“PEYGAMBER MESLEĞİ TERZİLİK

“PEYGAMBER MESLEĞİ TERZİLİK

“PEYGAMBER MESLEĞİ TERZİLİK

Meslek, insanın yaşamını sürdürebilmesi için yaptığı ve genellikle yoğun bir eğitim ve çalışma gerektiren sürecin sonunda kişilerin kazandığı unvanın adıdır. 

Yeryüzünde binlerce meslek bulunmaktadır. Öncelikle internet ve diğer kaynaklardan yaptığımız alıntılarla mesleğin tarihçesine değinip Batman'da bu mesleği ilk icra eden veya yıllarını vermiş bir üstadın ağzından mesleği tanıtmaya çalışacağız.

Bugünkü köşeyi 1974 yılından beri terzi olarak mesleğini sürdüren Zeki Durgun'a ayırdık.

TERZİLİK

Terzi deri, kumaş ve buna benzer şeylerden erkek veya kadın elbisesi biçip diken kimsedir. Günümüzde elbise dikenlere terzi, bu mesleğe de terzilik ismi verilmektedir. Terzilik tarihi çok eskilere dayanan bir meslektir. İlk insan ve ilk Peygamber Adem Aleyhisselam zamanından beri insanlar giyinme ihtiyaçlarını deri ve buna benzer şeylerden elbiseler dikerek karşılıyorlar. Daha sonraları kumaş dokuma sanatı gelişti. Dokunan bu kumaşları kesip biçme, dikip süsleme, insan vücuduna uydurma durumu ortaya çıktı. Bu işin ortaya çıkması, terziliğin ilk adımı oldu. Zamanla çeşitli ustalık ve ince zevke dayanan bir meslek şekline dönüşen Terzilik mesleği, biçki ve dikiş denen iki ana kaideye dayanmaktadır.

Biçki: Kesilip dikilecek kumaşların, onu giyecek kişilerin ölçülerine ve modellerine göre biçme işine denir.

Dikiş, kumaşlar biçildikten sonra, kesilen parçaların birbirine eklenmesi, onların birbirine uydurulması işidir. Dikiş kendi başına ihtisas isteyen bir sanattır. Terzilikteyse çok daha mühimdir. Biçki ve dikişten sonra terzilik mesleğinin içinde bulunan prova etme işi de çok önemlidir. İlk zamanlar erkek ve kadın elbiselerini aynı terziler dikerlerdi. Günümüzde genel olarak erkek ve bayan terzileri ayrıdır. Bazı yerlerdeyse hem erkek ve hem kadın elbise dikimleriyle uğraşan erkek terziler de vardır.

TERZİLİĞİN TARİHÇESİ

Terzilik mesleği insanlığın tarihi kadar eski bir meslektir. Barınma, beslenme ve giyim insanların temel gereksinimidir. Giyinmeye duyulan gereksinimin eski çağlarda insanların vücutlarını doğanın etkilerinden koruma düşüncesinden doğmuştur.

İLK TERZİ OLAN PEYGAMBER

Mesleği terzilik olarak bilinen Peygamber Hazreti İdris (a.s.)dır. İlk kez, iğne ile dikiş diken ve ilk defa elbise dikip giyen de Hazreti İdris (a.s.)’dır. Ondan önceki insanlar, hayvanların derilerini giyerlerdi. İnsanların güzel görünme ve dikkatleri üzerine çekme arzu ve istekleri daha iyi ve daha güzeli arama çabaları ile iyi giyim deyimi ortaya çıkmıştır. Daha iyi ve güzeli arama duygusu yıpranan eskiyen giysinin yerine aynısını değil de farklısını edinme isteği ile moda olayı başlamıştır.

AVRUPA'DA TERZİLİK

Teknolojik gelişmeler sonucunda Avrupa'da giyim ve kuşamda yenilikler başladı. Modernleşme çağı olarak adlandırılan yeni dönemde giyim önemli bir yer edindi. Yapılan yenilikler, giysi modellerinin kalıplarında üretilmesinde, dikilmesinde kullanıldı. Giyim sektöründe üretilen bilgiler kuramsal yayınlara dönüştürüldü. Özellikle bu alandaki buluşlar kuramsal bilgiyle tamamlanmış kitaplara, yayınlara dönüştürülüp bu bilgiler, Terzi Mekteplerinde (Akademilerinde) satıldı.

