BATMAN TEOG’DA SONUNCUYMUŞ

Batman TEOG sınavında sonuncu gelmiş kimsenin haberi yok. Batman, üniversite yerleştirme sınavında 71. olmuş kimsenin haberi yok.

Bundandır ki; “Eğitim sendikaları temsilcilerini daha çok çalışmaya, işleriyle ilgilenip çabalamaya değil, doğrudan doğruya koltuk ve kalem bırakmaya, okulları terk etmeye veya milletin vicdanında haklarında verilecek kararı beklemeye çağırıyoruz”

Ne kadar kaba bir dil kaba bir çağrı değil mi? Ama bu dil benim değil, bu dil yukarıda zikredilen söz konusu sendikalardan özellikle birinin en büyük olanın dili.

Hükümete senkronize olan eğitim sendikasının dili. Hatırlarsanız bölgede son günlerde şiddeti katlanarak daha da artan savaşın, sadece bir tarafına seslenip ve “askeri mücadelenin yanında olduğu”nu deklere eden Memur-Sen ve alt birimi Eğitim Bir Sen’in dilidir.

“PKK’yı barışa, ateşkese değil, doğrudan doğruya silah bırakmaya, ülkemizi terk etmeye veya teslim olarak haklarında verilecek kararı beklemeye çağırıyoruz” demişti.

Dil ve kabalığı bir yana bırakırsam yukarıdaki sonuçlardan, yani eğitimde Batman’ın yerlerde sürünüyor ve çocukları süründürüyor olmasından kim sorumlu?

En başta siyasi parti gibi çalışan sendikalar sorumludur. Hükümetten aldığı güç ve iltimasla idareci kıyımı yapan ve yerlerine kadrolaşmak adına hukuksuz bir biçimde idareci atayanlar sorumlu. Eğitimcilerde ve idarecilerde moral bırakmayanlar sorumlu.

Batman İl Milli Eğitim Müdürlüğü binasına sendika tabelalarını, sendika ofislerine de İl Milli Eğitim Müdürlüğü tabelasını asmadıkları kalan sendika başkanları ve temsilcileri sorumlu.

Eğitimden çok siyasetle ilgilenen sendika sorumludur. Eğitimi altüst eden İl Milli Eğitim Müdürlüğü idarecileri sorumludur.

En başta bu sonucun sorumlularının bilmesi gerekir ki, eğitimde bu kadar başarısız olan ya da olacak bir nesil iyi ve sağlıklı bir gelecek inşa edemediğinde on yıllardır süren bu kirli savaşın neferlerine dönecek ve o ateş etrafımızı bugün olduğundan fazla çepeçevre kuşatacaktır.

En başta onlar bilmelidir ki bu savaşı uzun vadede dolaylı ya da dolaysız bitirecek yegâne çaba ve sonuç başarılı bir eğitimden geçer.

Okullarda ya da Milli Eğitim Müdürlüklerinde koltuk kapma yarışına girmek ve başarılı idarecileri hukuksuz bir şekilde yerinden etmekle başarılı bir eğitim sonucuna maalesef ki götürmez bizi.

Düne kadar beraber olduklarını şimdi düşman ilan edip düşmanını yok etmek için eğitimi de hukuku da ayaklar altına alan hükümetin icraatları zaten malumunuz bu yetmezmiş gibi bir de yerel ölçekte insanların kişisel hırslarıyla koltuk sevdası için yaptıklarının hesabını sormak haddim değil ama bunu sorma haddi içerisinde bulunan diğer sendikaların muhakkak ki söyleyecekleri vardır.

Söylediklerinin ne kadar hükmü oldu ki söyleyeceklerinin olsun diyeceksiniz. Olsun onlar söylesin yine veliler hesap sorsun artık…

Söylenmektense söylemek her zaman daha iyidir.

Umuyorum ki eğitim camiası yukarda varılan sonuçtan utanır da 28 Eylül’de başlayacak bu eğitim sezonunda daha başarılı bir sonuç için önceki yıllarda yaptıklarından dersler çıkarır. Ve aynı yanlışları yapmaz.