Başarı için bir bedel ödemeli, emek vermeli, yorulmalı, mücadele etmeli ve çok çalışmalı. Rahatından ödün vermeden, konforundan vazgeçmeden, yorulup ter dökmeden emeline ulaşmak mümkün değildir. Başarı için çalışmak elzemdir.
Şartlarından ve koşullarından şikâyet etmeden, bahaneler üretmeden, pes etmeden, azimle, sabırla kendi yolunu yürüyenler elbet menzile ulaşacaktır. Kaçınmak için değil, çalışmak için sebepler aradığında başarı ardı sıra geliyor.
Çalışmak için imkanların kısıtlı mı?
Yeterli kaynakların mı yok?
Ders çalışacak oda mı bulamıyorsun?
Sıcak bir yerin mi yok?
Evde sorumlulukların mı fazla?
Kardeşlerine mi bakmak zorundasın?
Yemeği hazırlamak, bulaşık yıkamak, evi temizlemek, alışveriş yapmak hep sana mı düşüyor?
Arkadaşlarından bir adım geride misin hep?
Görmede, yürümede, konuşmada, anlamada güçlük mu yaşıyorsun?
İmkanların az, yükün ağır, koşulların zor, sorumlulukların fazla mı?
Bunları mı dert ediyorsun?
Peki, tüm bunlara RAĞMEN ne yapıyorsun?
Yerdeki engellere takılıp tökezliyor musun yoksa gökteki yıldızlara bakıp umudunu mu yükseltiyorsun?
Gelin size Nick Vujicic’ın hayat hikayesini anlatayım:
Doğuştan uzuvları olmayan Nick Vujicic’ın hayat hikayesini ve başarılarını öğrendiğinizde sizi şaşırtacak ve şikâyet ettiğiniz durumlar ve olaylar için şükredeceksiniz.
Avustralya’da 1982 yılında dünyaya gelen Nick Vujicic, çok ender görülen bir gen bozukluğu sebebiyle uzuvları olmadan dünyaya geldi. Kolları ve bacakları olmayan Vujicic, gençlik yıllarında ağır depresyon geçirdi. Okulda kendisiyle alay edildiği için 8 yaşında intihara teşebbüs etti. 10 yaşında kendini suya atıp boğulmak istedi fakat ailesini sevdiği için bunu gerçekleştirmedi. Annesi ona bir makale okuttuğunda ise hayatı değişti.
Vujicic’in okuduğu yazı engelleri olan fakat buna rağmen hiç pes etmeyen bir adam hakkındaydı. Bu yazıyı okuduktan sonra Vujicic’in hayata bakış açısı değişti ve engellerini benimsemeye başladı.
Kısa sürede günlük işlerini tek başına yapmayı öğrendi. Vücudunda bulunan iki ayak parmağıyla kalem tutup yazı yazmaya başladı. Bilgisayar kullanmayı, tenis topuyla oynamayı, davul çalmayı, saçını taramayı ve tıraş olmayı öğrendi. Yedinci sınıftayken okul birliğine üye oldu. 17’sine geldiğinde ise yaptığı konuşmalarla yüzlerce insana umut aşıladı. Kısa bir süre sonra Life Without Limbs (Uzuvsuz hayat) derneğini kurdu. 21 yaşında çift anadal yapan Vujicic, kitap yazdı ve konuşmalarını DVD formatında piyasaya sürdü. Kitapları satış rekorları kırdı. Kısa filmlerde ve belgesellerde rol alan Vujicic, California’ya taşındı.
60 ülkede konferanslara katılan mucize adam 29 yaşına geldiğinde 3 milyonu aşkın insana hayatın öneminden bahsetti. Birçok insana umut ışığı oldu. Kendi hayatından örnekler verdi neler yaşadıklarını anlatı, neler yaptıklarını söyledi.
Konuşmalarında pes etmemek gerektiğinden bahseden Vujicic, umut ve pozitif düşüncenin hayata tutunmak için çok önemli olduğunu vurguladı.
Kanae Miyahara ile nişanlanan Vujicic, hayatının aşkı ile evlendi bir bebeği oldu.
Eşiyle denizde yüzen ve dalgaların üzerinde rüzgâr sörfü yapan adam engellerine rağmen fotoğraf çekip anın ve yaşamın zevkine vardı.
Düşünsenize sizin karşınıza böyle bir insan geliyor ve diyor ki ben yüzme biliyorum kimse inanmaz çünkü kolları yok bacakları yok ama yüze biliyor, tenis oynaya biliyor, araba süre biliyor. Demek ki her şey kol bacak değil insan isterse her şeyi başarabilir ve yapabilir.
Vujicic başarı formülünü şöyle açıklıyor:
Kalkmak için yüz kere deneyeceğim ve yüz kere başarısız olursam. Eğer başarısız olursam ve pes edersem, kalkabilir miyim? Hayır! Başarısız olursam tekrar tekrar deneyeceğim. Ama bunun son olmadığını söylemek istiyorum….
Kıymetli öğrenciler;
Hayata dair inancınızı ve amacınızı nasıl tanımlıyorsunuz?
Olumsuzluklara boğun eğik küsüyor musunuz yoksa şartları iyileştirmek ve çalışmak için, başarıya ulaşmak için ayağa mı kalkıyorsunuz?
Evet. Hayatın zorluklarına rağmen, seni geride bırakan koşullarına rağmen, dert yandığın olaylara rağmen, isyan ettiğin imkansızlıklarına rağmen, razı olmadığın, şikâyet ettiğin eşitsizliklere rağmen, seni mağdur eden, uğraştığın sorunlara rağmen, sana başarmayacaksın diyen çevrendekilere rağmen, sana inanmayan, umudunu kıran öğretmenlerine rağmen, seni sürekli mukayese eden, başarısızsın, senden adam olmaz diye ailene rağmen, ayağa kalkmaya, yürümeye, koşmaya ve zafere ulaşmaya hazır mısın?
Yapman gereken tek şey, kendine inanmaktır. Bu seni hayallerine, başarıya ulaştıracaktır elbet.