“XALO” İLE SÖYLEŞİ

“XALO” İLE SÖYLEŞİ

Xalo ismiyle tanıdım kendisini.

Batmanda doktorun mumla arandığı yıllarda, insanların akın akın bölgeden kaçtığı o zor koşullarda birçok insanın imdadına koşmuş Doktor Nevzat Mirkan.

Üstelik mesleğine aşkıyla tanınan nadir insanlardan biri.

Önüme engel çıkarılmayacağını bilsem, karşılıksız olarak mesleğimi icra etmeye devam ederim” diyerek de ortaya koyuyor bunu.

Batman’ın en eski doktorlarından ve en çok sevilen isimlerinden biri olması vesilesiyle Xalo’nun evine konuk olduk bu hafta.

Doğallığı ve içtenliğine bakılırsa Batman halkının kendisini neden sevdiğini de anlıyor insan.

Zira kendisiyle tanışma fırsatı bulduysanız ya da bulursanız, çok geçmeden samimiyetinin ve dürüstlüğünün farkına varacaksınız.

Oldukça eğlenceli ve lezzetli bir sohbetten arda kalanları taşırken sayfamıza, siz okuyuculara mutlu ve umutlu bir hafta diliyor, kendinize ve yüreğinize iyi bakın diyorum.

NEVZAT MİRKAN KİMDİR?

Nevzat Mirkan Xalo’dur. Çoğu insan beni Nevzat Mirkan olarak bilmez, tanımaz. Ya sadece xalo diyeceksiniz, ya da ismimin başına Xalo ekleyeceksiniz.

66 yaşındayım. Maşuk-Suriye doğumluyum. İlkokulu Maşuk Köyünde okudum. Ortaokulu Suriye Derik’te bitirdikten sonra, Qamişlo’da lise eğitimimi tamamladım. 1970–71 yıllarında Şam Tıp Fakültesinden mezun oldum. Ardından Türkiye’ye geçtim. 3 sene boyunca Türkiye’de vatandaşlık almak için uğraştım. Diplomam 1973 senesinde tadil edildikten sonra (denklik aldıktan sonra) mesleğimi icra etmeye başladım. Bütün akrabalarım buradaydı. Aslımız Kozlukludur. O yüzden Batmana geldim. Yıllardır Batmanda görev yapıyorum. Mesleğime Batmanda başladım ve yine Batmanda sonlandırdım. Arapça ve İngilizce dil biliyorum. 30 yıllık evliyim ve 4 çocuk babasıyım. İki oğlum üniversite mezunu. Bir kızım üniversite eğitimi gördü. Diğer oğlum ise üniversitede öğrencidir.

 

TÜRKAN: İNSANLAR SİZE XALO DİYOR. BUNUN ÖZEL BİR SEBEBİ VAR MI?

MİRKAN: Aslında ben “bey” kelimesini pek sevmem. Çünkü çok resmi bir kelimedir. İnsanların arasına bir resmiyet katıyor bu kelime. Bu yüzden çoğu erkek arkadaşıma, yaşıtlarıma, hatta benden küçük erkek çocuklarına bile Xalo diye hitap ederdim. Kız çocuklarına da “teyze” derdim.  Hatta çoğu kız çocuğumuz kızardı bana. Yıllar sonra baktım Xalo ismi bende kalmış Şu anda da çoğu insan beni Nevzat Mirkan olarak bilmez.

TÜRKAN: SİZDEN DÜRÜSTLÜK VE HÜMANİSTLİĞİNİZLE SÖZ EDİLİYOR. BUNUN FARKINDA MISINIZ PEKİ?

MİRKAN: Beni bu şekilde tanıtıp konuştukları için sağ olsunlar. Hayatım boyunca hiçbir sebep yüzünden dürüstlüğümden taviz vermedim. Hayatıma mal olacağını bilsem bile dürüstlüğümden vazgeçmem. Bunu, beni tanıyan herkes anlamıştır, görmüştür. Üstelik hayatımın hiçbir döneminde insanlara dil, din ayırımı yapmadım. Hümanist olarak tanınmamın sebebi belki de budur. Hiç unutmam, bir ortamdaydık. Ben kapıyı çalıp odaya girdiğimde odadaki öğretmen arkadaşlardan biri “İşte bakın, bu içeriye gelen tam bir insan suretidir” demişti. O söz beni onurlandırmıştı. Kimseye bilerek, isteyerek zarar vermemişimdir, incitmemişimdir. İnsanların bana bu şekilde bakışı da elbette hoşumuza gidiyor.