OSMANLI'DA TERZİLİK

Terzilik mesleği Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren mektepli oldu. Mektebi başarı ile bitirenlere "şahadetname" verilirdi. Osmanlılarda İlk Terzibaşı Zağanos Paşa adıyla kayıtlarda yer alıyor. Osmanlıda zamanla bu meslek de gelişerek yaygınlaştı. Ancak her isteyen meslek erbabı her istediği yerde dükkân açamazdı. İstediği yere de yerleşemezdi. Daha önce yaşadığı mahallin imamından ve çalıştığı bölgedeki Lonca Teşkilâtı’ndan (meslek kuruluşu) referans getirmek zorundaydı. Yani Osmanlı’da boşluk ve başıboşluk yoktu. Bu yüzden mahalleler hem insan, hem de çevre açısından temiz kalırdı.

MODERNLEŞME SÜRECİNDE OSMANLI’DA TERZİLİK

Modernleşme olgusu, varlığını ve gelişimini teknolojik buluşlara, atılımlara, girişimlere, yeniliklere borçludur. Osmanlı’da, Meşrutiyet’in ilk yıllarına kadar, Batılı giyime uygun giysi diken “Müslüman Türk” terzi bulmak güçtü. Bu nedenle İstanbul’dan Paris’e, Londra’ya, gidip terzilik bilgisi öğrenen “gayr-i Müslim” Osmanlı yurttaşı terzi ustalarının modern giyimin uygulayıcıları olarak uzun yıllar piyasada söz sahibi oldukları görülmektedir.

Daha sonra birçok Osmanlı terzisi mesleğinin inceliklerini Avrupa’da olduğu gibi kendi ülkelerindeki Terzi Mekteblerinde öğretmeye başladığı görülüyor.

Kaynak: İnternet, Rehber Ansiklopedisi, manevihayat.com

“PEYGAMBER MESLEĞİ TERZİLİK

Bir dönemlerin en parlak meslek gruplarından terziler, dikim yerine daha çok tamir yapıyor.

Senelerdir terzilik mesleğinden geçimini sağlayan Zeki Durgun, hazır giyimler çıkınca peygamberlik mesleği sayılan terziliğe ilginin azaldığını, mesleğin tamir işine dönüştüğünü söylüyor.

KAHVEDEN TERZİ ÇIRAKLIĞINA

Zeki Durgun, 1961 Yılında Hasankeyf''te doğdu. İlk ve orta öğrenimini Hasankeyf'te yaptı. 1975'te ortaokuldan mezun olan Zeki Durgun'un elinde bir mesleği yok.

Tarihte birçok medeniyete beşiklik eden Hasankeyf'in geçmişte bir dokuma merkezi olduğunun altını çizen Zeki Durgun, babasının kendi dokuduğu kumaşları, Dicle nehri üzerinden Kelek diye tabir edilen ilkel sal ile Suriye ve Irak'a götürerek sattığını söylüyor.

Mesleğin babadan oğula geçtiği o dönemde Baba mesleğinden uzak olan Durgun, mesleğe ilk adımı attığı günü şöyle anlatıyor.

"Bir gün Hasankeyf'te kahvede oyun oynarken, o dönemin büyük ustalarından çıraklık teklifi aldım. Ustanın teklifine biraz düşündükten sonra evet dedim. Ertesi sabah kahve yerine Hasankeyf eski çarşıda bulunan terzihaneye gittim. Artık bir terzi çırağıydım"

1976 yılında terziliğe çırak olarak ilk adımını atan Zeki Durgun, bir süre çalıştıktan sonra kısa sürede kalfalığa terfi eder. Üç yıl kalfa olarak çalıştıktan sonra Hasankeyf köprü başında terzi dükkanı açar. Bundan sonra eş dost artık Zeki Usta diye hitap eder...

O dönemlerde tabela olmadığı için dükkanların ustanın isimi ile tanındığını belirten Zeki Usta, geçmiş günlere giderek şunları anlatıyor. "Dükkan açtım ancak dükkanda sadece bir makine vardı. Batman'da bir manifaturacıya gelip, 3-4 gömleklik yaklaşık 50 metre gömleklik ve 70-80 metre pantolonluk kumaş aldım. Tam hatırlamıyorum ama sanırım bu günkü parayla 200-300 lira ödedim. İlk olarak pantolon ve gömlek diktim."

