AKREP BURCU PSİKOLOJİK SÜRECİ
- 20-03-2020 14:48
- 130
AKREP BURCU
23 EKİM - 21 KASIM
Sabit, Su
Öncelikle belirtmem gerekir ki sizinle paylaşacağım burçların psikolojik özellikleri güneş burcu dikkate alınarak hazırlanmıştır, elbette önce ki yazılarımda belirttiğim gibi güneş burcundan ibaret değiliz doğduğumuz andaki kozmik enerjiler farklı burçlardaki gezegen yerleşimleri ile doğum haritamızı harmanlanmaktadır, burada bize yaşam enerjisi veren güneşin daha baskın bir rol üstlendiğini belirtmek isterim. Bu başlık çeşitli astroloji kaynaklarından derlemeler yapılarak sizlere sunulacaktır. Keyifli okumalar dilerim.
***
‘Bilinçsizi bilinçliden ayırmak - Akrep'in hedefi budur.
Bütün sahteciliği yok edip, korkunun duvarları arasında saklananları açığa çıkarmak.
En temel gerçeği veya hayatını dönüştürecek son kavrayışı aramak üzere bilincinin derinliklerine dalmak.
Rahatlatıcı her yalanı, yatıştırıcı her yarı-doğruyu, her sahte pembe tabloyu bozmaya, kendini tanımaya kesin bir şekilde kararlı ve keskin bir akıl. Bunlar Akrep'in kaynaklarıdır. İçgüdüsel olarak kuşkucudur. "Ne görürsem göreyim, gerçek bundan fazladır." Akrep bu içsel yolculukta gölgelerin kapanına düşmezse araştırarak, hissederek içsel araziyi algılayarak olgunlaşır ve derinleşir.
Stratejisi, sağlıklı şüphe ve kendinden bir adım uzaklaşıp perspektif kazanmaktır.
Akrep bu içe bakış sırasında iki gölge arasında sıkışır: kendini çok fazla tanımak veya çok az tanımak. Bunlardan birine yakalandığında bütün yoğunluğu zehire dönüşür.
Kendini tanıma perspektifi kaybedecek kadar hızlı gelişirse, Akrep'in buldukları bazen yüzleşebileceğinden çok fazla olur. Karmaşık, çözülemez bir ruhsal durumla çökebilir. Kendini az tanıma da aynı oranda olumsuzdur. Kendisi hakkında tatsız veya korkutucu bir şeyi kasıtlı olarak bilincinden uzak tutmaya çalışabilir. Bir süre sonra, bilinçdışına itilen fakat ortadan kaybolmamış kaygıların kaynağının izi silinip nedeni bilinmeyen bir doyumsuzluğa dönüşür. Ve Akrep yanlış hedefe yönelir: para, güç, bir toz taneciği barındırmayan ev.’AYSEM AKSOY ASTROLOJİ DERGİSİ
***
‘AKREP’in klasik yöneticisi Mars olup, sonradan Pluto’ya emanet edilmiştir. Mars hayatta kalma güdümüzü, Pluto hayatın doğal döngülerine dair sahip olduğumuz içsel bilinci temsil eder.
AKREP, varlığın yokluktan, yokluğun ise varlıktan çıktığını bilir. Koç tahammülsüzlüğü ile, AKREP ise ‘’için için kendini yese de’’ her durumu kendi lehine çevirmesini sağlayan tahammülü ile bilinir. Bu nedenle Mars’tan gelen hayatta kalma güdüsü, AKREP’te imbikten geçmiş haliyle ortaya çıkar!
AKREP Su grubunun Sabit üyesidir. Tabiatı itibariyle de güldür güldür akan bir nehrin üstüne kurulmuş bir baraja benzer. Baraj gölleri sabittirler ama suyun yolunu değiştirirler. O suyla tarlalar sulanır, elektrik üretilir. Yani suyun enerjisi dönüşürken, dönüşüme de neden olur.