 

TÜRKAN: BATMANDA HANGİ KURUMLARDA GÖREV YAPTINIZ?

MİRKAN: 14 yıl boyunca SSK’da görev yaptım ve daha sonra Serbest doktorluk yaptım. Hayat Polikliniğinde çalıştım. Son olarak Kızılay’da 3 yıl süreyle çalıştım. Şu anda emekliyim. Ama benden vergi alınmayacağını, engel çıkarılmayacağını bilsem, hastalarımdan hiçbir karşılık beklemeden, tek kuruş almadan mesleğime devam edebilirim. Çünkü mesleğimi çok seviyorum. Kahvede boş oturacağıma insanlara faydalı olmaya çalışırım daha iyi. Fakat biliyorsunuz ülkenin şartları buna izin vermiyor. Devletin kuralları vardır. İnanmaz, ücretsiz muayene yaptığınıza. Şimdi birini tedavi etseniz, sizden büro kullanıyorsunuz diye vergi isterler, muhasebeci tutmak zorunda kalırsınız. Hiçbir karşılık almadan işimi yapsam ve bunu her şekilde ispat etsem dahi, üzerime vergi üstüne vergi yüklenecek. Önüme yığınla engel konulacak bunun farkındayım. Ne yazık ki henüz şartlarımız buna elverişli değil. O yüzden mecbur kalıyoruz ve oturuyoruz oturduğumuz yerde.

TÜRKAN: O DÖNEMLER ÇOĞU İNSANI PARASIZ TEDAVİ ETTİĞİNİZ VE HATTA KİMİ HASTALARINIZIN İLAÇLARINI KARŞILADIĞINIZ SÖYLENİYOR. BU KONUDA NE SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?

MİRKAN: Halkın Bağ-Kur’u, SSK.sı gibiydim. Çok insanı ücretsiz tedavi ettim. İnsanların fakir ya da zengin olduklarını elbette bilemezdim. O yüzden tedavi ettikten sonra hastalarıma “Eğer fakirsen para verme, helali hoş olsun ama zenginsen hak değildir” diyordum. Şu anda yine bu imkân verilse aynısını yaparım. Ama demin de dediğim gibi, ülkenin şartları buna elverişli değil.

 

TÜRKAN: BİR DÖNEMLER SİYASETE ATILMIŞSINIZ. KISACA ANLATIR MISINIZ O YILLARI?

MİRKAN: Siyasette herhangi bir görev almadım. Bağımsız olarak Milletvekili adayı olmuştum. Tabi o zamanlar parti ayırımı yapmamak için bağımsız aday olmuştum. Daha sonra çevremdeki arkadaşların yoğun ısrarıyla SHP’den Belediye Başkan adayı oldum. Ve sonra aktif siyaseti bıraktım. Tabi siyaseti bırakmak mümkün değil. Çünkü insan ister istemez halkın sorunlarıyla meşgul olmak zorunda kalıyor. Yıllarca kafama göre bir yol göremedim. Bu yüzden aktif siyaseti bırakmam gerektiğini düşündüm.

 

TÜRKAN: GÖZALTI SÜRECİNDE YAŞADIKLARINIZDAN DA KISACA BAHSEDER MİSİNİZ?

MİRKAN: En az 50 sefer benim adıma isimsiz dilekçeler verilmiş. 50 sefer ifade verdim. Her 3 ayda bir gözaltına alınıyordum. Allah kimsenin başına getirmesin o yaşadıklarımı. Belki Süleyman Demirel’den Ecevit’ten daha az işkence almışım. Buna rağmen Rabbim benim çektiğim işkenceyi düşmanıma bile göstermesin. Şu anda yaşadığım o dönemleri açık açık anlatmak mümkün değil.

TÜRKAN: ŞU ANDA GERİYE DÖNEBİLSENİZ SİYASİ TUTUMUNUZ NE OLURDU PEKİ?

