Erbil izlenimleri-4
- 12-06-2024 16:36
- 12-06-2024 16:38
- 1930
Seyhatımızın ikinci gününden Erbil’den Süleymaniye’ye doğru yol alıyoruz.
Erbil’den Süleymaniye’ye 3 farklı yol gidiyormuş.
Ranya ilçesi üzerinden Erbil’e doğru yol alırken, çok bozuk olan ve yapımı yıllardır devam eden yeni yollardan geçiyoruz.
Zewe Şelalesinde doğa gezisine çıkıyoruz.
Geceyi Ranya’ya bağlı bir köy evinde geçiriyoruz.
Süleymaniye’de bize eşlik eden rehberimizin sağlık sorunu çıkınca, gezimizin rotası değişiyor
Erbil’e 50 km uzaklıktaki Bekhal Şelalesine doğru yol alıyoruz.
Şimdiye kadar rastladığım en muhteşem şelaleydi.
Dağ yamacından akan sular, şiddetli akış ile kar beyazı renge bürünüyor.
Su sesi ve serinlik insana müthiş bir huzur veriyor.
Hafta içi olmasına rağmen taş atsan yere düşmüyor.
Ziyaretçilerin çoğu, ülkenin değişik şehrinden buraya geziye gelmiş. Yaklaşık 30 işletme var.
Bunlardan biri de 3 yıldızlı bir otel.
Burdan 10 km uzaklıktaki Korek Dağına araçla zikzaklar çizerek çıkıyoruz.
Yaz kış sporları ve eğlenceye göre tasarlanan Korek Dağı zirvesinde bulunan teleferiklerde maceralı ziyaretçiler, keyifli anlar geçirebiliyor. 2.127 rakım yüksekliğindeki Korek Dağından Iran sınırını görebiliyorsun.
Korek Dağı ile Erbil arasında hava sıcaklığı en az 10 derece fark ediyor. Erbil’de dereceler 42 ‘i gösterirken, Korek Dağında ise dereceler 32’yi gösteriyor.
Korek Dağında 100 otobüse yakın tur otobüsü, turist taşıyor.
AVM, lokantalar ve konaklama için villalar var.
Karanlık olmadan tekrar Erbil’e dönüyoruz.
Erbildeki dostlarla vedalaştıktan sonra dönüş yolunda önce Dohok’a varıyoruz.
Dohok şehri, sırtını Zagros Dağlarına yaslamış.
Sürekli büyüyen ve gelişen bir şehir. Etrafındaki dağlarda petrol üretimi günden güne artıyor ve ekonomisi ticarete dayalı.
Dönüş için yönümüzü Batmana verirken akşam yemeği için Zaho’yu tercih ediyoruz.
Yolculuk arkadaşım İş İnsanı Nurullah Yılmaz’ın tavsiyesi üzerine bir balıkçıda mola veriyoruz.
Çiftliklerde yetiştirilen balıklar köz ateşinde pişiriliyor.
Közde pişen balıkları yedikten sonra yönümüzü Habur Kapısına çeviriyoruz.
İki saat süren işlemler ve kuyrukların ardından Türkiye’ye varabiliyoruz.
Türkiye’den Erbil’e giden kişilerden vize istenmiyor.
Bu yüzden pasaportlarımızı sadece göstererek karşıya geçebiliyoruz.
Ancak Erbil ve Irak’ın herhangi bir şehrinden Türkiye’ye gelmek için vize almak gerekiyor.
Vize parası kişi başı 180 dolar.
Başvuran herkese vize verilecek diye bir kural da yokmuş.
Bu durum Irak Kürt Bölgesel Yönetimden Türkiye’ye gelmek isteyenler için engel olarak görülüyor.
Bu engel olmazsa Batman ve diğer bölge illerine turistik, ticari ve sağlık hizmeti almak için daha çok kişi gelmiş olacak.
Bir de kapı giriş çıkışlarında ağır prosedürler var.
Her iki tarafın da gümrük memurları keyfi uygulamalarla geçiş esnasında sorunlar çıkarabiliyor.
Türkiye tarafında Habur, Irak tarafında ise İbrahim Halil Sınır Kapısında giriş çıkışlar esnasında satın alınan bazı malzemelere belgeli belgesiz el konulabiliyor.
Gümrük Müdürlüğüne itiraz hakkı için sana bir belge veriliyor.
Irak Kürdistan Bölgesine yaptığımız 4 günlük geziyi bu izlenimlerle tamamlamış olduk.
Keyifli bu gezi için öncelikle dostum Nurullah Yılmaz’a, bize gezimizin büyük bölümünde eşlik eden ve bizi ağırlayan Abdülkeri Hoşnav’a teşekkür ediyorum.
Bu gezinin bize maliyeti ne oldu diye sorarsanız, kişi başı ortalama 900 dolar.
Yorucu, keyifli ve biraz da masraflı geçen bu geziye değer miydi, bana sorarsanız değerdi.