ÖĞRETMENLER ARASINA NİFAK TOHUMLARI EKİLİYOR

ÖĞRETMENLER ARASINA NİFAK TOHUMLARI EKİLİYOR

ÖĞRETMENLER ARASINA NİFAK TOHUMLARI EKİLİYOR

MEB’de görev yapan yönetici sayısı toplamı 81.063’dür.

Bu yöneticilerden; Eğitim Bir Sen 60.440 üyeye sahip olup, oranı yüzde 74,56, Eğitim Sen 2.667 üyeye sahip olup, oranı yüzde 3,29’dur.

Ülke geneli bu oran, Batman için incelendiğinde Eğitim Bir Sen için çok daha yüksek bir oran iken, Eğitim Sen için ise çok daha düşük bir seviyededir.

Eğitim kurumu yöneticilerinin sendikal dağılımı istatistikleri de net bir şekilde ortaya koymaktadır ki,okullarda idareci olmak için, MEB’in merkez ya da taşra teşkilatının merdivenlerini tırmanmaktan veya asansörüne binmekten değil, ilgili sendikanın merkez veya şube binalarının merdivenlerini tırmanmaktan ya da asansörüne binmekten geçtiğini gerçeğidir.

Bu Sonuçlar 657 sayılı DMK’ ün belitti ‘Kariyer’ ve ‘liyakat’ esaslarının hiçe sayılmasıdır.

Oysaki hiçbir sendika devletin, MEB’in ve bürokrasinin alacağı kararlar üzerinde, bu yönüyle baskı yapmamalıdır ve devletin otoritesinin, yani bürokrasinin üzerinde olmamalıdır.

Olması halinde uzun vadeli telafisi olmayacak sıkıntılar yaşanacağı tecrübe ile sabittir.

MEB’in Eğitim Kurumlarını adeta bir tek sendikaya teslim etmesi, bu sendikaya üye olanların emek ve çabasından ziyade, atamaya yetkili amirlerin kendilerine açtığı alan ve diğer sendika üyelerine yönelik hak gaspı ile izah edebilir.

Nitekim 5 Şubat 2021 tarih ve 31386 sayılı RG yayınlanan MEB eğitim kurumlarına yönetici görevlendirme yönetmeliğine göre,’ yazılı sınavda’ başarılı olan ve bir eğitim kurumuna Müdür/Müdür yardımcısı olabilmek için, yeterli puanı alıp başarılı olan, Eğitim Sen Üyesi öğretmenlerin tamamı İl Sözlü Komisyonu marifeti ile tasfiye edilerek, eğitim kurumu yöneticisi olması MEM marifeti ile engellenmiştir.

2014 Müdür kıyımında da bu ilde idareciliği sonlandırılan okul yöneticilerin neredeyse tamamı Eğitim Sen’liydi.

O günden bu yana neredeyse MEB de adeta Eğitim Sen’li üyelerin Eğitim yöneticisi olmamaları için bir ambargo konulmuştur.

Bin bir emek vererek girdikleri sınavlarda başarılı olan, ancak masa başında hakları gasp edilen üyelerimizin haklarının sonuna kadar takipçisi olacağımızı herkesin bilmesini isteriz. Ancak kendilerine Allah’ın ‘Benim yanıma her şey ile gelin affederim, ama kul hakkı ile gelmeyin’ sözünü de hatırlatmak isterim.

Mahkemelerin verdiği kararları bile uygulamayan, kendilerini hukukun üstünde gören, din iman kavramlarını dillerinden düşürmeyen, kul hakkını yemekten korkmayan muktedirler, bugün oturdukları koltuklarına, konumlarına güvenerek bu zulmü yapabilirler.

Ancak eninde sununda bu zalimliklerin bir bedeli olacaktır.

Dünyada olmasa bile Mahkeme-i Kübra’da kendilerinden davacı olacağımızı ve hakkımızı helal etmeyeceğimizi de bilmeleri gerekir.

İLİMİZDEKİ EĞİTİMDEKİ BAŞARISIZLIĞIN BİR NEDENİ DE İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜNÜN ÖĞRETMENLERİ AYRIŞTIRAN BU TUTUMLARIDIR.

Liyakatin görmezden gelindiği bu kayırmacı sistem, esas olarak bugün eğitimin içinde bulunduğu ve aynı zamanda Cumhurbaşkanının zaman zaman dile getirdiği başarısızlık tablosunu yaratan etmenlerin başında gelmektedir.

Çünkü idarecilik her şeyden önce liyakati, belli alanlarda uzmanlığı, yeterliliği, deneyim ve yetkinliği gerekli kılmaktadır.

Belli bir anlayışa dayandırılan ve büyük bölümü aynı sendikaya yakın kadrolardan oluşturulmuş mülakat komisyonları tarafından belirlenen idareciliğin adına literatürde “kadrolaşma” denir.

