Yazan ve derleyen EKREM GÜNAYDIN
İzinsiz iktibas edilemez.
52 YILDIR AYAKKABI TAMİRATI YAPIYOR
Yeni Mahalle Çok Katlı Otopark arkasındaki Lostra Ayakkabı Tamir ve Boyama Salonu’nda hizmet veren 52 yıllık ayakkabı tamircisi Kadri Memiş, 9 yaşında başladığı mesleğine ilk günkü aşk ve şevkle devam ediyor. Ailevi nedenlerden dolayı yerleştiği Adana’da 1980 yılına kadar çeşitli işlerde çalışan Memiş, memleket hasreti ile döndüğü Batman’da (1983 yılında) Lostra’yı açar. Getirisi yüksek olmadığı için unutulmaya yüz tutmuş birçok meslek gibi bu işte de artık çırak yetişmediğini belirten Kadri Usta, ayakkabı tamirciliğinin günlük iş olduğunu belirterek “insanı ne aç bırakır ne tok tutar” diyor.
***
KENTİN İLK MATBAACILARINDAN AMMO NİHAT
Günlük hayatımıza dikkatlice baktığımızda yaşamımızın her aşamasında basılı ürünlerle karşılaştığımızı görürüz. Haberleri almak için okuduğumuz dergiler, gazeteler, kataloglar, kartvizitler, takvimler ve burada saymadığımız birçok ürün hep matbaalarda üretilmektedir.
Ammo Nihat Emrak, Batman’ın ilk matbaacılarındandır. 1940 yılında Siirt'te dünyaya gözlerini açan Nihat Emrak, 15 yaşında matbaa ile tanıştı. Siirt Demokrat Gazetesinde Mürettip (harf dizgi kalıp bağlama işçisi) olarak işe başladı. Okuma yazma oranın çok düşük olduğu, Türkçe bilenlerin sayısının parmakla gösterilecek kadar az olduğu yıllarda matbaacılığa gönül veren Nihat Emrak, 17 yaşında bir ömür boyu sürdüreceği mesleğini Batman'da sürdürmeye karar verdi. Ailesini arkada bırakarak geldiği Batman'da, 1. Cadde diye adlandırılan perona yakın bir yerde tahta kapılı küçük bir dükkân kiraladı. Haftalık olarak yayın yapacak Batman'ın ilk gazetesi olan Batman'ın Sesi Gazetesini çıkardı. Prova tezgâhında saatlerce büyük bir sabır ve özenle bir kalıba harf dizdi. Hazırlanan kalıbı prova tezgâhına yerleştirdikten sonra kâğıdın üstünden oklavaya benzer bir aletle geçirdi. Bu işlemi gazete sayısınca tekrarlıyordu. Prova tezgâhı ile basılan gazeteye ilan verme yasaklanınca 1960 yılında motorlu pedal ile çalışan makine almaya karar veriyor. Ancak para yok... Haber bulmak zor, haber yazmak zor. Nihat Amca, mecburen tezgâhı kapatıp tekrar Siirt'in yolunu tutuyor. Siirt'te iki yeni ortak bulup Batman'ın Sesi Gazetesinin ismini Birlik Gazetesi olarak değiştirip yoluna devam ediyor. 1976 yılında Siirt’ten ayrılıp Batman’a gelen Nihat Amca, Raman Matbaasını devralıyor. 1987'ye kadar matbaa işleri ile birlikte Raman Gazetesini çıkaran Nihat Amca, 87'den sonra gazeteye ara verdi. Ancak matbaacılık mesleğini, oğulları ile birlikte hala sürdürüyor.
