Azraille Kumar Oynamak

Azraille Kumar Oynamak

Azraille Kumar Oynamak

  Yapımcılığını ve yönetmenliğin Hasan Söylemez’ in yaptığı Tenere,  2020’de Afrika’ da çekilen bir belgeseldir. Nijer' in Agadez şehrinden yola çıkarak Libya ve Avrupa'ya ulaşmak için Tenere çölünü geçmeye çalışan Afrikalıların göç hikâyesini anlatıyor. Gerçek bir göç hikâyesini işleyen belgesel 93 dakika sürüyor.

  Belgeselde Agadezli Beşir ve yol arkadaşlarının, üstü insanlar ve onların eşyalarıyla dolu olan bir kamyonla günlerce süren zor bir yolculuğa çıkmaları, yolculuk için yaptıkları hazırlıkları, aileleriyle ilişkileri, zor doğa şartları, susuzlukla nasıl mücadele ettikleri ve hayatta kalmak için verilen mücadeleyi görürüz.

   Ve göçün yaratmış olduğu karmaşık duyguları: korku, endişe, kaygı, hüzün, umut...

   Belgeselin başrol oyuncusu Beşir’dir. Olay genellikle Beşir etrafında dönüyor. Bu zorlu yolculuğa çıkan Afrikalılardan biri olan Beşir, sadece bir metafordur. Bu belgesel aslında Beşir’lerin hikâyesini anlatıyor. Bu yolculuğa çıkan insanların göç etme nedenleri, yaşadıkları zorluklar, amaçları, geride bıraktıkları şeyler birbirine o kadar çok benziyor ki.

  Kıtlık, işsizlik, çölleşme, susuzluk, bölgedeki çatışmalar ve terör saldırıları gibi nedenler bölge insanını göçe zorlamaktadır.

  Göç eden insanların bir kısmı çölde ölüyor, genellikle cesedine ulaşılmıyor, çölü geçebilenlerin bir kısmı denizi aşıp Avrupa’ ya geçiyorlar bir kısmı da Libya’ da çalışıyorlar. Libya’ da çalışanlar bir süre sonra tekrar ailelerinin yanına dönüyorlar. Tabi eğer ölümcül Tenere Çölü’ ünü geçerlerse.

  Geride kalan kadın, çocuk, yaşlılar için de hayat hiç de kolay olmuyor. Onlar hem kendilerine, ailenin geri kalanına bakmak zorundalar hem de yola çıkan çocuk ve eşlerini merak ediyorlar. Acaba öldüler mi kaldılar mı? İnsanın içini kemiren hatta uykularını kaçıran sorular.

  Yola çıkan ve geride kalanları ayakta tutan bir umut var: ”insanca yaşamak ”     

   Sonuç olarak bu belgesel, yaşamın değil insanca yaşamın kutsallığını vurguluyor. Dünyanın neresinde olursa olsun herkesin insanca yaşamayı hak ettiğini haykırıyor bize. Aynı zamanda her bir insanın kendisini, insanca yaşamaya layık görmesi gerektiğini.

  Belgeselin içeriğine değindikten sonra biraz da belgeselin perde arkasıyla ilgili bilgilere geçelim.

   Fotoğraf ve görüntülerden etkilenen yönetmen TENERE’ nin ortaya çıkış öyküsünü şöyle anlatıyor:

“ Üzerindeki insanlardan neredeyse görünmeyen bir kamyon fotoğrafı gördüm. Çok dikkatimi çekti. Bu kamyonu bulup fotoğrafını çekmek ve onunla seyahat etmek istedim daha sonra onu aramaya başladım. Araştırmalarımı sürdürürken Tenere’ nin hikayesiyle karşılaştım. ” (Nasıl olunur, Nilay Örnek )

   Nuh’ un gemisini andıran kamyonun altında çıkan bu trajik hikâyeden etkilenen yönetmen,  

 “Bu kadar insan neden göç ediyor?”

”Arkalarında kimleri bırakıyorlar?”

“ Aileler bu göç hikâyesiyle ilgili neler düşünüyor? ”(Nasıl olunur, Nilay Örnek) soruların cevaplarının peşine düşerek göçmenlerin hayat hikâyesine tanıklık ediyor. Canları pahasına Tenere Çölünü geçmeye çalışan insanların umuda yolculuklarını dünyaya duyurmaya çalışan yönetmen, ölüme meydan okuyarak çekimlerine başlıyor. 

   Çölde çekim yaparken en unutulmaz anısını şöyle ifade ediyor: “ Ölüm korkusundan on günde altı kilo verdim. Çölde kaybolsanız ölüyorsunuz. Aracınız bozulsa ölüyorsunuz. Haydutlarla karşılaşsanız ölüyorsunuz.”(Muş Tanıtım Platformu)

    Kısacası çölde yaşanan bir aksilik, ölüm anlamına gelir. Bu durumda bir eşya, bitki, hayvan ya da insan olmanız; Canlı, cansız olmanız hiçbir anlam ifade etmiyor bu çölde. Ölen herkes aynı sonu yaşıyor: ”kumlara gömülmek ” Çok hazin bir son gerçekten.

TENERE ÇÖLÜ

Tenere kelimesi, Tuareg dilinde “Çöllerin çölü”  anlamına gelir.  Tenere, Afrika Kıtası’ nda bulunan ölümcül bir çöl. Toplam alanı 400.000 kmdir. Bu çölde birbirine en yakın iki ağaç arasındaki mesafe 400 km ve birbirine en yakın iki su kuyusu arasındaki mesafe 200 km’ dir. Tenere çölü’ nde –diğer çöllerin aksine- kum tepeleri yok, dümdüz bir alan. Bu koca alanda yönünüzü bulamıyorsunuz.      

   Dünyanın en ölümcül çölü olan Tenere’ yi geçmek denizi geçmekten daha zor. Bu çölde ölenlerin sayısı denizde ölenlerin sayısının iki katı. Tenere‘ de ölenler, öldüğü yerde gömülürler. Zaten bir çoğunun cesedine ulaşılmıyor.

   Tenere bölgesinde yetişen tek bir Akasya ağacı vardı.  1923 ten 1970’li yıllara kadar Tenere bölgesinden geçen Tuaregli ve Fulanili kervanlar bu ağacın gölgesinde dinlenirdi. Tuaregliler ve Fuanililer çölün ortasında bulunan tek yeşil ağaca olan saygılarından ona zarar vermezlerdi.

   1973’te Libyalı sarhoş bir şoför kamyonuyla ağaca çarpar ve ağacı öldürür. Ağaç Nijer’deki bir müzeye kaldırılır ve yerine bir demir parçası dikilir.

Not:  Fulaniler, Afrika'da beyaz ırka mensup tek insan topluluğudur.

          Tuaregler, Berberi dilini kullanan Afrikalı bir millettir. Aynı zamanda ünlü sosyolog İbni Haldun’un mensubu olduğu millettir..

Uluslararası alanda çok sayıda ödül alan bu belgeseli izlediğinizde Afrika kıtası, Afrikalı insanlar, Tenere Çölü, yoksulluk, göç, özlem, umut gibi konularda bilgi sahibi olacaksınız.

Yazımı belgeselden bir alıntıyla noktalıyorum:“yoksulluğun gözü kör olsun…”

İyi seyirler…