Doğmak mı, yaşamak mı?
- 22-07-2024 00:00
- 21-07-2024 15:16
- 2760
Anne ve babadan Müslüman olarak doğan kişinin İslami ilkelere göre yaşamadan hayatını sürdürmesi kurtuluşu için yeterli midir?
Başka bir şekilde söylemek gerekirse Müslüman olmak için İslami bir çevre ve Müslüman ebeveynlerden olmak yeterli midir?
Günümüzde gördüğümüz Müslümanların çoğu maalesef kimliğinde Müslüman yazılmasının, anne ve babasının Müslüman olmasının yeterli olduğunu zannediyor.
Şahsında hiçbir Müslüman hasletini barındırmayan, fiillerinin hemen hemen hepsinin gayri İslami olduğu kişiler dahi kendini yeterli görüyor.
Doğuştan Müslüman olmak, yaşamının çarpıklığını örter mi?
Mensubiyeti ve yaptıkları birbirlerine muhalefet ediyorsa ne yapmak gerekir?
“Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” sözü aslında boşuna söylenmemiş bir sözdür. Günümüze hitap eden bu söz ister din adamı dediğimiz grup olsun ister sıradan Müslüman olsun herkes için geçerlidir.
Kendine Müslüman deyip mangalda kül bırakmayan, camilerde ön saflardan geriye düşmeyen, şekil olarak eksik bırakmayanlar ve yaşamayan iğretiler birçok gencin dinden uzaklaşmasına vesile olmuşlardır.
İşin söz kısmında kartal olanlar, işin pratiğine gelince sürüngen sınıfına geçmişlerdir.
Kul hakkı yemeyi, torpil ve kayırmada ön planda durmayı, eksik tartmayı, stokçuluk yapmayı, fahiş fiyatla ellerinde bulundurduklarını satmayı, yalan atmayı, cimrilik etmeyi, faiz yemeyi, kandırmayı normal hale getirenler Müslüman doğmayı nasıl yeterli görürler?
Cesareti, mertliği, doğru olmayı, dürüst olmayı, yalan atmamayı, emanete sahip çıkmayı, verdiği sözde durmayı alışkanlık haline getirenler bugün olmasa da yarın İslam ile buluşacaklar.
Korkaklığı, cimriliği, eğri olmayı, yalan atmayı, emanete sahip çıkmamayı, verdiği sözde durmamayı alışkanlık haline getirenler bugün dahi İslam’dan uzaklaşmışlardır.
Günümüz Müslümanlarından maalesef çoğunluğu İslam’ı ritüel haline dönüştürmüştür. Sakallı olmayı, takkeli olmayı, Şalvarlı olmayı, çarşaflı giyinmeyi yeterli görmüştür.
Onun içindir ki; haram kazançları, fahiş fiyatları, dolandırmaları, yalan ve dolanları, intiharları, küçük bir meta için insan öldürmelerini, kul hakkı yemeleri çokça görmekteyiz.
Avrupa ve Amerika’da vicdanını kaybetmemiş doğru ve dürüst insanların cesurca zulme karşı durmalarını takdirle karşılıyor ve yaşamanın daha değerli olduğunu görüyoruz.
Halkı Müslüman olan Ülkelerdeki sosyal çürümeyi görüyoruz. Zulüm karşısında susmayı veya görmezden gelmeyi yakıştıramıyoruz.
Müslüman Ülkelerdeki yaşayan insanların İslam’dan çok uzak bir hayat yaşadıkların görünce Müslüman olarak doğmanın yaşamadıktan sonra bir getirisinin olmadığını anlıyoruz.
Halimiz ne ise akıbetimiz de öyle olacak. Halleri ne ise akıbetleri de öyle olacak. Bunu görmek için müneccim olmaya da gerek yok.