BİZ NE HALDEYİZ

BİZ NE HALDEYİZ

İçinde yaşadığımız hayatın izini süren veya izi sürülenlerden miyiz?Bu soruyu kendimize soralım. İnsan fıtratı icabı ya Allah’a kul olacak, yada Allah’a kul olmayan yaratıklara kul olacaktır. İnsana hayat tarzını seçme iradesi verilmiştir. İnsan dışı yaratıklar Allah’ın belirlediği hayatın dışına çıkamazlar. Akıl nimetini Allah’ın mesajı Kur’an-ı Kerime göre kullanan, Kur’an-ı hayat tarzı, Allah’ın Resullerini hayatının rehberi edinen, imanını ispat eden insan izi sürülendir. Bunun Kur’an-i ifadesi ‘’ O halde, (ey insan ) sen bir hanif olarak, (yani her türlü batıl inanç ve düşünceden uzaklaşıp bir tek Allah inancına sımsıkı bağlanarak,) yüzünü dost doğru bu dine, (Kur’an-ın ortaya koyduğu bu mükemmel inanç sistemine) çevir! Yani, Allah’ın insan bünyesine nakşetmiş olduğu (o saf, temiz ve doğal) yaratılış haline! (Unutma ki, toplumlar ve çağlar ne kadar değişirse değişsin,) Allah’ın yarattığı ( ve varlık üzerinde egemen kıldığı yasalarda ve gönderdiği inanç kurallarında) hiçbir (bozulma, pörsüme ve) değişiklik göremezsin: işte dost doğru din budur; ne varki insanların çoğu (bunu) bilmez.’’(Rum suresi;30.ayet). Bu ayet ışığında biz ne haldeyiz.

Fıtrat;hanif dinin esasıdır. Yani insanlığın değişmez değerlerinin kendisinde neşet ettiği saf din fıtridir, ontolojiktir. İnsanın manevi varlığı da tıpkı maddi varlığı gibi tamdır. Fakat onda bozulma ve noksanlık sonradan çevre müdahalesiyle olur. İslam üst yapıdır. Alt yapısını, Allah’ın insanları yarattığı fıtrat oluşturur. Bu durumda dindarlık, insanın başlangıçtaki kendi tabiatına bir dönüş, ilahi format olan insani fıtratın farkına varış tecrübesidir. Küfür, şirk, dalalet, nifak gibi manen ve ahlaken düşüş kategorileri ise, fıtrattan uzaklaşması, dolayısıyla kendine yabancılaşması anlamına gelir. Aracının her türünden yüz çevirip  ‘’ Yalnızca O’na yönelerek O’na karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun; İbadet ve duanızın istikametini doğrultun. Ve asla O’ndan başkasına ilahlık atfedenlerden olmayın! ‘’(Rum suresi;31.ayet.) Fıtrattan sapma, sorumsuzluktur. Bu insanın istikametini saptıracak, istikameti sapan insan ibadetin ve duanın doğru adresini şaşırarak kula ve eşyaya kul olmak gibi onursuz bir duruma düşecektir.

‘’Ey iman edenler! Allah ve Resulü, (bireysel, toplumsal, kültürel, ekonomik, siyasi, ahlaki ve benzeri yönlerden) yeniden dirilişinizi sağlayacak bir konuda size çağrı yaptığında, bu çağrıya mutlaka uyun! Şunu iyi bilin ki Allah kişi ile kalbi arasına girer (ve onu itaatkarlığı sayesinde günaha düşmekten koruyup iyiliklere yönlendirir. Unutmayın ki,) hepiniz (eninde sonunda ölümü tadacak ve yaptıklarınızın hesabını vermek üzere) O’nun huzurunda toplanacaksınız.’’ (Enfal suresi;24.ayet) İlahi yönlendirme vahiy hidayettir. Kalp radara benzer; bilinç altı, bilinç üstü, bilinç ve duygulardan gelen iyi-kötü sinyali tarar. İyi-kötü ve hak-batıl aldığı her görüntüyü kendi aynasında yansıtır. Allah’ın kişi ile kalbi arasına müdahalesi, yanlış görüntünün bilinç ekranına yansımaması için Allah’ın o görüntü ile kalbi arasına engel koymasıdır. Sonuçta, insanın kalbi o engel sayesinde kaymaktan korunur. Aklına, bilincine ve düşüncesine yön vererek doğru yola kavuşur. Kozmik sistemde kusur yok. Allah ilkeleri koymuş, kullanma hakkını insana bırakmış. Resuller üstün insanlardır. Resullerin yolunu izleyerek, hayata dokunan insan olalım. Hayata anlam katalım. Ödüllendirmek Allah’ın lütfudur. İnsanların seçimi hidayet ve cezaların tahakkukudur.

