ALIŞTIK, KANIKSADIK VE KORKUYORUZ

Alışmayacağız, Kanıksamayacağız.

Taksimde yaşanan eylemin ardından, politikacılarımızdan, devlet yetkililerinden duyduğumuz en çarpıcı kelimelerdi bunlar.

Saldırıdan birkaç gün önce, çeşitli ülkelerin yetkililerinden yapılan uyarılar, sosyal ağlarda dolaşan söylentilere kulak asmayın diyenler de devlet yetkilileri ve hatta bunun da ötesine geçerek. Yaratılmak istenen korkunun, terör eylemleriyle elde edilen ya da edilecek sonuçtan çok daha ağır olduğu yazılarla, haberlerle ve hatta uzman psikologların açıklamalarıyla desteklenerek bir çok medya aracında servis edildi.

Peki, sonuç ne oldu, o korkuyu bertaraf edebildik mi? Öldüğümüz ve öldürdüğümüzle saçma sapan bir halde tutuklu kaldık yine.

Önce başkentin orta yeri Ankara’nın sembol muhitlerinden biri Kızılay’da yaşadığımız, ardından Türkiye’nin sembol mekanlarından İstanbul’un en haraketli en canlı noktası Taksim Beyoğlu’nda yapılan ve yaşamak zorunda bırakıldığımıza bakın.

İstanbul Barosu açıklama yapıyor: Alışmayacağız, kanıksamayacağız.

Ana muhalefet partisi CHP açıklama yapıyor: Terörü kanıksamayacağız, normalleşmesine izin vermeyeceğiz dedi.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş açıklama yapıyor: Şiddete asla alışmayacağız.

HDP Genel Başkanı Demirtaş: Savaşa da ölüme de alışmayacağız.

Beyoğlu Esnafı: Korkmuyoruz, buradayız alışmayacağız.

Almanlar uyarıp taksimdeki okulu kapatırken, Amerikalı uyarıp vatandaşını sokaktan çekerken bizimkiler panik etmeye mahal yok, terör örgütünün korku salmaya çalıştığını vs zırvaladılar. Daha önce de Kızılay saldırısı öncesi istihbarat hükümeti uyarmış hükümet tınlamamıştı.

Şimdi tüm bunlara bakıp alışmadık demek komik gelmiyor mu? Aslında biz çoktan alışmışız bile, kimi kandırıyorsunuz.

Aslında devreleri ters bağlanmış sanki analiz becerilerini yitirmiş yetkililer. Alışmamak demek yaşanan saldırının akabinde korkmaktır, endişelenmektir, kaygılanmaktır, tedbir almaktır.

Korku, insani bir duygudur, korkmanız sizi küçültmez aksine tedbir almaya çözüm bulmaya zorlar. Ama hayır siz çözümsüzlükle yaşamaya o kadar alıştınız ki haliyle o çözümsüzlüğe her gün adaklar adamaya kurbanlar sunmaya maalesef siz aksini de söyleseniz alıştınız bizi de alıştırdınız.

Siz korkmuyorsunuz ama biz korkuyoruz. Ama maalesef ki bizim değil sizin korkmanız gerekiyor ki bir şeyler değişsin. Bizim korkumuz en ufak şeyi değiştirmeye muktedir değil. Siz muktedir misiniz bilmiyorum ama sizin de artık korkmanız gerekiyor. Ölmekten ve öldürmekten ya da yaptıklarınızın, nutuklarınızın eli silahlı güçleri harekete geçirmesinden artık korkmanız gerekiyor.

Korkmanız gerekiyor ki artık kendi savaşınızı bitirmeye, başkalarının savaşından çekilmeye itsin bu sizi.

Ama hayır siz korkularınızı gizleyip, alışmayacağız, korkmayacağız deyip, korkularınızı örtmek için korkutmaya devam edeceksiniz.