Avrupa’ya göç ve iltica eden edene …

Avrupa’ya göç ve iltica eden edene …

Batmanlıların Avrupa Ülkelerine sığınma ve iltica başvuru taleplerinde adeta patlama yaşanıyor.

Tıraş olduğum berberdeki iş yeri sahibi aynı anda en iyi ustayı soruyorum, ‘gitti’ diyorlar.

Bizim evin bulunduğu apartmanın altındaki modern konfeksiyon sahibi de işyerini devretti gitti diyorlar.

Eşi ve kendisi kamuda sağlıkçı olan tanıdığım bir aile Almanca kursuna yazılmış, yaptıkları başvuru kabul edilince işi bırakıp gideceklermiş.

15 yıllık bir öğretmen de geçenlerde istifa edip İsviçre’ye kaçak yollarla giderken az daha yaşamından oluyormuş, Türkiye’ye iade edildikten hemen sonra başka yolunu bulup tekrar gitmiş.

Hadi işsiz ve bir iş umudu olmayan, ekonomik sıkıntılarla boğuşanları bir yerde anlarsın, ama iltica talebinde bulunan tanıdıklarımın hepsinin iyi kötü bir işi ve düzeni vardı.

Eminim hiçbiri arkasına bakmadan gitti.

Binlerce kişi daha 7-10 bin dolar arası para vererek insan kaçakçıları aracılığı ile bir yolunu bulup özellikle Avrupa ülkelerine iltica etmenin hayallerini kuruyor.

Tabi herkesin yurtdışına gitmek için kendince haklı bir gerekçeleri vardır.

Elbette sadece can sıkıntısından dolayı kimse yerini yurdunu bırakmaz.

Hangi ülke olursa olsun iltica ve sığınma denince;

İnsan hakları ihlali,

Gelecek kaygısı,

Siyasi nedenler,

Özgürlüklerin kısıtlanması,

Kötü ekonomik ve sosyal koşullar gibi gerekçeler geliyor akla.

Suriye’den, Afganistan’dan, İran’dan ülkemize kaçanların gerekçeleri hep bunlar değil mi?

Bana sorarsanız gerekçesi ne olursa olsun gitmemek ve direnmek lazım.

Avrupa’ya gidenler yanlış anlamasın, elbette hiç kimse durup durukken mülteci olmak istemez.

Ama yine de her gidiş bir kaçıştır, acizliktir ve sorunlara karşı pes etmektir.

AB ülkelerine yapılan iltica başvurularının nedenleri araştırılmıyor.

Galiba kimsenin pek umurunda da değil.

Giden gitsin, kalan sağlar bizimdir anlayışı hâkim.

Oysa bir vatandaş ülkesini kolay kolay terk etmez.

Terk ediyorsa sorunu sadece vatandaşta aramamak lazım.

Eşitlik ve adalet konusunda dönüp  aynaya bakmak lazım.

Bunca iltica sebeplerinin nedenleri nelerdir?

Niçin fırsatını bulan Avrupa Ülkelerine demir atıyor?

Orada olup burada olmayan şartlar nelerdir?

Avrupa Ülkelerine birkaç kez gidip gelmişliğim var.

Tecrübeme dayanarak oradaki yaşam şartları ve kültürün bize göre olmadığına kanaat getirdim.

Avrupa’ya iş icabı ve turistik gezi amaçlı gitmeme rağmen sürekli yaşamak ve yerleşmek için beğenmemiştim.

Sığınmacı olarak gidenler kim bilir ne zorluk ve pişmanlıklar yaşıyordur?

Hiç unutmuyorum Almanya’ya ilk gitmek için konsolosluğa vize başvurusu yaptığımda kapıdaki bir elçilik görevlisi konsolosluk önünde vize için günlerce kuyrukta bekleyenleri işaret ederek “Sizin ülkeniz her açıdan cennet gibi, sizlerin Almanya sevdasını anlamıyorum. Keşke sizin bu güzel doğanız, güneşiniz, denizinize biz de sahip olabilseydik” diyordu.

Almanya’ya gidip birkaç gün kaldığımda hiç güneş yüzü görmediğimde elçilik görevlisinin ne demek istediğini anlamıştım.

Elbette ülkemizde birtakım sorun ve sıkıntılar vardır ama ne olursa olsun ülkemizi ve şehrimizi terk etmememiz gerekir.

Yeter ki beğenmezlik etmesinler, herkese göre bir iş vardır elbette.

Yeter ki kanaatkâr olup, israf ve aşırı tüketimden kaçınıp azla yetinmeyi öğrenin.

Bir şekilde hayat devam eder.

Bir de her şeyden önce üretime dair becerilerinizi artırın, o zaman kendi ülkenizde Avrupa’daki yaşam standardını elde edersiniz.

“İş yok” deyip gitmek, kaçmak çözüm değildir.

Gerçek çözüm, ülkenin, şehrinin ve insanların değerini anlamaktır.

Sahip olunan olanak ve imkanlarla mutlu olmayı bilmek gerekir.

Bunu bilmeyenler nereye giderlerse gitsinler hayal ettikleri yaşama sahip olamazlar.