***
ARZUHALCİ GÜVENÇ, TEKNOLOJİYE DİRENİYOR
Batman'da 17 yıldır bir daktilo ve küçük bir masa ile arzuhalcilik yapan Muzaffer Güvenç, bu mesleği sürdüren o az sayıdaki kişilerden biri. Endüstri Meslek Lisesi'ni bitirdikten sonra maliye sınavlarını kazanarak memuriyete ilk adımı atan Güvenç, 1981 yılında Batman Defterdarlığında göreve başlar. 1998 yılında kendi isteği ile emekliliğe ayrılıp kısa bir süre iş hayatından uzak kalan Güvenç, o dönem Cumhuriyet Caddesinde bulunan bir ara Gazi Lisesi, şimdi Yeni Mahalle İlköğretim Okulu olarak hizmet veren Hükümet Konağı karşısında Arzuhalcilik yapan ismini şuan hatırlamadığı yaşlı bir amca ile birlikte çalışmaya başlar. Güvenç, yaşlı amcanın ayrılmasından sonra işi tek başına sürdürür. Uzun süre Cumhuriyet Caddesinde bulunan eski Hükümet Konağı karşısında hizmet veren Güvenç, 2002 yılında tamamlanan yeni valilik binası hizmete girince daktilosunu alıp buraya taşınır. Akıllı telefon, bilgisayar, tablet gibi hayatın her alanına giren teknolojiye rağmen bilgisayarı olmadığı için işini daktiloyla sürdüren Güvenç, küçücük yazıhanesinde teknolojiye direniyor.
***
YARIM ASIRLIK BİSİKLET TAMİRCİSİ SELİM AMCA
Bisiklet, birçok makinenin uğradığı talihsizliğe uğramamış, icadıyla birlikte başarıya ulaşmıştır. Geçmiş yıllarda, iki tekerlekli ancak tekerlekleri ağır olan bisikleti, insanlar bisikleti ayakları ile itiyormuş. Aynı, çizgi filmdeki taş devri insanlarının arabaları ayakları ile yitmesi gibi… 70 yaşındaki Selim Saltekin, Batman’da yarım asırdır bisiklet tamirciliği yapıyor. 64 yılında ailesi Batman'a göç etti. 65 yılında askere gitti. Mersinde 2 yıl askerlik yapan Selim Saltekin, dozer operatörü olarak görev yaptı. Asker dönüşü yaptığı tüm iş başvuruları ve girişimleri sonuçsuz kaldı. Hamallık yapamaya da gücü yetmeyince, bisiklet tamirciliği yapmaya karar verdi. 1968 yılında 2.cadde 717 sokakta şimdiki Ulu Cami Minaresine açılan sokağın başında dükkân açtı. Uzun yıllar bisikletlere yedek parça taktı, tamiratını ve bakımını yaptı. Tamir parası az gelince bisiklet kiraya vermeye başlıyor Selim Amca. Artık Selim Usta olarak anılmaya başladı.
***
ÜÇ TEKERLEKLİ ARABACI GARİBAN AZİZ
Raman'da petrolün bulunması, akabinde kurulan rafinerinin yarattığı iş gücüne duyulan talep, Batman'ın çekiciliğini arttırır. Petrol ile birlikte şehirleşme hız kazanır. Kırsal alanda geçim imkanları tükenen insanlar, yeni iş imkanlarının olduğu Batman'a akın ederler. Daha rahat bir yaşam için gelenlerin yanı sıra köylerde aşiret içi anlaşmazlıklar, aileler arası kavgalardan doğan husumetler nedeniyle gelenler de vardır. Gülsever ailesi de bu sebepten dolayı Batman'a göç edenlerdendir. Aziz Gülsever, Bismil'in Pınarbaşı (Metere) Köyü’nde doğdu (1954). Babası Selahattin, annesi ise Halime Hanım’dır. Köyde çiftçilik yaparak geçimlerini sağlarlar. 1960 yılında henüz 6 yaşlarındayken köyde yaşanan bir anlaşmazlık sonucu ailesi Batman'a göç etme kararı alır. Batman'da sıfırdan başlayacakları hayata, geçmişten taşımayı istedikleri her şeyi eşeğe yüklerler. Anılarını, hayallerini, arkadaşlarını, Dicle'nin ardında bırakıp yeni ümitlerle yola çıkarlar. Yaya olarak 4 saat süren yolculuk için “ömrümün en uzun yolu” diyor Aziz. (Serpre) İluh Mahallesi'nde ev tutarlar. İlkokul 4. sınıfa kadar okur. Ama okumaya pek meraklı değildir. Başka diyardan yaralı kuşlar gibi geldiği Batman’da küçük yaşta hayatın yükünü taşıması için ona üç tekerlekli araba alırlar. Küçük yaşta hayatın ağır yükünü omuzlamıştı. Yaklaşık 5 yıl araba çalıştırdı. Araba bozulunca parça olmadığı için tamir işi epey zaman alır. Gazete satmaya ve kahvede çırak olarak çalışmaya başlayan Gariban Aziz, şu anda ayakkabı boyacılığı yapmaktadır.
