BİNALİ YILDIRIM VE DİYARBAKIR

Lâik, Demokratik Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı Cumhuriyet ile idare edilen ülkemizinde İstanbul şehrinde Büyükşehir Belediye seçimi yenilenecektir. 
23 Haziran'da yapılacak olan büyük şehir belediye secimi, ülkenin her bölgesinde, heyecanını his ettirmekte ve kim kazanacak merakını yaşatmaktadır. 
Secim neticesi ne olursa olsun, seçilen kişi mevcut yasalara ve hükümetin iç işlerine bağlı olacaktır. 
Meclis Üyesi çoğunluğuna sahip olan iktidar, muhalefetin seçimi kazanması durumunda, başkanın istediği kararı almasını engelleyebilecek ve özgürlük alanını kısıtlayabilecektir.
Bunlar bilinmesine rağmen; iktidarın, din ve ırk eksenli strateji ile çok sert seçim propagandası yürütmesinin sebebi ne?
Sorusuna ben; önceki dönemlerin yolsuzluk ve haksızlığın hesabını verme korkusu veya kurulan saltanatın devam etme sevdası olarak tahmin etmekteyim.
Özellikle; "Ülkenin bekası, din, iman meselesi, hilal haç davası, Kudüs, Yunan, Bizans Osmanlı..." secimle alakası olmayan söylemleri, mukadde saatleri bozuk para gibi harcamaları, tahminimi güçlendirmektedir.
Yazık ki ne yazık. 
Bazı İslami STK’ların taraf olmaları, camiyi siyasete alet etmeleri, Allahın mescitlerinde insanları kovmaları ise çirkinliğin en üst basamağıdır. 
Bu tür kişi ve kuruluşlara Bediuzzaman 'ın: 
"Sakın, sakın! Dünya cereyanları, hususan siyaset cereyanları ve bilhassa harice bakan cereyanlar sizi tefrikaya atmasın." (Kastamonu lahikasi) 
"Nur şakirdleri, hiç siyasete karışmadılar, hiçbir partiye girmediler. Çünki iman, mâl-i umumîdir. Her taifede muhtaçları ve sahibleri var... Nur mesleğinde, mü’minlerin uhuvveti esastır." (Emirdağ Lâhikası-I) 
Seçilen kişi, talep halinde ve yasalara uygun olan; içkili, dansözlü ve İslam ahlakına uygun olmayan yerlerin açılmasına izin, Allah ve Resulü ile savaş olan faiz'i de alıp verebilecektir. 
İstanbul seçimi, Meclis üyeleri belli olmuş, din, iman, beka ile hiç alakası olmayan ve yenilenen basit bir büyük şehir belediye başkanı seçimidir. 
Ehli insaf ve imana derim ki, taraf olmayın ve tarafgir davranmayın. 
Birilerinin makamı için ahiretinizi tehlikeye sokmayın. 
...
Gelelim Binali Yıldırım’ın Diyarbakır ziyaretine. 
Olumlu mu geçti? 
Kürt seçmene yönelik mesajlarının karşılığı olacak mı? 
Yenilenecek İstanbul seçimlerinde bir öncekiden daha fazla destek alacak mı? 
Benim edindiğim izlenimlere göre Kürt seçmenin oy tercihi değişmeyeceği, yenilenen İstanbul BB seçiminde Ak partiye fazladan bir desteğin olmayacağıdır. 
Sayın Yıldırım’ın Cumhuriyet döneminde "Kürdistan mebusu vardır" demesi veya Dışişleri Bakanı Sayın Çavuşoğlu’nun Irak Kabristanına gitmesi, şehitleri için saygı duruşunda bulunması... da oy olarak Ak Partiye getirisi alacağını sanmıyorum.
Birisi anlattı. "Bir seçim çalışmasında, uzaktan akrabamızın yaşadığı bir köye gitmiştik, sıcak karşılanmış ve çok takdir görmüştük. 
Bu güzel karşılamanın etkisi ve muhabbettin artması için "halamızı ziyaret etmek" istediğimizi söyledik.
Bu istek orada bulunanlar üzerinde şok etkisi yaptı ve "halanız çoktandır vefat etmiş" dediler. 
Bu soru aramızda oluşan muhabbet ve sevgi bitirmişti. 
Halamızın taziyesine gitmediğimizi, onu sormadığımızı, önemsemediğimizi ve köye gelişimizin da oy amaçlı olduğunu değerlendirmişlerdir. 
Bize kızmışlar ve oy vermeme kararı almışlardı. Neticede o köyden bize oy veren de olmamıştı. 
Galiba Sayın Yıldırım’ın Diyarbakır ziyareti ve Ak Partililerin Kürtlerle ilgili söylemleri de böyle bir durum. 
sayın Yıldırım’ın Diyarbakır’da, Farklı STK ve kanaat önderleri ile değil de yine aynı kişilerle bir araya gelmeleri, mazlum ve mağdur ailelerle görüşmemeleri, doğru olan davranışların seçimin arifesinde yapılması olumlu etki yapacağını düşünmüyorum. 
Bu STK ve kanat önderleri ile her seçim öncesi görüşülmüş ve destekleri hep alınmıştır.
Yenilenecek İstanbul seçimlerinde fazladan bir oy getirileri olacağını da sanmıyorum. 
Gezi ile ilgili yerel basındaki haberlere bakılırsa, ziyaret esnasında hoş olmayan olayların yaşandığı, bazı STK’ların parti binasından içeri alınmadığı, kadın kollarından daha önce görev alan bayan ile görevde olan başka bir bayanın kavga ettiği, karakolluk oldukları yazılmaktadır.
Sayın Yıldırım’ın Diyarbakır Gezisi ve son dönemlerdeki Ak Partinin Kürt halkı ile ilgili (bana göre doğru ancak yeterli değil) açılımı, Diyarbakır sokaklarında heyecan uyandırma ve Kürt kökenli vatandaşları etkileme konusunda başarılı olduğunu pek düşünmüyorum. 
İmamoğlu'na gelince; yasal olsa da vicdanları rahatsız eden seçimi yenileme kararı, Kürt kökenli seçmenin tepkisine yol açtığından az da olsa ona oy olarak gideceğini tahmin ediyorum. 
Sokaklarda, siyaset ortamlarında ve bire bir konuşmalarda bunu anlamak mümkündür. 
Selam ve dua ile...