DOĞRUYU BULMAK
- 12-02-2022 11:23
- 36
Doğruyu bulmak: Sıratı müstakime ulaşmak. Allah’ın Resulleri tarafından verilen ilhamlarla ve Levh-i mahfuzda ki prensipler ışığında doğru yola yönelen ve bu yola yönelenlerle birlikte son aşamaya ulaşmak, Doğruyu bulmaktır. Bunun için Allah’a şirk koşmadan, içten iman ederek, aklını kullanmak. Kur’an-ı Kerimi anlayarak hayatını inşa etmek. Her işte öncelikle, Allah’ın rızasını gözetmek. Hiç bir konuda aşırıya/ ifrata kaçmamak. Doğruyu bulmada içten istekli olmak, yanlışta ısrarcı olmamak. Allah’a verdiği söze sadık kalmaya çaba göstermek. Doğruyu bulmanın ana kaynağıdır. ‘’De ki: ben doğru yoldan sapmışsam, kendi aleyhime sapmışımdır. Doğru yolu bulmuşsam, bu da Rabbimin bana yol göstermesi sayesindedir. Şüphesiz O her şeyi işitir O (kuluna şah damarından) çok daha yakındır.’’ (Sebe suresi; 50. ayet)
İhdine’s-sırata’l-müstakim: ahlak, inanç, ibadet ve beşeri ilişkilere dair tüm doğruları kapsar. İlkeli hayata tabi olmaktır. İnsanı doğruya ulaştırma gücüyle gerçek bir fatih olan Kur’an, insanın yüreğinin kapılarını Fatiha anahtarıyla açar. Fatiha suresini özümseyen ve hayatının merkezine koyan doğruyu bulandır. Fatiha suresi Allah-insan ilişkilerinin kodlarını barındırır. Kimler gibi olmamız gerektiği yanında, kimler gibi olmamamız gereğini bildirir. ‘’Bizi yönelt dosdoğru yola’’ Hiç şüphe yok ki, yeğane rehberlik Allah’ın rehberliğidir.‘’ De ki: “Biz, Allah’ı bırakıp da bize ne faydası dokunan ne de zarar veren şeylere mi yalvaralım? Ve tıpkı bizimle gel! Diye kendisini doğru yola çağıran arkadaşları dururken şeytanların ayartmalarına kapılıp dünyevi zevklerin peşine tutkulu bir biçimde takılan kimse gibi, Allah bizi doğru yola ilettikten sonra topuklarının üzerinde gerisingeri mi dönelim? De ki: hiç şüphe yok ki yegane rehberlik Allah’ın rehberliğidir ve biz Alemlerin Rabbine kayıtsız şartsız teslim olmakla emrolunduk.’’ (En’am suresi; 71. ayet) Allah’a teslim olan doğruyu bulur.
Doğruyu bulmak sadece Allah’ın rızasını gözeterek şirk koşmamak. Şirk Allah’la iletişimi doğrudan yok eder. Tüm sapmaların temelinde Allah tasavvurundaki sapma yer alır. İnsanlar şirkin ve zulmün esir aldığı karanlık akıllardan kurtulup, tevhidin ve adaletin aydınlığına çıkıp. Vahiyle inşa olarak çağın özneleri olmaları doğruyu bulmaktır. “O kullar ki, sözün tamamını dinler en güzeline uyarlar. İşte Allah’ın kendilerine doğru yolu gösterdiği kimseler bunlardır. Ve işte onlar aktif akıl sahipleridir.” (Zümer suresi; 18 ayet.) Bir şeyin en kaliteli haline, en değerli olanına tabi olurlar. “O, doğru yola yönelenlerin hidayetini artırır ve onlara koruma gücü bahşeder.” (Muhammed suresi;17. ayet). Doğru yolda yürüme kapasitesini artırır. Kur’an-ı Kerimin inşa ettiği akıl seçip ayırma yeteneğine sahiptir. “Bütün insanlığa uyarı olması için, kuluna iyi ile kötünün arasını kesin hatlarla ayıran vahyi indiren (Allah) ne yüce bir bereket kaynağıdır.” (Furkan suresi; 1. ayet) Şirk siz hayat her an insanın Allah’ın gözetiminde ve denetiminde olduğunun bilinciyle hareket etmektir.
Doğrunun sağlamlığı güçlüklere sabırla belirlenir. “Kesinlikle, sizi bazen çetin korkularla, bazen açlık ve yoksullukla, bazen de servetinizi, sağlığınızı ve ürünlerinizi elinizden alarak sınava tabi tutacağız. Sabredenleri müjdele!” O sabırlı müminler ki, “Başlarına üzücü bir olay geldiği zaman: Biz zaten Allah’a aitiz ve sonunda hepimiz O’na döneceğiz derler.” Sahip olduğumuz nimetler bize Allah’ın emanetidir ve istediği zaman elbette geri alacaktır. “İşte, Rablerinin rahmet, nimet ve bereketleri hep onlarla birliktedir. Doğru yolu bulanlarda onlardır.’’ (Bakara suresi; 155-156-157. ayetler.) En çetin sınavlar karşısında bile yılmadan yıkılmadan sabreden Resullerle birlikte doğrunun sembolü olan Hz. İbrahim’in eşi Hacer validemizi de unutmayalım. “Her can ölümü tadıcıdır; şu da var ki, Biz sizi seçip ayırmak için hayır ve şerle sınava tabi tutuyoruz. Zaten sonunda Bize döneceksiniz.” (Enbiya suresi; 35. ayet) Doğruyu bulan, Allah’a kulluk bilinciyle yaşayan, olgunluk mertebesine ulaşan, hayat sınavını başarıyla tamamlayarak, ebedi mutluluğa ulaşır.
Doğruyu bulan imanını ispat edendir. Gücü yettiğince Allah’a karşı sorumlu davranandır. Allah’ın rehberliğinde aklını kullanandır. Ey müminler! “Allah’ın izni olmadıkça (insanın başına) hiçbir musibet gelmez. (Rabbiniz sizi eğitip olgunlaştırmak için sınava tabi tutuyor.) Her kim Allah’a inanıp güvenirse, O onun akıl eden kalbine rehberlik eder.(onun gönlünü hidayet nurlarıyla aydınlatır.) zira Allah her şeyi hakkıyla bilendir.” (Tegabun suresi; 11. ayet) Neticede: kulun kalbine Allah rehberlik ederse acıyı bal eyler, musibeti muhabbete katık eder Doğruyu bulan Allah’ın şu ayetinin bilinciyle yaşayandır. “Siz ey iman edenler! Allah’a karşı sorumlu olduğunuzu bilin! Şimdi herkes, (kendisine) malum olmayan bir yarın için ne hazırladığına bir baksın! Ve bir kez daha): Allah’a karşı sorumlu olduğunuzu Bilin! Çünkü Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.” (Haşr suresi; 18. ayet) Doğruyu bulmak hayat sorumluluğunun farkında olarak, Kur’an-ı Kerim rehberlinde hayatımızı yaşamakla mümkündür. Allah cümlemizi doğruyu bularak yaşayanlardan eylesin!
Selam ve dua ile.