MİRKAN: Demin de dediğim gibi siyaseti tamamıyla bırakmak mümkün olmaz. Çünkü toplumun sorunlarıyla ilgilenmeyen insan, insanlıktan çıkar. Dağdaki çoban da, dışarıdaki esnaf da ister aktif olsun ister olmasın, mutlaka siyasi düşüncesi, çizgisi vardır. Ben de aktif siyaseti bırakmış olabilirim ama kendi evimde oturduğum zaman da insanların durumlarını, sorunlarını anlamaya çalışıyorum. İzliyorum, takip ediyorum. Ama dediğim gibi, aktif olarak bir siyasi faaliyette bulunmuyorum.

 

TÜRKAN: SURİYE ASILLI OLMANIZIN SİZE BİRTAKIM ZORLUKLAR YAŞATTIĞINI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?

MİRKAN: Elbette çok zorluklar yaşadım. Vatandaşlık almak için 3 sene bekletildim. O süre içinde mesleğimi pratik olarak unutmamam gerekiyordu. İnsanları ücretsiz tedavi etmeye başladım. Bu yüzden de takip ediliyordum. Muayeneden ücret almadığıma inanmıyorlardı. Bu yüzden sık sık gözaltına alınıyordum. Ben de “Madem görevimi yapınca beni gözaltına alıyorsunuz, o zaman vatandaşlığımı verin ben mesleğimi yapayım ya da bunu da yapmıyorsanız beni kovun.” Diyordum. Sonra sıkıyönetime götürüldüm. Neyse ki 3 sene aradan sonra diplomamı tadil ettiler. En kısa süreyle denklik kazanan yine ben olmuştum. Kimi arkadaşlarım 10 yıl boyunca beklemek zorunda kalmışlardı.

 

TÜRKAN: MESLEKTAŞLARINIZA VE DOKTORLUĞA YENİ BAŞLAYACAK OLANLARA TAVSİYELERİNİZ NELER?

MİRKAN: Ben görevim boyunca mesleğime parayı karıştırmadım. “Önce insan”dır benim için. Ve doktor arkadaşlarım da hastayı tedavi ederken parayı, muayene ücretini hatta kurumu ya da kuralları bile düşünmesinler. Önce muayene ettikleri hastayı düşünsünler. Tedavi esnasında hiçbir şey “hastadan” önemli olmamalı.

 

TÜRKAN: GÖREVİNİZ BOYUNCA AKLINIZDA KALAN HERHANGİ BİR ANINIZ VAR MI?

MİRKAN: Geceleri kapımız çalınırdı. Hastası olanlar rica ederlerdi, çağırırlardı. Biz de gücümüz ve olanaklarımız yettiğince kimseyi reddetmezdik. Yine bir gece kapımızı çaldılar. O dönemler faili meçhuller ve olaylar da yoğun tabi. Eşim çok korkuyordu gitmemi istemiyordu. Tabi görev varken oturmak da olmazdı. O gece saatinde kalkıp hastanın yanına gittim. Aradan üç saat geçmişti. Eşim bana ulaşamamıştı. Geldiğimde “ömrümden on yıl gitti” diyordu. Çok korkmuştu.

Yine bir Ocak ayında gece saat 12’de beni aradılar. “Hastamız” var dediler. Hava sıfırın altında eksi 10 derece. Saatlerce arabayı çalıştırmak için uğraştım. Ama bir türlü çalışmadı. Karşı tarafı arayıp arabanın çalışmadığını söylesem, belki de inanmazdı. İster istemez kırılır incinirdi. Sonra düşündüm hastanın durumu belki de acildir diye. Mecburen yürüyerek gitmek zorunda kalmıştım. Yarım saat boyunca yürüdüm ve yine aynı gece yürüyerek eve döndüm. (Tabi sonraki gün hastalanan ben olmuştum:)

TÜRKAN: SÖYLEŞİMİZE ZAMAN AYIRDIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUZ. SON OLARAK BATMANLILARA NE SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?

MİRKAN: Buradan tüm dostlarıma, arkadaşlarıma ve tüm Batman halkına selamlarımı iletiyorum. Eğer ömrüm boyunca bilmeden, istemeden kırdığım, incittiğim birileri olduysa sizin aracılığınızla özür diliyorum.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
RESMİ İLANLAR
TÜMÜ
Bugün yayınlanan resmi ilan bulunamadı!...mid2
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...