BALİCİDİR BALİCİ...

Vakıfbank İlkokulu geçtiğimiz hafta Perşembe ve Cuma günü kimi zaman 10-15 kişi, kimi zaman yüze yakın olduğu sanılan bir grubun Molotoflu saldırısına uğradı.

Okulun dersliklerinde öğretmen ve öğrenciler ders yaparken sınıfların içine Molotoflar atılmaya çalışıldı.

Taşlarla okulun camını penceresini indirdiler. Tören sırasında öğretmen ve öğrencileri taş yağmuruna tuttular. Öğretmenlerin araçlarına zarar verdiler ve yetmedi bir kadın öğretmeni sırtına isabet eden taş ile yaraladılar.

Kimsenin haberi olmadı, kimse itiraz etmedi, kimse ne oluyoruz demedi. Okulun öğretmenleri 4 gün bekleyip de kimseden bir reaksiyon görmeyince seslerini duyurabilmek için çareyi derslere girmeyerek protesto etmekte gördüler ve dün derse girmeme eylemi yapmaya ve basın açıklamasında bulunmaya kalktılar.

Hadise ve olayın vahameti gün yüzüne çıkmaya başlayınca, eğitim sendikaları, Eğitim Bir Sen, Eğitim Sen, Özgür Eğitim Sen ve Türk Eğitim Sen basın açıklaması için okula gittiler, Batman İl Milli Eğitim Müdürü yanına teftiş kurulu başkanını da alarak o da okula gitti. Eee artık gazeteciler de okuldaydı.

Bunu bir şekilde çözmek gerekiyordu ki sorun basına yansımıştı artık. Ki bir sorun basına yansımayana kadar yetkililer çözüm bulmak konusunda hızlı davranmaz, sorun yokmuş gibi üstü örtülmeye çalışılır.

Öğretmenler basın açıklamasından vazgeçirildi.

Basın açıklaması olmayınca basın mensupları da geri gönderildi.

Sendikalar ve Milli Eğitim Müdürü olayın bir kaç balici çocuğun saldırısından ibaret olduğunda uzlaşıp hadisenin siyasal bir tepki olmadığı kararına vardı.

Okulu, öğretmenleri ve öğrencileri taşlara ve molotoflara terk edip ayrıldılar oradan.

Aslında olay Lice’deki gerginlik ve akabindeki cinayetlere duyulan tepkiyle alakalı diye düşünülüyor en azından sendikalardan biri öyle diyor, çünkü olayda birkaç balicinin yaptığından fazlası var. Peş peşe iki gün tekrarlanan ve ders anında sınıflara atılan Molotoflarla öğrenci ve öğretmenlerin hayatına kastedilen bir saldırı var. Ve hala okulda öğretmenler benzer bir saldırıya uğrayacaklarına dair tedirginler.

Olayın siyasal boyutu var mı yok mu elbette ki tartışılır ama bu saldırıları ve tehditleri balicilere mal edip öğretmenleri ve okul idaresini öğrencilerle birlikte balicilerin ya da eylemcilerin tehdit ve saldırılarına terk etmek velev ki saldırganlar balici olsun balicilere karşı önlem almamak ve daha büyük bir olayın çıkmasını mı daha ağır bir bedeli mi bekliyorlar güvenliği sağlamak için.

Ayrıca olay belirtildiği gibi değil de arkasında siyasal bir tepki barındırıyorsa Lice’deki cinayetlere ilişkin bir tepki taşıyorsa bu tepkinin daha doğru biçimde daha usulüne uygun demokratik bir formda sergilenmesi için söz konusu tepkinin sahiplerine sağduyu çağrısı yapacak bir siyasi parti yok mu?

Bu siyasi Parti neden halkı daha sakin olmak konusunda uyarmıyor.

Neden okullara ve öğretmenlere yapılan saldırıları kınamıyor.