DÜNDEN BUGÜNE ÜST AKIL

Tarihin derinliklerine baktığımızda üst aklın hep var olduğunu görüyoruz.

Dünden bugüne İslam coğrafyası üst aklın seçtiği kişiler tarafından yönetilmiş.

Ancak üst aklın devre dışı olduğu zamanlarda mevcut Liderler, Padişahlar, Başbakanlar algı yönetimi ile itibarsızlaştırılmalara ardından askeri darbelere ve sonuçta yönetimden uzaklaştırılmalara maruz kalmış.

Gelin hep beraber Osmanlı İmparatorluğunda son iki yüzyıldır yaşananlara hep beraber kısaca göz atalım.

1839 Tanzimat Fermanı, 1856 Islahat Fermanı ve 1876 Kanuni Esasi ile yürütülen çalışmalar Üst Aklın yönettiği bir süreç idi.

Avrupa’da Jön Türkler Osmanlı İmparatorluğunda İttihat ve Terakki Cemiyeti olarak bilinen Örgütün ileri gelenlerinin Avrupa hayranı olmalarının yanısıra birçoğunun Mason Localarına kayıtlı olmaları, Ünlü Mason Üstatları ile olan ilişkileri tarihe not olarak düşülmüştür.

Üst aklın 1800 yıllarındaki temsilcisi Lord Standford, Mustafa Reşit Paşa, İbrahim Şinasi ve Ebusuud efendi gibi Avrupa hayranlarını kullanarak Osmanlı İmparatorluğunu parçalama projesini yürürlüğe koymuştu.

İslami argümanlar kullanılarak Osmanlı İmparatorluğu parçalanacaktı.

Meşveret, Şura ve Uhuvvet” kelimeleri sıkça kullanılarak propaganda malzemesi yapılmakta idi.

14 milyon Müslüman ve 18 milyon Hıristiyan’ın olduğu Osmanlıda Meşrutiyet yönetimi kurularak yönetim Müslümanlardan alınacaktı.

Zira çoğunluk gayri Müslimlerden oluşmakta idi.

Oysa Müslümanların olduğu Avrupa ülkelerinde Müslümanlara yönetimde yer alma hakkı tanınmamaktaydı.

Avrupa’da bir hayat kadını ile tanıştırılan Tanzimat Fermanının fikir babalarından Mustafa Reşit Paşa Avrupa’da eğitim görmüştü.

Aslında Lord Standford tarafından yönetilen Mustafa Reşit Paşa kısa sürede Hariciye nazırı ve ardından Sadrazamlığa getirilmişti.

Sultan Abdülaziz’in intihar süsü verilmiş katlinin organizasyonunu ve yönetimini üst akıl gerçekleştirdiği ardından gelecek Veliaht Murat’ın Sultanlığa getirilmesi yine üst aklın işi idi.

Sultan Murat Üst akıl tarafından Mason yapılıp Locada 33. Dereceye kadar kısa sürede getirilmişti.

Bu iş için de Namık Kemal gibi Mason ve İttihat Terakki üyesi olan kişiler görevlendirilmişti.

Sultan Murad’ın delirmesi Abdulhamit’e Sultanlık yolunu açacaktı. Ama Mithat Paşa gibi İngiliz hayranı olan Sadrazamın şartları olacaktı.

Sultan Abdülhamit Üst Aklın yani Siyonizm’in Fikir Babası Thedor Herlz’in “Filistin topraklarını bize ver” isteğini reddedince kara propaganda başlatılır ve o zamanki güdümlü medya üzerinden “Kızıl Sultan” ilan edilir.

Diktatör, baskıcı ve ülkenin parasını çarcur etmekle itham edilen Sultan Abdülhamit Üst Aklın kontrolünde değildi.

Aynı kara propaganda argümanlarının; Menderes,Özal ve Erdoğan için de yapıldığında şahit olduk ve oluyoruz.