DİLİMİZ VE BİZ

Türkçe konuşan, Türkçe düşünen, kendini Türkçe ifade eden bir Kürt Kadını olarak bu yazıyı yazacağım.

Evet, kendi gerçeğimle yüzleşerek bir yazıyı kaleme almak istiyorum.

Diline önem veren bir babanın kızı olarak büyüdüm.

Çocuklarına dilin, kimliğin önemini göstererek çocuklarını o bilinçle büyütmeye çalışan bir babanın Türkçe düşünen kızıyım. Okurken sıradan bir yazı ama yaşarken acı bir gerçek.

Bu sadece kişisel bir sorun olmadığı için böyle bir konuyu kaleme almak istedim.

Kürtçe anlayan ama konuşmada yeterli olmayan ya da okul çağına kadar belki Türkçe dahi bilmeyen sadece Kürtçe konuşan ama yıllar sonra kendi dilini unutur halde olan insanları görmüşsünüzdür.

Artık sadece kendi dilimizi anlamamız az biraz da kendimizi ifade edişimiz yeterlidir.

Kendi diline hâkim olamayan kişi aslında Türkçeye ya da başka bir dile de aynı yabancılıktadır.

Yeni yetişen kuşak için bu boyut daha tehlikeli hale gelmiştir.

Çünkü artık yeni yetişen çocuklar kendi ana dillerini hiç bilmeden büyüyorlar.

Kürtçe dili yasaklı olduğu dönemlerde bile bu kadar tehlikeli boyutlarda değildi.

Çünkü yaşayan bir dildi.

O dönemlerde Kürtçe resmi merciler dışında toplumun her alanında her yerinde konuşulan bir dildi. 

Oysaki şimdi televizyonun etkisiyle modern yaşamın (!) doğal akışı içinde kullanılmaktan vazgeçilen bir dil haline gelmekte.

Dil canlı bir varlıktır, kullanıldığı sürece gelişimini sürdürdüğü gibi kullanılmadığı zamanda yok olmaya mahkûmdur.

Bizde dil erozyonuna uğrayan bir toplum olmak üzereyiz.

Bunun farkında olan ve çocuklarının özellikle kendi dillerini bilerek büyümesini isteyen yakından tanıdığım insanlar var.

Özellikle çocuklarıyla günlük hayatlarında Kürtçe konuşarak çocuklarının ana dillerine hâkim olmasını sağlamaya çalışıyorlar.

Bunun kişisel çabadan öteye gitmesi gerekir. 

20 milyondan fazla Kürt vatandaşın olduğu bir ülkede Kürtçe zorunlu ders kategorisine girmeli ve gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır

Dünyada bile anadilin önemini vurgulamak için gün belirlenirken kendi anadilimizin yok oluşunu görmekteyiz. 

21 Şubat Dünya Anadil Günü olarak kabul edilir.

Uzmanlar özelikle anadil bilmenin kişilik üzerindeki olumlu gelişimden bahsederler.  

Günümüzde en önemli ve en hızlı kitle iletişim aracı televizyondur.

Devletin yayın organı olan Kürtçe kanalda güncel yayınların artırılması bu yüzden gereklidir.

Dublaj şeklinde hazırlanmış yayın akışının yanı sıra Kürtçe düşünülmüş yönetilmiş güncel programlar hazırlanmalı.

TRT’nin Kürtçe kanalı olan TRT Kürdiye bazen bakıyorum da hep Türkçe dizilerin dublajı ya da eski programların tekrarı dönüyor.

Oysaki çok başarılı Kürt sanatçılar var.

Gerçekten TRT Kürdinin izlenir bir kanal olması ve adının hakkın verilmesi için gerçek projelerle orijinal Kürtçe yayın yapması gerekir. 

Örneğin severek izlenen Kürtçe sitcomlar yayınlanıyordu.

“Ciran Ciran, Sebra Malan” dizileri gibi izleyicinin ilgisini çeken Kürtçe esprileriyle bizlere hitap eden dizileri artık izleyemiyoruz.

Tekrarlarının döndüğü yeni projelerin olmadığı izlenmeyen bir kanal haline gelmiş bulunmakta.

Halkın kanalı olması için yeni güncel projelerle yayın yapmalı.

Çok dillilik insanlar için büyük bir avantajdır.

Çok dilli toplumlar ise farklı kültür ve uygarlıklar tarafından biçimlendiğini göstermiş olur.

O yüzden bizim dilimize sahip çıkmamız kadar devletinde buna zemin hazırlaması lazım. Hem eğitime hem de toplumsal araç olan televizyona yeni vizyon getirerek değişimleri hemen yapmalı.

Hoşçakalın…