Bir müddet burada kendi dükkanını işleten Zeki Durgun, Mardin'e taşınır. Burada da bir süre terzilik yapan Zeki Usta Batman'a gelerek burada mesleğini sürdürme kararı alır. Önceleri erkek pantolon ve gömlek üzerinde çalışan Zeki Usta, sonraki yıllarda bayan giyimine ağırlık verecek.

BAYRAMLARDA DÜKKANDA SABAHLIYORDUK

Çıraklık döneminde terziliğin en geçerli mesleklerden biri olduğunu belirten Zeki Usta, o zamanlarda konfeksiyon ürünlerinin çok fazla olmadığını, insanların da hazır giyimi değil, terzilerin diktikleri kıyafetleri tercih ettiğini ifade ediyor. Dini bayramlarda halka bayramlık kıyafetler diktiklerini söyleyen Zeki Usta, "Bir gömlek pantolon dikmek için bir ay sıra bekleyenler vardı. O dönemler mesleğin itibarı tavan yapmıştı. İşler çok güzeldi. Siparişleri yetiştiremiyorduk. Bayramlarda dükkan sabahlıyorduk. İşlerimizin yoğunluğundan bazen Ramazan Bayramı’nda aldığımız sipariş elbiseleri Kurban Bayramı’na zor yetiştirebiliyorduk"

PEYGAMBER MESLEĞİ TAMİR MESLEĞİNE DÖNÜŞTÜ

İlerleyen yıllarla birlikte, Peygamber mesleği sayılan terziliğin, günün şartlarına ayak uyduramadığı ve konfeksiyona yenik düştüğü için tamir ve yama işine dönüştüğünü anlatan Terzi Zeki Usta, şunları dile getirdi. "Tekstildeki gelişmeler ve kredi kartı taksit imkanları mesleğe olan ilgiyi azalttı. Bir de moda dünyasının anlık değişimleri... Vatandaşlar AVM'lerde istediği her ürünü bulabildikleri ve taksit yaptırabildikleri için terziler yerine buraları tercih ediyor. Millet hazır giyime yönelince biz de tadilata yöneldik. Eski sanat da kalmadı. Terzi elinden çıkma elbiseler kadar dayanıklı olmayan konfeksiyon ürünleri, daha ucuz olduğu için tercih edilir hale geldi. Gerçek terziler tüm bu nedenlerden dolayı yavaş yavaş işlerini kaybettiler."

ÇIRAK BULMAK ZOR

Yaklaşık 20 yıl önce her terzinin yanında çalışan en az 4-5 çırak olduğunu belirten Zeki Usta, mesleğin revaçta olduğu dönemlerde babaların çocuklarını getirip çırak olarak bıraktığını hatırlatarak "Birçoğu para bile istemiyordu. Mesleği öğrensin diye "Eti senin kemiği benim" diyordu. Ekonomik getirisi olmadığı ayrıca çocukların büyük kısmı okuduğu için aileler artık çocuklarını çırak olarak vermiyor" ifadelerini kullanıyor.  

MESLEK ARTIK BABADAN OĞULA GEÇMİYOR

Mesleğe ilgi azaldığı için Zeki Usta'nın çocukları, baba mesleği yerine okumayı tercih etmiş. "Eskiden meslek babadan oğula geçerdi" diyen Zeki Usta "Ben çocukları mesleğe yöneltmedim okumalarını istedim. Çünkü sadece terzilik değil daha önce revaçta olan birçok meslek bu gün ilgi görmediği için yok olma ile karşı karşıya kalmış. Üç kızım okudu biri öğretmen, biri sosyal hizmet uzmanı, biri ise hala okuyor. Erkek çocuklardan biri İngilizce çevirmenliği biri ise maliye okuyor" diyor.

ELBİSEYİ ZAMANINDA TESLİM ETMEK ÇOK ÖNEMLİ

Verdiği sözleri yerine getirdiği, müşteriye ürünü saatinde teslim ettiği için geçmişte müşterilerle hiç bir sıkıntı yaşamadığını belirten Zeki Usta, eski müşterilerin kalmadığını söylüyor. Şimdi gelinlik, abiye ile pantolon, gömlek ve etek tadilatı yapan Zeki Usta, şimdiki bazı müşterilerden yakınıyor: "Birçok kişi verdiği elbiseyi gelip almıyor. Ücretini tam olarak vermeyenler var. Anlayacağınız meslek artık eski meslek değil"

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
RESMİ İLANLAR
TÜMÜ
Bugün yayınlanan resmi ilan bulunamadı!...mid2
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...