ÇARŞAMBANIN GELİŞİ!
- 23-08-2015 18:18
- 30
Yol medeniyettir, yol hizmettir, yol nimettir...
Yüce dinimiz yol yapma ve yolu koruyup ıslah etmeye büyük önem atfetmiş, zarar verip kirletmeyiyse şiddetle men etmiştir.
Yol yoksa, ticaret olmaz, medeniyet olmaz, sağlık olmaz, tanıtım olmaz, eğitim olmaz, eğitimci olmaz, sanat olmaz, aydınlanma olmaz...
Cehalet olur, kıtlık olur, karanlık olur!
Hal böyle iken, Kürt düşmanı olduğu iddia edilen bir zat, Kürt topraklarında yollar yapıyor, Kürt savunucusu olduğunu iddia edenlerse bu yolları tahrip ediyor, yol yapımında çalışan araçları yakıyor, işçileri taciz ediyor, çalışmaları engelliyor!
O yollardan geçen ambulanslar acaba kimlerin hastalarını taşıyor?
O yollardan geçen tırlar kimlerin mallarını yüklüyor?
O yollardan geçen otobüsler kimleri ulaştırıyor?
O yollardan geçen insanlar kimlerin ekonomisine katkı sunuyor?
Allah’tan korkun, kimin yolunu kimin için engelliyorsunuz. Yaktığınız araçlar, engellediğiniz yollar, taciz ettiğiniz kişiler, hep Kürtlere aitse, siz kimsiniz veya kimlere hizmet ediyorsunuz?
Ülkedeki en pahalı sigortayı Batman, Mardin, Diyarbakır ve diğer bölge şehirleri ödüyor, niye acaba?
Sizce çok araç yakmanın buna katkısı olabilir mi?
Dünde Muş valisi bir açıkla yaptı, içerisinde uzman doktorların ve tecrübeli eğitimcilerin olduğu memur tayin istemiş veya istifa etmiş.
Haksızlar mı? Tabii ki hayır! Yerli halk bile göç etmeyi düşünürken bu insanlar niye dursun ki!
Bunlar durmazsa, hastalarımıza kim bakacak, çocuklarımızı kim eğitecek, esnafımızdan kim alış veriş yapacak!
Bize oy verin meclise girelim, silahlar sussun, barış gelsin diyordunuz!
Meclise girdiniz, İktidara gelme şansı yakaladınız ama tehditleriniz hiç bitmedi...
seçimden 2 gün sonra Amed'de bir dernek başkanını katledildi!..
Aynı gün seçilmiş milletvekili, koruculara "o keleşlerin ucunu size çevirmesini biz çok iyi biliriz" diyerek tehdit etti.
Sonrasında Abdullah Öcalan'ın silah bırakma çağrısı reddedildi, barajlara saldırılar başlatıldı...
Aslında Perşembenin gelişi Çarşamba'dan belliydi!
Ama bir umut işte, belki dedik...
Hâlbuki barış deyip masalar kuruluyken, gençler hatta çocuklar çıkarılıyordu dağa, hem de hiç olmadığı kadar yoğun!
İşin bu kısmı çok karmaşık, ama şurası çok net, benim için savaşan, benim yollarımı yıkmaz, insanıma zarar vermez, doğamı, şehrimi, ekonomimi tahrip etmez.
Uzun vadeli düşünen hiçbir organizasyon, halkıyla arasına bu kadar geniş hendek kazmaz!
Saldırganlık karın doyurmaz, aç insan hendek atlamaz...
Daha aydınlık yarınlar, dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın...