Deprem fırsatçılığı alçaklıktır

Deprem fırsatçılığı alçaklıktır

Korona’nın ilk günlerinde fırsatçılık yapanlar 1 paket maskeyi 500 liraya 1000 liraya satıyordu.

Şimdi ise enkaz altındaki ölülerin tümü henüz çıkarılmamışken ve üstelik her gün depremle sarsılıyorken, birleri depremi siyasi ve ekonomik fırsata dönüştürme derdinde.

Bazı vicdansızlar bir türlü yaşadığımız felaketten ders almayacak, akıllanmayacak her halde.

Deprem bölgesinde kimi insanlar barınacak çadır bulamazken, depremde evi hasar görenlerin konut talebini fırsata çevirmeye çalışan bazı mülk sahipleri konut kiralarını ve konutların değerini arttırdıkça artırıyor.

Kimsi ise siyasi hesaplar pişinde.

Birileri de şimdiden yıkılan şehirlerin inşasındaki ihale alma hayallerini kuruyor.

Gıda fiyatları tekrar artmaya başladı.

Zincir marketler nasıl olsa herkes depreme odaklandı diye suyun bile fiyatını arttırdı.

En basitinden, deprem öncesi 7.50 lira olan su bir anda 8.50 lira olduysa gerisini siz düşünün.

Zamlar çarşıda pazarda yağmur gibi yağmaya başladı.

İnsanlar ölmüş, kurtulanlar hala büyük perişanlık içerisinde acı çekiyor iken bazılarının ise tüm bu yaşananlar umurlarında değil.

Duyarlı insanlar ve kurumlar yardım için seferber olurken ve dünyanın dört bir yanından Türkiye’ye yardımlar yapılırken, çıkar ve rant peşinde koşmak ve bu gaye ile deprem fırsatçılığı yapmak düpedüz alçaklıktır  

Depremi çıkar amaçlı fırsata dönüştürmek isteyen kişilere aslında daha ağır hakaretler etmek gerekir.

Bu tür kişilerle mücadele için özel ekipler oluşturmak gerekir.

Deprem fırsatçılığı hem ahlaki değildir hem de yasal açısından büyük bir suçtur.

Kim fırsatçılık yapıyorsa onu toplumdan dışlamak ve suç işlediği için yasal olarak tutuklayıp hapse atmak gerekir.

Zor durumda kalan, yakınları ölen ve evi başına yıkılana yardım etmek gerekirken Fırsatçılık yapmak hiçbir vicdana sığmaz.

Gerçi deprem fırsatçılığı yapanlarda vicdan ne arar.

Elbette deprem sonrası yaşanan gelişmeleri anlatırken sadece kötü niyetlerden söz etmek, iyilik peşinde koşanlara karşı büyük bir haksızlık olur.

Gecesini gündüzüne katanlar da var.

Gece gündüz demeden enkaz altındakileri kurtarmaya çalışan görevli ve gönüllüleri görmezden gelmemek gerekir.

Bu büyük felaketin üzerinde neredeyse 20 gün geçecek, hala hiçbir yakını deprem altında kalmamasına ve maddi olarak zarar görmemesine rağmen yas tutanları ve evinin kapısını sonuna depremzedelere açanları da unutmamak gerekir.

Elbette iyilik yapanların yanında kötülük yapanların sayısı devede kulak gibi kalır ama yine de bazı fırsatçılar iyilikseverlerin çabalarına gölge düşürüyor.

Kim ki bu süreçte depremzedelerin acısını yüreğinde hissedip elinden gelen katkıyı sunmuşsa insanlık ailesi olarak ona şükran borçluyuz.

Bu zor günleri, kötülük için değil, iyilik yapmak ve depremzedelerle dayanışma içerisinde bulunmak için fırsata dönüştürmek gerekir.