ATATÜRK’Ü SEVMEK VE ATATÜRK İLE ANILMAK...
- 12-11-2017 23:50
- 36
Her milletin, her dinin, her toplumun belli başlı kahramanları vardır.
Sevilir, anılır, saygı duyulurlar.
Okunur, yazılır, örnek alınırlar...
En önemli hususta bu bence, örnek almak...
Seviyorsanız, özeniyorsanız, kahraman olarak görüyorsanız, onu örnek almalısınız.
Onun gibi düşünmek, onun gibi bakmak, onun gibi icraatlar yapmak.
Onu anlamak, onu anlatmak, onu okutmak, onu duyurmak…
Safça, dürüstçe, mertçe…
Onu sevdirmek veya korumak için onu olduğundan farklı göstermek, mertlik değil namertliktir.
Çünkü bu, şahsa hakaret etmektir, iftira atmaktır!
Seviyorsanız onu olduğu gibi kabul edeceksiniz.
Devlete, dine, sosyal yaşama nasıl baktığını, ne yazıp ne söylediğini…
Ama bizde yok, biz kahramanımız gibi düşünmeyiz, kahramanımız bizim gibi düşünür!
Biz aleviyiz, sevdiğimizde alevidir.
Fenerbahçeliyiz, sevdiğimizde öyle. Biz alkol içmeyiz, kesin oda içmez. Kürt müyüz kesin oda Kürt’tür…
Kardeşim adamı olduğu gibi sevsene!
Ona iftira atamasana!
Niye onu kendi kalıbına sokmuyorsun da kendin bir kalıp oluşturuyorsun!
Sevmek olduğu gibi kabul etmektir.
Sadece Atatürk’ü değil herkesi.
Abdullah Öcalan içinde aynısı söz konusu...
Adam kitap yazıyor, ben sosyalistim, hatta yarı tanrıyım diyor.
Bizim elemanlar “olur mu lan, o Müslüman’dır, beş vakitte namaz kılar” diyorlar.
Bak kendisi söylüyor, bununla ilgili kitapları var, açın okuyun diyorsunuz, size bir ters bakış atıp, iftiracı yaftasıyla yaftalayıp, nahoş bir edayla yolculuyorlar.
Kafada bir taslak var, sevdiğimiz bu taslağa uymalı.
Sevdiğimiz uymuyorsa, kafamızdakini de değiştiremiyorsak, o zaman o sevdiğimizi ona uydurmalıyız!
Kardeşim, bu yaptığınız sevmek değildir!
Sevdiğinizi de kendinizi de kandırmaktır!
Birde birini seviyorsanız, tüm yönlerini tasvip etmek zorunda değilsiniz.
Şahıs çok iyi düşünür, asker, vatansever, yazar, bilim adamı veya lider olabilir.
Bunun yanında iyi aile babası, iyi komşu, iyi sporcu, iyi dindar, iyi beslenen iyi seven iyi konuşan biri olmayabilir!
Bir kişi bunların hepsinde çok iyiydi demek ve iyilik mefhumunu kendi skalanıza göre belirlemek, doğru değildir.
Bırakın kişi kendini ifade etsin.
Madem o en iyisi, o zaman onun yaptığından, ettiğinden niye korkuyorsunuz?
Siz ondan daha mı iyi biliyorsunuz, dine nasıl bakılacağını, insanlara nasıl muamele edileceğini, neyi nerede nasıl söyleyeceğini…
Korkmayın, çekinmeyin, açın arşivleri, meclis tutanaklarını, anıları, tarih kitaplarını, insanlar sevdiklerini olduğu gibi sevsinler.
Düşüncelerinin arkasında dursun, onun gibi yaşasınlar.
Kendi istediklerinizi, onun ağzından söylemek, ona saygı değil saygısızlıktır.
Sevmek heykel dikip, karşısında baş eğmek, eğdirmek değildir.
Sevmek, okuyup anlamak, anlatmaktır. Mertçe, dürüstçe, olduğu gibi!
Sevince iftira atıyoruz, inanınca da…
Peygamber (SAV)’i bile severken, yoldan çıkıyoruz.
Birimiz dedesi, Urfa’dan gitmiş, o zaman Kürt’tür diyor.
Diğeri olur mu Peygamberimiz (SAV)’in dedesi Hz İbrahim’in babasının ismi Azer’dir.
Oda Azeri Türklerindendir.
Yani oda Türk’tür diyor.
Diğeri zaten Medine şehri de Kürt şehridir diyor. Aslında “me dina” dan geliyor.
Yani biz gördük…
Allah bizi ıslah etsin, sevdiklerimize bu kadar iftira atıyorsak, Allah sevmediklerimizi bizim şerrimizden korusun!
Allah herkesi sevdiğiyle haşreder!
İnsanların kahramanlarını değiştirip dönüştürerek değil olduğu gibi sevip, övüp, saygı duyduğu bir toplum dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…