AKREP de hem suyun akıcılığına sahiptir, hem de kendisine daima yerleşecek bir yer bulur ve lüzum gördüğü sürece orada tutunur. Bulduğu her kaynağı, maksimum fayda sağlayacak şekilde kullanır. Ve girdiği her ortamı, dahil olduğu her hayatı değiştir.
Yine de tam olarak anlaşılamayan ve karışılamayan ”enigmatik” bir figür olmaya devam eder:). Çok neşeli ve iyimser bir tabiatları olduğu söylenemez! Zira tükeniş zamanında dünyaya gelmiş ve ölmeye yüz tutan bir doğada hayatta kalmaya çalışmışlardır. Onlar her şeyin bitmeye mahkum ve her durumun dönüşmeye açık olduğu bilgisini içlerinde taşırlar. Belki de bu nedenle iyi ya da kötü gibi yargıları yoktur. Daha ziyade iyi gibi görünenin içindeki olumsuz potansiyeli sezip önlem almaya, kötü gibi görünenin içindeki yararlı özellikleri sezip kullanmaya odaklıdırlar.
Kendini gerçekleştirme yolu;
Güvenle ilgili bir sorunları vardır! Hiç kimseye tam olarak güvenemez, bu yüzden de kendilerine çok fazla güvenebilmek, her durumda çok yetkin ve etkin olmak isterler.
Çok sevilmek gibi bir arzu duymalarına karşın, istenmemek gibi de bir kaygıları vardır. Hatta bazılarının varlıklarıyla en sevdiklerine zarar vermiş olmak gibi derin bir korkuları ve suçluluk hisleri dahi olabilir…
Aidiyet duymayı özler ama onları zayıf düşüreceği için en çok da bundan korkarlar!
Uygun zamanda yapılan küçük ve kıvamında bir hareketin, yıpratıcı çabalara bedel olabileceğini bilirler. Zayıf bir noktaya yapılan bir dokunuşun en güçlü yapıyı bile sarsacağının farkındadırlar ve gerektiğinde kullanmak üzere bu noktanın yerini saptamayı önemserler.
Onlar eriştikleri kritik noktalara görünmez ipler bağlayan ve yaşadıkları alanlara ilişkileri üzerinden hakim olmaya çalışan, iflah olmaz kontrol delileridir.
AKREP bolluk bilinciyle değil, yoksunluk duygusuyla doğmuş bir insandır. Kaybetmenin, yitirmenin, eksilmenin, tükenmenin kaçınılmazlığı ve kullanmanın, tüketmenin, yok etmenin, yeni yollar açmanın, çözüm üretmenin mecburiyeti üzerine kurulmuş bir hayatta kalma sistemi vardır. Gerçekçidir ve boş vaatlerle oyalanmaya tahammülü olmayan biridir.
Temel kaygı ”kendini kurtarmak” olunca, bencilliği doğal kabul eden ve son tahlilde kendi çıkarı için her şeyi gözden çıkartabilen bir insanla karşı karşıya olmamız beklenir!
Ama AKREP bi acayiptir :). O neyi önemsiyorsa onun için her şeyi gözden çıkartır… Bazen kendini de!
Zira AKREP’in özünde ne kendine, ne hayata, ne de başkalarına fazla değer vermeyen ve sadece şu fani dünyada bir iz bırakmayı önemseyen biri vardır. Çılgınca fedakarlıklarını kahraman olmak için değil, var olduğunu hissetmek ve hayatı bu kadar önemseyip sıradan bir var oluş ile yetinebilenlerle dalga geçmek için yapar.
Sonra bir gün gözden çıkartamayacağı kadar değerli bir şeyi olur! O zaman AKREP her arzu ettiğini elde etmek için her şeyi masaya süren bir kumarbaz gibi davranmak yerine, değer verdiği şey için YAŞAMAK ister! Bu AKREP için ölmekle eş anlamlı olabilecek kadar büyük bir değişimdir. Değer verdiği şeyler için yaşamayı kabul eden AKREP ölür ve küllerinden doğar. O zaman da gözüpek bir KARTAL olur!’ Juno; kendi halinde bir yıldız gözlemcisi