunun bir kanıtı adeta...
Bir kitabı en iyi dost olarak görebilen, dünyaya yararlı bir şey bırakmak isteyen, kendi kültür ve ahlakına sahip çıkan, memleket sevdalı insanların nasıl da eriyip kimse fark etmeden yok olduğunu tüm gerçekliğiyle bize gösteren yazar bizi kalbimizden vurmuştur.
Kitaplar bazen insanlardan daha iyi dost olabiliyor.
Ama hangi kitap bir insanın yerini tutabilir?
Onun hayatının gerçekleri kitaplardı...
Eskiyen bir devlet binasında tek başına öldüğünü düşünebilirsiniz ama hayır o ebedi dostlarıyla öldü...