Cumartesi annelerine ithafen

Cumartesi annelerine ithafen

Cumartesi Anneleri… Yıllar geçtikçe bir simge haline gelen, sessiz ama yürek burkan bir haykırışın adıdır.

27 Mayıs 1995’te Galatasaray Meydanı’nda ilk kez toplandıklarında, ellerinde kaybedilen evlatlarının, eşlerinin, babalarının fotoğrafları vardı. Bu kadınlar, bir sabah evden çıkıp geri dönmeyen sevdiklerinin akıbetini sormaktan başka bir şey istemiyorlardı. Onlar için hayat, bir sabah ansızın değişmişti; bir boşluk, bir belirsizlik, bir hasret başlamıştı. Bu hasret, onları Cumartesi günleri bir araya getiren ortak bir acıya dönüştü.

Yağmur yağmış, kar fırtınası kopmuş, güneş kavurmuş, ama onlar asla vazgeçmemişti.

Ne gözaltılar, ne baskılar ne de sessizliğe bürünmüş otoriteler onların susmasına neden olabildi. Çünkü kaybettikleri, yalnızca bedenler değil, aynı zamanda hakikatti. Her hafta bir umutla toplandılar, ellerinde sevdiklerinin fotoğrafları, dillerinde adalet talepleri…

Bu annelerin isteği, bu kayıpların akıbetini öğrenmek, sevdiklerinin izini sürmekten ibaretti.

Fakat bu çığlık, her seferinde bir duvara çarptı.

Seslerine sağır kalanlar, bakışlarını çevirenler, adaletin sesini duymak istemeyenler vardı.

Yine de Cumartesi Anneleri yılmadı.

Çünkü onların kalplerinde sadece bir soru yankılanıyordu: “Oğlum nerede? Eşim nereye gitti? Babamı neden bizden aldılar?”

Bu soruların cevabını bulmak için verdiği mücadele, kararlılık ve direniş, adaletin suskun kalamayacağını göstermenin en güçlü örneklerinden biriydi.

Cumartesi Anneleri’nin bu inatçı sessizliği, her hafta biraz daha derinleşti.

Çünkü onlar kaybolan sevdiklerini sadece aramıyorlardı, aynı zamanda insanlık onurunu ve hakikati savunuyorlardı. Ne zorla kaybettirilenler ne de onların ardından tutulan yas unutulmadı, unutulmayacak. Ve her bir annede, bir ülkede adaletin eksik bırakılan parçalarını arayan bir sevgi, bir özlem vardı.

Cumartesi Anneleri, vicdanın susmayacağını, adaletin bir gün tecelli edeceğine olan inancı hatırlatan bir ayna oldu. Çünkü onların yüreği, her şeye rağmen evlatları, eşleri, babaları için atmaktan asla vazgeçmedi.