***
DANIŞ HELVA, 62 YILDIR DAMAKLARI TATLANDIRIYOR
Danış Helva'nın serüveni 1953 yılında Ömer Danış'ın 1. Caddede bulunan küçük bir imalathanede helva ve tahin üretimi ile başlamış. Uzun süre 1. Caddede üretim yapan Ömer Danış'ın çocukları, babalarından devraldıkları mesleği şu anda Gülistan Caddesi’nde sürdürüyor. 1950’lerde üretilen helvalar, fırından alınan sıcak ekmekle birlikte tüketilirdi. Özellikle petrol emekçileri, sabahın erken saatlerinde helvacının önünde sıraya girerek helva satın alabilmek için birbirleriyle yarışırdı. Tahin, helva, pekmez, fıstıklı helva, sade beyaz helva, tahinli kakaolu, cevizli irmik helvaları, şimdi Batman’ın yanı sıra yurdun dört bir yanına sipariş yolu ile ulaştırılıyor.
***
“PEYGAMBER MESLEĞİ TERZİLİK
Terzi, deri, kumaş ve buna benzer şeylerden erkek veya kadın elbisesi biçip diken kimsedir. Günümüzde elbise dikenlere terzi, bu mesleğe de terzilik ismi verilmektedir. Terzilik tarihi çok eskilere dayanan bir meslektir. İlk insan ve ilk Peygamber Adem Aleyhisselam zamanından beri insanlar giyinme ihtiyaçlarını deri ve buna benzer şeylerden elbiseler dikerek karşılıyorlar. Daha sonraları kumaş dokuma sanatı gelişti. Dokunan bu kumaşları kesip biçme, dikip süsleme, insan vücuduna uydurma durumu ortaya çıktı. Bu işin ortaya çıkması, terziliğin ilk adımı oldu. Zamanla çeşitli ustalık ve ince zevke dayanan bir meslek şekline dönüşen Terzilik mesleği, biçki ve dikiş denen iki ana kaideye dayanmaktadır. Bir dönemlerin en parlak meslek gruplarından terziler, günümüzde dikim yerine daha çok tamir yapıyor.
Senelerdir terzilik mesleğinden geçimini sağlayan Zeki Durgun, hazır giyimler çıkınca peygamberlik mesleği sayılan terziliğe ilginin azaldığını, mesleğin tamir işine dönüştüğünü söylüyor. Çıraklık döneminde terziliğin en geçerli mesleklerden biri olduğunu belirten Zeki Usta, o zamanlarda konfeksiyon ürünlerinin çok fazla olmadığını, insanların da hazır giyimi değil, terzilerin diktikleri kıyafetleri tercih ettiğini ifade ediyor.
***
KURU TEMİZLEMECİLER, HER LEKEYLE SAVAŞIYOR
Kuru temizleme, ürünlerin üzerinde bulunan kir ve lekeleri çıkarmak için solvent adı verilen özel bir kimyasal ilaç ile yapılan temizleme işlemidir. Batman'a kuru temizlemeyi Laz Osman getirmiş. Aslen Karadenizli olan Hüsnü Erin ise o dönemler İstanbul'dan gelmiş. Sitede o dönem güvenlik şefi olarak görev yapan biri tarafından teşvik edilmiş. Site Kuru Temizleme adlı ilk kuru temizleme dükkânını şu an altıncıların yer aldığı o dönem çıkmaz pasaj diye adlandırılan pasajda açan Laz Osman, daha sonra Japon Pasajının karşısına taşınmış. Hem okula giden hem de dükkânda çalışan Hüsnü Erin ise (1962 doğumlu) ilk olarak temizlik ve getir götür işlerine bakar. 6–7 yıl çırak olarak çalışır. Erin, liseye başladığında ağabeyi askere gider. Asker dönüşü Otel Aydın'ın altında Diba Kuru Sistem Elbise Temizleme dükkânını açarlar. Laz Osman'ın yanında getir götür işlerine bakan Erin, kendi işyerlerinde makinelerin başına geçer. Kısa sürede mesleğin tüm inceliklerini öğrenir. Herkesin şaşkın bakışlarla izlediği, dillerinden düşürmediği o günkü temizleme makinelerinin bu günün üst düzey teknolojik makinelerinin yanında hayli geride olduğunu söylüyor Erin. Teknolojinin gelişmesi ve çamaşır makinelerinin her eve girmesi ile işlerin eskiye göre biraz düştüğünü ileri sürüyor.
