Aynı Nakarat
Zor haftaydı, zor rakipti ama kazanmalıydık.
Hem de kendi evimizde, saha ve seyircimiz önünde.
Morale, coşkuya ve yeniden ayağa kalkmak için kıvılcıma ihtiyacımız vardı.
Yenilmedik doğru ama özellikle içeride galip gelmeliydik olmadı.
Kadro ve sistem aynıydı.
Şahin Şafakoğlu’nun kart cezalısı olması nedeniyle savunmada yoktu ama Koray Baykara’nın sakatlıktan dönmesi ile o bölgede Ali Fırat Okur ile görev aldılar.
Hücumda İlter Ayyıldız yeniden 11’de kendine yer buldu.
Ahmet Yavuz çıkarılabilecek bir kadroyu sahaya sürdü.
Petrolspor da maça iyi başladı aslında ama kısa sürdü.
Dönem dönem Mahsun Çapkan’ın ekstra performansı ile bir şeyler yapmak istese de istediğimiz ve arzuladığımız takım yoktu sahada.
Mücadele anlamında takımda sıkıntı yok ama özellikle 3. bölgede üretkenlik yok.
Tarsus İdman Yurdu sahaya iyi yayılan ve fizik kapasitelerini ortaya koyan tabiri caizse taş gibi bir takım görüntüsü verdi.
Biz o taşı bir türlü kıramadık.
Hatta önceki haftalara göre son paslarda inanılmaz hatalar yaptık.
Orta alan da geriye dönüşlerimiz, top kayıplarımız çok fazlaydı.
İlter’in sakatlıktan dönmesinden kaynaklı olsa gerek kanadı etkili değildi.
Diğer tarafta Mahsun Çapkan çok istekli, çok arzulu ve çok çalışkandı. Giderek artan performansının ivmesini düşürmedi. Ama onun dışında göze çarpan bir oyuncu göremedik. Ebu’nun düşüşü devam ederken Osman ve Okan’ın da kendilerine gelmeleri gerek.
Takımın kalbinde, savunma ve hücum bölgesi arası köprü görevindeler.
Özellikle Orta üçlünün performansı takımın oyun şeklini belirliyor.
İvedilikle oradaki soru işaretlerinin üstüne gidilmeli ve cevaplar bulunmalı.
Diğer taraftan teknik heyetten de iyi hamleler bekliyordum.
Diyeceksiniz ki kulübede kim var ki oynayacak? Hamle adamımı var?
Ben de o formayı giyen kim var ise oynayabilir diyeceğim.
Kadro kurulurken bunlar düşünüldü elbet.
Bu adamlar kadro tamamlamak için alınmadı herhalde! Örneğin önceki haftalarda iyi performans sergileyen Serkan Yıldız oyuna alınıp, Ferdi Konak hücumda kanada taşınabilirdi. Mehmet Küçükdurmuş’a belki etkili paslarından bir kaç tane gönderirdi.
O zaman İlter’in yerine de Emre Şahin girmemiş olacaktı. Son bölümde yapılan diğer değişiklikleri de anlamış değilim.
Daha doğrusu son 4 dakika da yapılan 2 müdahale maçın berabere bitmesini onaylar nitelikteydi. Hani deplasmanda zaman kazanmak için oyuncu değiştirirsiniz ya o hesap. Yoksa 4 dakikada kimse şapkadan tavşan çıkaramaz.
Özellikle, bu kadar ruhsuz ve durgun bir takımda.
Bu maçı da geride bırakıp artı ve eksileri masaya yatırmak gerekir.
Profesyonellik bunu gerektirir. Zira haftalardır aynı şeyleri yazıp çiziyoruz. Bildiğimiz ve not aldığımız noksanlıkları herkes biliyor ama üstüne gitmiyor.
Şöyle bir kaç madde ben söyleyeyim;
Takımda oynayamayan isimler oturtulacak. İdmanlarda ön plana çıkan ama forma şansı bulamayan isimlere yönlenecek.
Sezon başından beri uygulanan sistem tutmuyorsa farklı arayışlara gidilecek.
Moral motivasyon için futbolcuların var ise ödemeleri yapılacak. Şehrin bu takıma desteğinin azalmaması için bir şekilde yeniden hareketlendirmeli.
Destek ve kaynak arayışları hızlandırılmalı. Kurum, Kuruluş, Mülki Amirler, STK’lar, İş adamları vs. kimler var ise sahip çıkılması için çalışmalar yapılmalı. Tribün desteği azalıyor ve istenmeyen tezahüratlar duyulmaya başlanıyor.
Takımı olumsuz motive edecek bu unsurların iyileştirilmesi için diyaloglar geliştirilmeli. Bu ve bunun gibi önereceğimiz unsurların değerlendirilmesi gerekir.
Aksi takdirde kötü senaryolarla karşılaşmak ve pişmanlıklar yaşamak bir şey ifade etmeyecektir. Bu çalışmalar yapılırken bizim de takıma olan desteğimiz elbette devam etmeli.
İnanmalıyız, inanmaktan başka düşüncemiz olmamalı.
Şimdi dişimize göre rakiplerle oynayacağımız bir kaç haftaya giriş yapıyoruz.
Elbette her rakip zordur ama dediğim gibi dişimize göre rakipleri de artık sallamalıyız. Önümüzdeki hafta Bayburt deplasmanından kayıpsız dönersek içeride İnegöl spor ile oynayacağız. Bu iki maçı iyi değerlendirip sonra işimize bakmalıyız. Başka çare yok.
