AKIL NİMETİNİ KULLANMAK
- 08-07-2020 19:34
- 40
Biz dünyaya, kendi isteğimizle gelmedik. Kendi isteğimizle ahrete gitmeyeceğiz. Yaratılışımızın hikmetini Yüce Rabbimiz Allah(c.c.) mesajı Kur’an-ı keriminde bildiriyor, ‘’O (Allah) ölümü ve hayatı hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için yaratmıştır. O mutlak üstün ve yüce olandır, eşsiz benzersiz bağışlayandır.’’(Mülk suresi;2.ayet). Bu dünya sınav mahallidir. Her anımızdan, davranışımızdan hesaba çekileceğiz. Bu hayatın şakası yok. Allah(C.C.) beşere akıl ve irade vererek sınav ortamına bırakmıştır. Sınavdan haberimiz yoktu mazeretini önlemek için, Resullerini ve sınav kılavuzu mesajını göndermiştir. Son Resul Hz. Muhammed ve mesajı Kur’an-ı kerimdir. Bu günkü ve gelecek neslin hayatlarının inşa projesi Kur’an-ı kerimdir. ‘’Hiç kuşkusuz bu Kur’an, insanlığı en güzel ve en doğru yola iletir. Gösterdiği doğru yolda yürüyerek, güzel davranışlar ortaya koyan müminlere, kendilerini büyük bir mükafatın beklediğini müjdele.’’(İsra suresi;9.ayet) ‘’ Ve(gerek sözleri, gerek davranışlarıyla) ahiretin varlığını inkar edenlere, kendileri için can yakıcı bir azap hazırladığımızı) bildirerek onları uyar .’’(İsra suresi;10) ‘’İnsanoğlu, Allah’tan güzel şeyler istercesine, kötülükleri isteyip durur.(çünkü) insanoğlu acelecidir.’’(İsra;11).İnsan Peşin olan şeylere düşkündür. Bu yüzden ahireti dünyada yaşamak ister. Kendisini bekleyen mükafatı önemsemeden, o acıklı azabı hiç hesaba katmadan, felaketle sonuçlanacak dileklerde bulunur. Kötülükle karşılaşacağını bildiği halde, akıl nimetini kullanmayıp, Rabbine isyan eder. İlahi tehditlerin doğruluğunun ispatı için mucizeler,kerametler gösterilmesini bekler. Oysa evrendeki şu mükemmel düzen, Allah’ın varlığını, RAB ve İLAH olarak birliğini, adalet, kudret, hikmet ve merhametini açıkça ortaya koyan birer mucize değil mi? Akıl nimetini kullananlara.
Bu gün dünyanın haline, toplumun düzenine ve gidişatına baktığımızda, Kur’an-ı rehber edinmeyen, nefsinin, çevrenin, tarihin, dünyayı idare etme hevesinde olan para babalarının güdümünde olan sosyal medyanın etkisinde ve yetkisinde, Toplumu oluşturan insanların şekilleri, davranışları, düşünce ve inançları bu halin ispatıdır. Allah’a inanmayan, inandığını zannedenlerin hayat tarzı aynıdır. İnsanlığı bu hale getirenlerle, onlara tabi olanların halini ve ahvalini bize yüce kitabımız Kur’an-ı kerim bildiriyor. ‘’(Hakikati) inkar edenler, biz ne bu Kur’an-a inanırız, nede ondan önceki kitaplara! Diyorlar. Bu zalimleri, Rablerinin huzurunda tutuklanmış bir halde, suçu birbirlerinin üzerine atarken bir görseydin:(yeryüzünde) güçsüz bırakılan(azgın yöneticiler tarafından yönlendirilen kalabalıklar, vaktiyle körü körüne itaat ettikleri o) büyüklük taslayan( liderlere, efendilere, patronlara seslenerek,) Siz olmasaydınız, biz kesinlikle (Allah’ın kabul edeceği şekilde) iman ederdik! Diyecekler’’(Sebe suresi;31.ayet) ‘’Büyüklük taslayanlar ise, size doğru yolu (gösteren Allah’ın Kitabı ve Resulü) geldikten sonra,( siz ona iman edecektiniz de) biz mi sizi ondan(zorla) alıkoyduk? Hayır, siz günahı hayat tarzı haline getirmiştiniz! Diye cevap verecekler.’’