DEVLET İDARESİ VE ADALET

Devleti idare etmek zor bir zanaattır.

Binlerce kurum ve kuruluşu, seksen milyondan fazla nüfusu, uç tarafı denizlerle çevrili, dört mevsimin hakim olduğu, yer üstü ve yer altı kaynakları ile enerji koridoru üzerinde olan bir ülkeyiz.

Boğazları, ak, kara ve Marmara denizi, Van ve tuz gölü, Fırat, Dicle, kızıl ırmak, Konya ovası, GAP… Canım ülkem dünyanın bir incisi.

Jeopolitik öneme sahip, imparatorluk geçmişi olan böyle bir ülkeyi adil biçimde idare etmek çok ama çok zordur.

Paranın cazibesi, güç ve kudretin egosu, nefis ve şeytanın dürtüleri, dalkavuk ve menfaatçi kişilerin arzuları, menfaat ve çıkar duygusu ülkeyi idare etmede adil olmanın önündeki en büyük etkenlerdir.

Ebu Said el_Hudri(ra) rivayetle, Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellm şöyle buyurmuştur:

“Kıyamet günü insanların Allah’a en sevimlisi ve meclis itibarıyla O’na en yakın olanı, adil devlet başkanıdır. İnsanların Allah’a en sevimsizi ve meclis itibarıyla O’na en uzağı da, zalim devlet başkanıdır.” (Tirmizi ve Taberanı Evsat’ında kısaca rivayet etmiş)

Taberanı’nin rivayetinde hadisin son bölümünde:

-“Kıyamet günü insanlardan azabı en şiddetli olan, zalim devlet başkanıdır.” (Tergib ve Terhib 4/407)

Bu ve buna benzer hadisler bakıldığında idare makamında olanların ibadetlerinden çok muamelatları Allah katında daha öneli olduğu ve kıyametteki makam veya cezalarının idareleri altındaki tebaalarına karşı adalet ve zulüm ile ilişkili olduğudur.

Sınırları belli, bayrağı olan, bir arada yaşayan insanları yöneten ve idare eden devlet: Adalet, İnsan hak ve özgürlüklerine saygılı, vatandaşın güven ve huzurunu temin eden ve topladığı vergi ve diğer gelirleri halkın istifadesine sunarken hakkaniyet ölçüsüne dikkat etmesi gerektiğidir.

Gelir dağılımındaki adaletsizlik, bunca varlar içinde mutlu azınlık dışında yokları yaşayan bir ülke konumundayız.

İşsizliğin %10’dan fazla olması, emekli ve asgari ücretlinin geçim derdinde olması, döviz ve altının değer kazanması, istihdamın özel sektöre verilmesi, yüksek vergiler, likidite sıkışıklığı, giderek artan cari açık, dış borçlanmada maliyet ve faiz oranının giderek artması, zenginin daha zengin fakirin daha fakır olması adilane olmadığıdır.

Nisa suresl 58 ayet:

Şüphesiz Allah, size emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bununla Allah, size ne güzel öğüt veriyor! Allah işitendir görendir.”

İdare makamında bulunmak ateşten bir gömlek giymek gibidir.

Kendi nefsin ile sorumlu olduğun gibi idaren altındaki tebaadan da sorumlusun.

Kendisi ve sevdiklerinin mutluluğu için çalıştığı kadar idaresi altındaki insanlar içinde çalışmalıdır.

Büyük bir mükafat kazanma ihtimali olduğu gibi büyük bir tehlikede söz konusudur.

Cennette Allah’a en yakın oluna bileceği gibi esfelü safiline girme ihtimali de vardır.

Medyanın bu kadar etkin olduğu, yanlı yönlendirdiği, yandaşları canı de olsa masum, sevimli gösterdiği, karşı tarafı ise yargısız biçimde cani, canavar gösterdiği ve başarılı olduğu düşünüldüğünde idare makamında olanların işi bir hayli zordur.

 

Dostların “adil” dediği güzelse de, düşmanların “adil idi” demeleri daha doğru olanıdır.

İnsanların Müslüman bir ülkenin adaletinden gayri Müslim ülkelerinin adaletine güven duymaları, çaresiz insanların çaresi olması, AİHM deki dosyaların kabarık oluşu, düşündürücü ve üzücüdür.

İnsanlığa adaleti öğreten bir dinin mensupları, adalet için bir ermeni ile mahkeme olan ve kolunun kesilme tehlikesi olan Fatih sultan Mehmet’in torunları olan bizlerin adaletinin sorgulanır olması acı bir gerçektir.

Adalet için ne lazımsa biran önce yapılmalı, hayvan hakları için çıkarılmaya çalışılan kanunlar, ayni siyasi görüşe sahip olmadığımız insanlar içinde çıkarılmalıdır.

Yandaşlarımızın “çok adildi” demeleri, Allah katında yaptığımız yanlışlara delil olmayacağı ve bizi temize çıkarmayacağı bir gerçektir. Selam ve dua ile…