Bu tip kadrolaşmaların da, devlet olmanın gereği olarak ne tip sıkıntılara yol açabileceğini 15 Temmuzda bizzat yaşadık.

Malum Sen’e yakın kişilerin Dosyası, yine aynı sendikaya üye ya da yakın olan amirlerce ödül ve terfilerle doldurulması ve verilen bu belgelerden elde edilen puanların, (Ek-1 Değerlendirme puanı),yazılı puanların üstüne eklenmesi ile oluşan puanlama  ve sıralamalar yetmezmiş gibi,bir de bu kişilere ‘mülakat’ denilen ucube değerlendirme ile masa başında verilen yüksek puanlarla, Malum Sen üyelerinin rakiplerinin öne geçirilmesi “torpil” değil de nedir?

Temeli Torpil olan bir sistemde başarı beklemek de zordur.

Tecrübe ile sabittir ki, bu tip uygulamalar tarih boyunca devlete zarar verdiği kadar, en fazla o dönemki hükümetlere zarar vermiştir.

Eğitim Sen olarak bir kez daha;

Bu zararın önlenmesi için okul yöneticilerinin; gerçekten liyakat, yeterlilik, yetkinlik, yatkınlık, uzmanlık ve deneyim/tecrübe kriterlerini taşıyan adaylar arasından, görev süresi sınırlandırılmış ve seçim yöntemi ile belirlenmesi çağrısını yeniliyoruz.

Kamu Kurumlarının personel istihdamındaki mülakat uygulaması artık kokuşmuştur. İnsanların emekleriyle umutlarıyla dalga geçilmekte ve kul hakkı yenmektedir.

İnsanların hukuka olan inancı sarsılmakta, psikolojisini bozulmaktadır.

Mevcut mantalite, beraberinde kini, nefreti getirmekte, çalışma ortamlarını bozmakta, kolektif ve birlikte çalışıp başarıyı yakalama zeminini yok etmektedir.

Bunu okullarda, öğretmen odalarında öğretmenlerin küme, küme oturmalarında,öğretmen idareci ilişkilerinde çok net görebiliyorsunuz.

Personel alımlarını ve ekmek peşindeki insanları yozlaştıran, vicdanları yaralayan ve çalışma barışını bozan mülakat uygulaması artık kaldırılmalıdır.

Eğer adayların ifade becerisi ve kavrama yeteneği ölçülecekse bu iş;

1-Yazılı sınav sonuçları açıklanmadan önce,

2-Kurumdan bağımsız akademik kurullar tarafından,

3-Atamadaki puanlarını etkilemeyecek şekilde,

4-Adayların söz konusu kadro için "olumlu/olumsuz" değerlendirildiği konusunda görüş alınması suretiyle yapılmalı,

5-"Olumlu" değerlendirilen adaylar yazılı puanlarının açıklanmasına müteakip puan sıralamasına göre atanmalıdır. Vicdana, hakkaniyete ve devlet ciddiyetine uygun olan budur.

 Mevcut uygulamanın savunulur ve yürütülebilir yönü kalmamıştır.

Daha önce eğitim Sen üyelerimize yönelik bu çifte standardın ortadan kaldırılması için, 4-10 Ağustos tarihleri arasında, itiraz dilekçeleri İl Milli Eğitim Müdürlüğüne verilmişti. Vicdanları yaralayan bu hatadan dönülmesi için İl Milli Eğitim Müdürüne ve İl Valiliğine çağrıda bulunduk.

Ancak maalesef çağrımıza kulaklarını kapattılar ve gözlerini yumdular.

Bizler de unlara Araf 179.ayeti hatırlatırız.

 Eğitimde yaşanan bu tablo, büyük sosyal adaletsizlik, eşitsizlik ve haksızlığı işaret eden bir tablodur. Doğru dürüst hiçbir bilimsel ölçme ve değerlendirmeye dayanmayan bu işlemin, koruma ve kollama hareketinin varıp dayanacağı yer, okullarda iş barışının bozulması, öğretmenlerin öğretmen odalarında öbekler halinde oturması, öğretmenlerin demoralize edilmesi sonucu oluşacak olan başarısızlıktır.

Bu tablo öğretmenler arasına nifak tohumları eken bir tablodur. 

Nitekim sonuçlar böyle de tezahür etmektedir.

Eğitime dair bazı temel göstergeler ve sonuçlarda bunu fazla söze gerek bırakmayacak kadar doğrulamaktadır.

Ve bu uygulama, eğitim emekçilerin verdiği yoğun emekleri de boşa gitmesine neden olmaktadır.

Eğitim Sen olarak, öğretmenleri ayrıştıran değil birleştiren, dayanışma duygusu ile ilerici, demokratik bir ülkenin inşasına katkı sağlayacak, eğitim politikalarının hayata geçirilmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz.

Hukukun egemen olduğu günler dileğiyle…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
RESMİ İLANLAR
TÜMÜ
Bugün yayınlanan resmi ilan bulunamadı!...mid2