DİN ETKİSİZLEŞİYOR MU?

                Dinin etkisizleşeceğini ve rafa kalkacağını öne süren materyalistler bunu günümüz insanının Dine karşı tutumuna bakarak mı söylüyorlar?

                Şüphesiz, insanoğlunun var olduğu günden bugüne kadar insanın hayatında Din hep olmuştur. Dün olduğu gibi yarın da olacaktır.

                İnsan fıtratında var olan bir ihtiyacı yok edemezsiniz. Elbette zaman zaman insanın duygu ve düşünceleri değişmiştir.

                İnsan Dini hayatından çıkardığı ya da çıkarmaya çalıştığı zaman bunalıma girerek geri dönme ihtiyacı hissetmiştir.

                İnsanoğlu var olduğundan bugüne çeşitli tapınma ve sığınma biçimleri şeklinde hayatını düzenleme gereksinimi duymuştur.

                İnsanoğlu tarihin ilk dönemlerinde Pagan inanışa sahip olmuştur. Kâinatı idare etmede çeşitli güçlere fonksiyon yüklemiştir.

                Bir dönem Güneş’in muhteşemliğine, ışık ve ısısının her tarafa yayılmasına hayret ederek Güneş’i İlah olarak kabul etmiştir.

                Bir dönem Ay’ın parlaklığı ve ışığının aydınlatması karşısında şaşarak, Ay’ın tanrı olabileceğini düşünerek Ay’a tapmıştır.

                İlkçağlarda ruhlara tapınma alışkanlık haline gelerek, Animizm insanlar arasında olağan bir Din haline getirilmiştir.

                Antik çağda, Doğa güçlerinin kontrol edilmesinde çeşitli tanrılar olması gerektiği inancı hâkim olmaya başlamıştı.

                Pagan inanışa göre; Yağmuru idare eden bir tanrı, Rüzgârı idare eden bir tanrı, Güneşi idare eden bir tanrı vs çok tanrı hüküm sürüyordu.

                Tek tanrılı inanışa göre ise Kâinatı idare eden, gücü sınırsız, doğayı ve insanı yaratan ve bir düzen koyan tek bir ilah vardır.

                Dönem dönem insanlara Peygamber gönderilerek insanların sapması önlenmek istenmiştir. Peygamberler insanlara tebliğ yapmıştır.

                Peygamberler insanları yanlıştan doğruya, kötüden iyiye sevk etmek için Allah’ın mesajlarını insanlara getirmiştir.

                İnsanların saptıkları, birbirlerine zulüm yaptıkları ve yoldan çıktıkları zaman Allah insanlara temsilcisini göndererek onları uyarmıştır.

                Peygamberlerin geldiği dönemlerde insanlar doğru yolu bulmaya başlamışlardır. Peygamber içlerinde olduğu dönemlerde ona tabi olanlar olduğu gibi tabi olmayanlar da olmuştur.

                Peygamberler öldükten sonra,   insanlar eski haline gelmiştir. Hayatlarına, düşüncelerine ve zihinlerine çeşitli tanrıları yerleştirmişlerdir.

                Din, Din adamı diye tabir edilen kimi insanların elinde bir afyon haline gelmiştir. İnsanları sömürmek için Din bir malzeme haline gelmiştir.

                İnsanları sömürmek için Yahudilik ve Hristiyanlık’ta olduğu gibi İslam’da da bir kısım Din adamları Dini kendilerine menfaat temin etmek için kullanmıştır.

                Yahudi ve Hıristiyan Din adamları; kurban adanması, para verilmesi, Kilise ve Sinagoglara kurban kesilmesi için Dinde olmayan ve Dini tahrif ederek Din diye anlattıkları çeşitli argümanları Dine monte etmeye çalışmışlardır.

                İslam’ı temsil ettiğini iddia eden çeşitli güçler, insanlara söz konusu güçlerin çıkarlarına uygun ama Dinde olmayan çeşitli şeyler anlatmışlar ve kabul ettirmeye çalışmışlardır.

                Hurafeler ve bidatler zamanla Din diye kabul edilmeye başlanmış. İnsanlar arasına yerleşen ve geleneksel hale gelen inanışlar aslında insanı Dinden uzaklaştırmıştır.

                Okuma ve yazma bilmeyen araştırma imkânına sahip olmayan insan Dini temsil ettiğini iddia eden kişilerin elinde adeta oyuncak haline geldi.

                Varını yoğunu Dine hizmet ediyorum diye ve Din adına veriyorum diye inanan insanlar Dinin kaynağını bilmemenin kurbanı oldular.

                Çağımızın bilgi çağı olması ve insanların bilgiye ulaşabilmesi karşısında tezatlıkları, yanlışlıkları ve sömürüyü gören yeni nesil Din’den soğumaya başladı.

                Oysaki Dinin kaynağında bir kusur yoktu. Kusur Dini temsil ettiklerini iddia eden insanlarda idi. Aynı zamanda Dini araştırmayan insanlarda da kabahat vardı.

                Z kuşağının Dinden uzaklaştığı söylense de aslında Z kuşağının araştırma kabiliyetine sahip olması ve merak duygusu onu Dine yaklaştıracaktır.

                Üstelik Z kuşağı Dini kaynağından öğrenip aklen ve ruhen teslim olduktan sonra Dini yaşamayı hedef yapacaktır.

                Sözün özü yeni nesil; hurafelerden, bidatlerden arınmış arî ve saf hanif inanışa sahip olacaktır. Saflar gittikçe keskinleşecektir.

                İnananlar ve inanmayanlar arasındaki çizgiler daha kalın çizgilerle çizilecektir. Saflar daha da belirginleşecektir.

                Materyalizm, Kapitalizm ve hazcılık insana mutluluk ve huzur vermeyecektir. Dinin etkisizleşmesini bırakın daha etkili olacaktır.