ACİL TOPLU KAPANIŞ
- 03-05-2015 22:49
- 164
Öyle görünüyor ki ne AK Parti’lisiyle ne de HDP’lisiyle konuşulmuyor. Bilendikçe bileniyor seçmen. Herkes bildiğini okuyor ezberlediğini tekerliyor.
Diyarbakır caddesinde yaşayan ve her serinlikte çıkıp depresyonuna ortak arayan bir arkadaşım var. Garip bir adam, bir gün içerisinde üç farklı ideolojinin tarafgirliğinde bulabilirsiniz onu. Maksadı nedir bilemezsiniz, anlatmaya çalışır, dinletemezsiniz. Bildiğini okur hesabına gelmeyeni bilmezlikten gelir.
En son ona “karşı yakadaki insanlar” tanımıyla özetleyebileceğime karar verdim. Neden derseniz her kimle oturur karşılaşırsa karşı iddialarla deliye çevirmeye çağırır karşısındakini.
Cumartesi günü Batman’a gelen Cumhurbaşkanını izlemek istemesem de onu izleyen kitleyi takip etmek istedim. Bunun için yukarda bahsi geçen arkadaşımı arayıp öğle saatlerinde o kalabalığı izlemeye gittim ne zaman ki Erdoğan sahne almaya başladı oradan ayrıldım.
Öncelikle önceki gelişine göre Erdoğan’ı izleyen coşkulu kalabalığı bulmadığımı hatta önceki ziyaretindeki kalabalığın ancak yarısıyla meydanın dolmadığını gördüğümü belirtmeliyim.
Bir cumhurbaşkanından çok Başbakan gibi seçimlerin arifesinde meydan meydan dolaşan bir Erdoğan’dan bahsediyorum. Geçici süreyle çalışan insanların kadro talebine nankörlük etmeyin diyebilecek kadar kendine toz kondurmayan, kendi dışındaki herkesi toza bulayan bir ben bilirimci siyasetçiden bahsediyorum.
Toplu açılış törenini bahane ederek Batman’da AK miting yapması neyse de o yatırımların içinde köy yollarını sayması bir garabettir diye düşünüyorum. Onu da geçtim çözüm sürecinde "Ortada karşı karşıya oturulan bir masa yok" deyip masayı devirdikten sonra gelip de Batman’da “Bölücü örgüt ve güdümündeki parti verdikleri sözü tuttu mu? Örgüt silah bırakacaktı, bıraktı mı?” diye sorabiliyor.
AK Parti seçmeninin seçim öncesi böyle konuşması normaldir demesini hiç anlamadım anlamayacağım. Her eyleminin ardından her söylediğinin akabinde bir bildiği vardır diye düşünülmesi Erdoğan’ı kutsamak değil de nedir.
Tartıştığı her kişiye karşı olmakla meşhur arkadaşımın dediği gibi artık geçsin bitsin bu seçim. Geçip gitse de kurtulsak saçma sapan kısır bu politik tartışmalardan.
Çünkü bu abuk subuk politik tartışmalar her birimizi taraftarı olduğumuz partinin ahlaksızlıklarını, hırsızlıklarını, yalanlarını, küfürlerini, kabalıklarını, cinayetlerini savunmak zorunda bırakıyor ve ahlaksızlığı yaygınlaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Kimimiz bunu yurtseverliğin, kimimiz İslam’ın Müslümanlığın, kimimiz demokratlığın, halkçılığın tanımını kirletip değiştirmeye kadar götürüyor.
Ve kirlenmedik kimse kalmıyor artık. Her birimiz kendi hırsızlığını savunmak için ötekinin hırsızlığını dillendiriyor, yalanını ötekinin yalanıyla savunuyor, herkes cinayetini ötekinin cinayetiyle savunup duruyor.
Birimiz ahlakı katlediyor, kimimiz emeği. Birimiz edebi çamura buluyor kimimiz vicdanı ve bunu yaparken hiçbir savunmamız yok ötekinin yaptığını söylemekten başka.
Nereye varacak bu kirlenmişliğin sonu bilmiyorum. Diyorum ki acaba bunun sorumlusu kirlenmek güzeldir diyen deterjan reklamı mıdır, yoksa mevcut siyasetçilerimiz mi?
Kesin o reklamın sorumlusu da paralel örgüttür.
Ezcümle uyduruk toplu açılış törenlerine karnımız tok. Şöyle hakikisinden yukarda saydığım tüm kirlere ve kirlenmişliklere dair toplu bir kapanış törenine ihtiyacımız var hem de en acelesinden.