BARIŞ TRENİ!
- 22-03-2015 20:16
- 28
Doğanın dirilişinin sembolü olan 21 Mart Newroz Bayramında güzellikten, çiçekten, böcekten, barış ve kardeşlikten bahsedebilmek çok güzel bir duygu…
Olması gerekenin, olduğu zaman seviniyor olmak, aslında anormalliğin göstergesidir! Ama bu anormalliğin farkına varmak da, normalleşmenin ilk adımıdır!
Cumartesi günü insanlar ölümüne binmişlerdi Batman Diyarbakır trenine!
Aslında verilen tehlike pozları bir yerde barış için ölümün pozuydu!
İnsanlar da bu tehlikeli pozlara gülüyorlardı adeta, silahla ölmeyelim de nasıl ölürsek ölelim diyorlardı!
Aslında buda sağlıklı bir ruh halinin ürünü değildi ama önemli olan mutlu olmaktı ve orada herkes mutluydu…!
Bazı bayraklar açıldı, sloganlar atıldı diye vatan bölünmedi. Polis gaz atmadı diye stoklarda yığılma olmadı, kavga gürültü çıkmadı diye gazeteciler şikâyet edip, “işler çok kötü” demedi…
Herkes halinden memnundu. Herkesin yüzü gülüyordu. Herkes baharın sıcak yüzünü, barışın ılık meltemiyle yüreğinde hissediyordu. Bunun içinde tehlikenin farkında değildi.
Ne olacaktı ki en fazla trenden düşerdi, belki bir yeri kırılır, sakat kalır veya ölürdü! Ama artık, yollar kesilmeyecek, köyler boşaltılmayacak, insanlar dilleri yüzünden mahkûm olmayacak, ana kuzuları toprağa düşmeyecek, hasretle yanan ana yürekleri artık dağlanmayacaktı…
İnsanlar inanmıştı buna. İnandığı içinde kararmıştı gözleri. Tıpkı Hindistan’daki gibi buldukları her yerine yapışmışlardı trenin. Çünkü bu tren barışın ilan edileceği silahların gömüleceği durağa doğru yol alıyordu…
Tüm tehlikelere rağmen hoşumuza gitmişti bu manzara. Hatta espriler yaptık bunun üzerine. Arkadaşlarımızın çektiği Hindistan kokan tren fotoğrafının üzerine “kimse bu trene taş atamaz” diye yazıp paylaşmıştım…
Aslında ruh halimiz patolojik bir durumdaydı. Çünkü barış için ölümü göze almıştık. Ama yinede mutluydu Batmanlı!
Savaştan ölmeyelim de barıştan ölelim diyordu!
Belki de böyle düşünenleri değil böyle düşündürenleri psikologa hatta psikiyatriye getirmek gerekirdi!
Çünkü olması gereken, normal olan, hak olan, büyük bir lütuf, ulaşılmaz bir nimet, zor bir hedef olarak konulmuştu önümüze…
Biz o lütfü hak ediyoruz, o nimete ulaşacağız ve zoru başaracağız inşallah. Birbirimizi severek, kabullenerek, sevgi ve hoşgörüyle…
Bizim içimizdekilere, onların içindekilere ve diğerlerine rağmen…!
Gönüllerin baharın coşkusu, rengi ve ahengiyle şenlendiği yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…