Bayram öncesi birkaç kelam

Bayram öncesi birkaç kelam

Merhabalar sevgili Sonsöz gazetesi okurları;

Üç gün sonra Kurban Bayramını birlikte idrak edeceğiz.

Birkaç kelam etmeden önce tüm okuyucularımızın ve İslam aleminin Kurban Bayramını tebrik eder, Hayırlara vesile olmasını dilerim.

Sevgili okurlar hemen sizin ‘ne Bayramın, ne kutlaması’ dediğiniz duyar gibiyim.

Bu Ekonomik sıkıntı içerisinde kim Bayram kutlayabilir ki;

Eskiden Bayram denince aklıma yaptığımız hazırlıklar gelirdi..

Günler önce yapılan alış verişler sonrası Bayram günü giyilen güzel elbiselerin yanında Bayrama özel yemekler hala hafızalarımızda.

Bende herkes gibi ‘hey gidi eski bayramlar’ deyip,

Konuyu dağıtmak istiyorum.

***

Öyle derin düşününce gerçekten Bayramların eski tadı kalmadı.

Kendimden örnek verecek olursam; ben ve ailem dahi Bayram da hiçbir hazırlık yapmadık, daha doğrusu yapamadık.

Bu gidişle bayramlarımızı telefon açarak veya mesaj göndererek hatta sosyal medya aracılığı ile kutlayacağız.

Yinede klişeleşmiş birkaç kelam edeyim siz değerli okurlar için,

Bayramda büyüklerinizi unutmayın, onları mutlaka ziyaret edin, bayramlarını kutlayın;

Küçüklerinizinde unutmayın ve onların bayramını kutlayın ve mutlaka onlara harçlık verin.

Eski Bayramların tadını belki yakalayamayabiliriz ama, yinede eskileri yaşatmak bizlerin elinde.

***

Bu kadar bayram kelamı ettikten sonra yine ben özüme döneyim ve internette karşıma çıkan iki güzel ders alınacak hikayeyi sizlerle paylaşayım.

Bir kez daha Bayramınızı tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dilerim.

***

HAYATINIZIN DEĞERİNİ BİLİN

10 dakikalık bir filmin yılın en iyi Kısa Film unvanı kazandığı ve sinemada gösterime gireceği açıklandı. Filmi merak edip izlemeye gelen büyük bir kalabalık toplandı. Seyirciler salona girdi ve film oynamaya başladı ama bir gariplik vardı.

Film başlayalı 6 dakika olmasına rağmen ekranda aynı sahne vardı, kamera açısı sadece bir odanın tavanını gösteriyordu. 7.dakikada aynı sahnede bir değişiklik olmadan geçince seyirciler şikâyet etmeye başladılar ve bazıları zamanını kaybettiğini söyleyerek salondan ayrılmak istedi. Aniden kamera açısı tavandan yere indi ve omurilik felci, tamamen engelli yatağa uzanmış bir kadın görüldü…

Ve şu cümle yazılıydı:

“Bu engelli kadının hayatının her saatinde gördüğü sahnenin sadece 8 dakikasını size sunduk ve siz buna 8 dakika bile katlanamadınız!"

Hayatınızın her saniyesinin değerini bilin...

***

VASİYET

Hz. Ebu Bekir R.A. vefat edeceği zaman, kendisinden sonra halifelik vazifesini yüklenecek olana verilmek üzere vasiyet ettiği bir testi bıraktı.

Hz. Ömer halife olunca testiyi ona verdiler.

Halife testiyi kırdırttı.

İçinden küçük küçük paracıklar ve bir mektup çıktı.

Mektupta şunlar yazıyordu;

“Bu paralar, bana verilen maaştan arta kalanlardır. Ben Medine’nin en fakirini kendime ölçü kabul etmiştim. (ona göre yaşadım) Artan miktarı bu testiye koydum. Bunlar hazinenin malıdır.”

Hz. Ömer mektubu okuyunca ağlamaya başladı.

Hem ağlıyor, hem de şöyle diyordu:

“Kendinden sonrakilere çok ağır bir yük bıraktın Ya Ebu Bekir!”

 ***

ÖZGÜRLÜK

"Bizde" yani insanın olduğu her yerde ve tüm konularda bu böyle..!

Çünkü; “Herkes kendi fikrinin özgürlüğünü istiyor fikir özgürlüğü değil."