DİNDE GÜNCELLEME
- 13-03-2018 21:33
- 36
Ülkemizin içinde bulunduğu bunca sıkıntılar neticesinde OHAL ile idare edildiği bir dönemde “Dinde güncelleme” ve akabinde başlayan tartışmalar düşündürücü ve üzücüdür.
Afrin operasyonunun başarılı bir biçimde devam ettiği, cephedeki askerin bizim duamızı beklediği bir dönemde ise ayrı bir üzüntüdür.
Ustad Bedi-ü Zaman; Mesail-i diniyede olan içtihat kapısı açıktır. Fakat, şu zamanda oraya girmeğe altı mani vardır.
Birincisi: Nasıl ki kışta fırtınaların şiddetli olduğu bir vakitte, dar delikleri dahi seddedilir; yeni kapılar açmak hiçbir cihette kar-ı akıl değildir… Öyle de: Şu münkerat zamanında ve adat-ı ecnebinin istilası anında ve bid’aların kesretli vaktinde ve dalaletin tahribatı hengâmında, içtihat namıyla kasr-ı İslamiyet’ten yeni kapılar açıp duvarlarında muharriblerin girmesine vesile olacak delikler açmak, İslamiyet’te cinayettir.
İkincisi: Dinin zaruriyetı ki içtihat onlara giremez. Çünkü kat’i ve muyyendır. Hem o zaruriyet, kut ve gıda hükmündedir; şu zamanda terke uğruyorlar ve tezelzüldedirler… onları bırakıp, heveskarane yeni içtihatlar yapmak; bid’atkarane bir hıyanettir.
Üçüncüsü: her zamanın insanlarınca, kıymetli addedilerek efkârı celbeden cazibedar bir meta mergubdur. Mesela: Bu zamanda en rağbetli, en iftiharlı siyasetle iştigal ve dünya hayatını temin etmektir…
Şimdi ise, fikir ve kalplerin teşettütü, inayet ve himmetlerin za’fiyeti, insanların siyaset ve felsefeye ibtila ve rağbetleri yüzünden, bütün istidatlar fünunu-u hazıra ve hayat-ı dünyeviyeyse müteveccihtir. Ahkam-ı diniye ye sarf edilecek müstakim bir içtihat yoktur. Dördüncüsü…, Beşincisi..(Mesnevi-i Nuriye )
***
Ülkemizde üç milyon yedi yüz bin den fazla işsiz, Ankara Kızılay sokaklarında **** kartları dağıtıldığı, kadın cinayetlerinin arttığı, yirmi milyondan fazla icralık dosyaların bulunduğu, eğitimin, Adaletin, yolsuzluğun, tecavüz, hırsızlık, cinayet… İçinde bulunduğu bir dönemde “Dinde güncelleme” doğruda olsa (ki bana göre yanlıştır) yeri ve zamanı değildir.
Allah bizi başıboş bırakmadığı gibi bize din olarak “İslam”ı seçmiş, bunun dışındakileri batıl kabul etmiş, alternatif sunmamıştır.
Kulu ve Resulü Olan Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve selemi, Cebrail (as) vasıtası ile muhafaza etmiş vahi ile desteklemiştir.
Dünya hayatının bir imtihan yeri olduğunu İslam’ın dışında herhangi bir dinin Şeytana tapma veya uyma olarak kabul edileceğini Ölüm ve sonrası hayatlarının cehennem olacağını açıkça belirtmiştir.
Yasin suresi 59-63 ayet:
59-“Ayrılın bir tarafa bugün, ey günahkârlar!”
60-“Ey Adem oğulları! Size şeytana tapmayın, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır” demedim mi?
61-“Ve bana kulluk ediniz, doğru yol budur” demedim mi?
62-Şeytan sizden pek çok milleti kandırıp saptırdı. Hala akıl erdiremiyor musunuz?
63-İşte bu size vaat edilen cehennemdir.
Allah’a kulluk etme, onun emir ve yasaklarına gücü nispetinde itaat etme, gafletle, bilerek veya her hangi bir sebeple yanlış yaptığında tövbe etmesi gerektiğidir.
İşin ehli olan alimler, Allah’ın emir ve yasaklarını en iyi biçimde nasıl yaşanacağı Kur’an ve Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selemin sünnetini esas alarak, insanların istifadesine sunma yoluna gitmiş/gideceklerdir.
Şu bir gerçek ki Hz. Adem(as) ve nesli ile başlayan dünya hayatı, hak ve batılın da başlangıç noktası olmuştur.
“Allah’tan hakkı ile korkma/itaat etme” İslam’ın ana prensibi olmuştur. Bunu için dir ki İslam mutlak uyulması gereken kitabın Kur’an olduğu gerçeğidir.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selemin hayatı için, Hz. Aişe annemizin “İşte onun hayatı Kur’an dır”(bidaye Müslim) demesi ve “De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah son derece bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Ali İmran 31 ayet Diy. Meal)
İşin ehli ulemalar arasında dinin aslına uygunluğu konusunda fikir alışverişi yapılması, ilmi konularda konuşulması, hakkın ortaya çıkılması gibi müzakere ve hata münakaşa yapılması doğru olandır. Ancak devlet erkanının “dini güncelleme”, “reform yapma” ve ya herhangi bir ad altında müdahale edici beyanlarda bulunması yanlıştır.