Dünya hayatı insanın sınavıdır. Biz bu sınavın ne halindeyiz. Bu çağrıyı kulak ardı ederek, Allah yolunda mücadeleyi terk ettiğiniz takdirde. ‘’ Yalnızca içinizdeki zalimleri vurmakla kalmayacak, (aksine bütün toplumu kasıp kavuracak savaş, fakirlik, anarşi, ahlaksızlık, yozlaşma, ruhsal ve toplumsal çalkantılar gibi bir) felaketin sizi perişan etmesinden korkun: Ve iyi bilin ki Allah’ın azabı pek şiddetlidir.’’(Enfal suresi;25.ayet) Bu günkü dünya bu ayetin ifade ettiği halin içindedir. Bu ortamda nasıl hareket etmemiz gereğini bize Kur’an-ı Kerim bildiriyor. ‘’ Siz ey iman edenler! (sakın hak yolda mücadeleyi terk edip de,) Allah’a ve elçiye ihanet etmeyin! Sonra korumakla yükümlü olduğunuz( fıtri, akli, iradi, fiziki, İmani olmak üzere) maddi ve manevi tüm değerlere bile bile ihanet etmiş olursunuz.’’(Enfal suresi;27.ayet ‘’Zira aklınızdan çıkarmayın ki, mallarınız ve çocuklarınız birer sınav aracıdır ve bilin ki Allah nezdinde muazzam bir ecir vardır! ‘’(Enfal suresi;28.ayet). Evlat ve servet sizin potanızdır, Allah o potada sizin cevherinizi cürufunuzdan ayırır. Siz cürufa değil cevhere çıkmaya bakın!Ebeveynler çocukları üzerinden kendileri terbiye edilirler. Bu sınavda biz ne haldeyiz.

Dünya sınavını kazanmak, ahiret mutluluğuna ulaşmanın yolu: Allah’ın mesajı Kur’an-ı kerimi hayat tarzı edinmeliyiz. İz süren değil, izi sürülen olmalıyız. Bunun için Allah’ın ilk mesajı aklımızı, hayatımızı inşa etmelidir. ‘’ OKU yaratan Rabbin adına.’’(Alak suresi;1.ayet) Kalbine yazılan vahyin ışığında hakikatin parçaları arasında bağ kur! Parçanın bütüne aidiyetinin illet ve hikmeti üzerinde düşün! Varlığı Allah merkezli okumaya tabi tut! Sana ulaşan vahiy mesajını aklında tut, hayatını vahiyle inşa et ve diğer insanlarında vahiyle hayat bulmalarına gayret et. O zaman yaratılış gayesine uygun olarak Allah’a kulluk bilinciyle yaşar, iz süren değil, izi sürülen olarak dünya ve ahiret mutluluğuna ulaşılır. Biz ne haldeyiz! Yerimizi tespit ve tanzim etmemizin anahtarı Kur’an-ı Kerim. Düşünce ve eylemlerimizi Kur’an-a arz edeceğiz nerede olduğumuzu anlarız. Rabbimiz bizleri gerçek manada Kur’an-ı Kerimin hidayetine eren, muttaki kullardan, izi sürülenlerden eylesin! Selam ve Duaile.