***
BİR FIRIN USTASININ HİKÂYESİ
Ateşin bulunması ve tarım toplumuna geçiş, beraberinde bazı meslekleri de doğurdu. Bunlar arasında fırıncılık da mevcuttur. Fırıncı, geleneksel usullerle ya da modern tekniklerle çalışan, hazırlanan ekmeklerin pişirilmesi ve piyasaya sunulması ile uğraşan mesleği icra edenlere verilen addır. Bu mesleğe yıllarını vermiş, çocuk yaşta başladığı fırıncılık mesleğini hala sürdüren Refik Usta, meslek hayatına bir fırında ekmek dağıtıcısı olarak başlamış. Kafada tepsi diğer adıyla ekmek tavası ile dükkânlara ekmek dağıtmaya başlayan Refik Güngör, Karşıyaka Mahallesine kadar ekmekleri götürdüğünü söylüyor. Üç yıl boyunca ekmek dağıtım işini yapan Güngör, zamanla İstanbul’a göç eder. Batman pidesini İstanbul’da tanıttıktan sonra tekrar Batman’a döner ve 1 No’lu Sağlık Ocağının yanında Vahdettin Kulin ile birlikte Çağdaş Ekmek Fabrikasını açar. Daha sonra, Telekom yanında Yetiş, SSK Caddesinde Yonca ve Melek Ekmek Fırınını açarak mesleğini sürdürür. Refik Usta, fırıncılığın sabır isteyen bir meslek olduğunu söylüyor.
***
AŞÇILIK ONUN DNA’SINDA VAR
Aşçı, birçok kaynakta, günlük olarak hazırlanması gereken yiyecekleri, belli bir plan içinde bilgi ve becerisini kullanarak, temizlik kurallarına uygun olarak servise hazır hale getiren kişi olarak tanımlanıyor. Siirt doğumlu Şükrü Avadoz (1940), yarım asırdır bölgede kendi açtığı veya çalıştığı lokantalarda lezzet dağıtıyor. 32 yıldır da Batman’da hizmet veriyor.
Babası, dedesi, hatta dedesinin dedesi bile aşçıymış. Dedelerinden aldığı mirası götürebileceği en iyi noktaya götürebilmek için ilerlemiş yaşına rağmen çalışıyor. Ata mesleğini sürdüren Şükrü Usta, Siirt'te bulaşıkçılık yaparak mesleğe ilk adımı atar. Amca ve dayılarıyla birlikte Siirt'te açtıkları Raman Lokantası’nda mesleğin inceliklerini öğrenen Şükrü Usta, baba mesleğini devam ettirmeye başlar. 1982 yılında Batman'a gelen Şükrü Usta, Batman'ın en popüler ve modern lokantalarında çalışır. Uzun bir süre değişik lokantalarda hizmet veren Şükrü Usta “Kavurmacı Şükrü Usta” adıyla kendi iş yerini açar. Birinci Cadde ve Aydın Otel, altında 8 yıl boyunca kavurma yapan Şükrü Usta, bölgede daha çok evlerde kışlık yiyecek olarak kullanılan “Kavurma” yemeğini lokantaların yemek listesine ekler. Çevre esnafı ile midesine ve yeni lezzetlere düşkün vatandaşlar şöhretini duydukları Şükrü Usta’nın kavurmasından yemek için dükkânın önünde kuyruklar oluşturur.