(Sebe suresi;32.ayet). ‘’(Buna karşılık) güçsüz bırakılanlar, büyüklük taslayanlara, Ne münasebet diye itiraz edecekler, (Bizi yoldan çıkarmak için) gece gündüz (planlar kuran, haince) tuzaklar (peşinde koşan ve her türlü basın yayın araçlarını kullanarak İslam aleyhinde yanıltıcı propagandalarla bizi aldatanlar sizler değil miydiniz? Ne çabuk unuttunuz) hani bize Allah’ın(ayetlerini) inkar etmemizi ve(bir takım varlıkların egemenliğini kabul ederek) O’na ortak koşmamızı emrediyordunuz! Böylece, her iki taraf da cezayı hak ettiklerini anlayacaklar. Derken zalimler, kendilerini bekleyen) azabı görünce, pişmanlık acısı(bir kor gibi) yüreklerini yakıp kavuracak! Biz de, o inkarcıların boyunlarına (çelikten) prangalar geçirip(hepsini aşağılık bir halde cehenneme) süreceğiz!( işte bu akıbeti bizzat kendileri hazırladılar. Öyle ya,) Onlar yaptıklarından başka bir şeyin cezasını mı çekiyorlar?’’(Sebe suresi;33.ayet) Onlara ‘’De ki: şüphe yok ki isteyene rızkı açmayı da sınırlandırmayı da dileyen benim RABB’İMDİR. Fakat insanların çoğu (gerçek üstünlük ölçüsünün ancak ahlak, dürüstlük ve erdemlik olduğunu ) bilmezler.’’(Sebe suresi;36.ayet) Akıl nimetini yerinde ve zamanında kullanmayan, nefsinin, şeytanın ve şeytanlaşmış insanların kulu, kölesi olan insanlığın durumunu ve geleceğini Yüce RABB’İMİZİN ilahi mesajı Kur’an-ı kerim bize açık ve anlaşılır olarak bildirmektedir. ’’Rabbimden gelen Kur’an gibi apaçık ) bir delile göre hayat programını çizen( bir toplum) ile, işlediği kötülüklerin (cazibesine kapılarak zamanla çirkinlikleri) güzel görmeye başlayan ve (yalnızca) arzu ve heveslerinin peşine takılan (bir toplum) hiç aynı olur mu? ‘’(Muhammad suresi;14.ay.)’’ Hem ALLAH’IN( Akıl ve irade vermek suretiyle gerçekleşen) izni olmasaydı, hiçbir insan imana eremezdi! Ve O aklını kullanmayanları pisliğe mahkum eder.’’(Yunus suresi;100.ayet). Akıl nimetini kullanmak isteyen bizzat kendisi Kur’an-la muhatap olur.Başkalarının görüş ve düşünceleri ile değil.
Peki : onlar Kur’an-ı hiç incelemiyorlar mı?( Allah(C.C.), İnsan, evren,hayat,ölüm, insanın menşei, yaratılış amacı, uyması gereken prensipler, ölüm sonrası akıbet ve bu kitabın açıklamalarını inceleyip de ondaki hidayet aydınlığını görmüyorlar mı?) Yoksa gönülleri üzerinde,( hakikati görmelerini engelleyen, kibir, inat, ön yargı gibi) kilitler mi var?’’(Muhammed suresi;24) Ey insan! Görüyorsun, ‘’…Sana hiç kimse, her şeyden haberdar olan( Allah’ın kitabı) gibi bilgi veremez’’(Fatır suresi;14ayet)
Akıl nimetini kullanmayan, şirk girdabında korkunç zulüm içindedir.’’ . Şu hikmetli söz bunun ifadesidir. Az günahı az sanma, kime karşı ona bak, Az nimeti az sanma, kimden geldi ona bak. Şirk ALLAH’IN hakkına tecavüzdür. Şirkten kurtulmanın yolu kayıtsız şartsız Allah’a teslimiyettir. Akıl nimetinin hakkını veren Azim olan Allah’ın önünde eğilir. Allah(C.C.) cümlemizi akıl nimetini yerinde ve zamanında kullanan, hakkını veren, hidayete erenlerden eylesin. İnşallah. Selam ve dua ile.