BİRKAÇ KIRIK DÖKÜK SÖZ
- 04-02-2022 05:40
- 03-02-2022 17:48
- 42
Kader, bir gün kişioğlunu/kızını alıp bir trajedinin tam da ortasına bırakır.
Hayatın sonu görünür o zaman belki de…
En beklenmedik olan gerçekleşir.
Murphy’nin olumsuzluğu temel alan kanunlarında olduğu gibi “Er ya da geç olası en kötü koşullar zincirlemesi vuku bulur.”
“Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır” diyor şair;
Belki de kabullenmeyip isyan eder insan;
Belki…
“Şimdi buradaydı gitti elden,
Gitti ebede gelip ezelden”, der…
Ama her ne der isek diyelim,
Katı gerçeklik bir dağ heybetinde karşımızda dimdik duracak, olan biteni çaresizce kabulleneceğiz.
Bir ömür geçmez üzüntüsü, dışımız nasıl görünürse görünsün, zoraki bir tebessüm kaplasa da yüzümüzü, içimiz daima bir yangın yeri olarak kalacak...
Acıyı bal eylemek işte…
“Yaşamak bu yangın yerinde,
Her gün yeniden ölerek…”
**
İşte böyle sevgili okur,
“On yıl var ayrıyım kına dağından
Baba ocağından yar kucağından
Bir çiçek dermeden sevgi bağından
Huduttan hududa atılmışım ben”
Diyen şair gibi çok uzun bir ara,
Neredeyse on yıla varacak kadar ayrılık...
“Ölüm Allah’ın emri,
Ayrılık olmasaydı…”
**
Kaç yüz yılda bir gelir bir büyük adam…
Ama o adamlar hep erken tükenir işte, bilirsiniz.
Değeri bilinmez onların…
“O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler…”
**
Sonsuz bir evrenden gelip sonlu bir evrene dayanan insanın ruhu, fani yaşama göre biçimlenmemiştir. Beden her daim kalıplarını aşma telaşında…
Sonsuzluğa teşne çünkü…
Sonsuz olana sonlu olandan varılmaz.
Sonsuz olan sonsuzlukta aranır ve bulunur.
Yunus’un dediği gibi:
“Canlar canını buldum,
Bu canım yağma olsun…”
**
Çok anımız vardı.
Siyah-beyaz fotoğraflarda kaldı hep.
O alay kaldı bugün hep geride…
Mütemadi görünen her şey bir anlık imiş oysa…
Belki bir andan bile kısa…
Anlar bitmez de sonsuza uzanırmış.
Ne kadar da yanılır imiş insan…
**
Yeniden yazılarıma başlama kararı aldım,
Uzun bir aradan sonra…
Bu kırık dökük yazı ile başladım işte eh…
Batman ah Batman,
Senin elinden hep bunlar…
**
Derdimiz birilerine akıl taslamak, kalem erbaplığı yapmak değil.
Ali Paşa’nın kudretinde kitabet neşretmek hiç değil.
Zaten olamaz da…
Bizim de olsun çorbada tuzumuz bundan öte…