ESKİ BAYRAMLAR YOK AMA ESKİ EYLEMLER VAR

Dört günlük bayram bir de öncesindeki arife günüyle birlikte beş günlük Kurban Bayramı tatiline girerken keşke “nerde eski bayramlar” mealinde saçma sapan yazılar yazmak zorunda kalsaydım.

Ama hayır Kürt coğrafyasının ortasında bütün dehşetiyle ve gittikçe genişleyen bir savaşın vahşeti ortadayken ne eski bayramlar akla gelir ne de yeni bayramlar.

Bütün hayatımızın her hücresine kadar nüfuz eden ve uluslararası güçlerin satranç tahtasına dönen coğrafyanın birilerinin eliyle körüklenen her ateşinde bir değil birçok yönüyle hepimizi içine alıp kuşatan bu cehennem halinden çıkıp olağanlaşmak sıradanlaşmak mümkün değil.

Arap’ı, Kürt’ü, Müslümanı, Ezidisi, Hristiyanı, Nuseyri’si, Ermenisiyle her dilden ve her dinden bir göçün sürgünün katliamın tanığı, yakını ve hatta kendisiyiz.

Politik olarak kimin, ne yaptığı nerde durduğu, kısa orta uzun vadede planlarının ne olduğunu anlamaya, anlatmaya ve analizler yapmaya çalışmaktan hala yorulmadınız mı?

Yaptığınız her yorum ve analizin öyle ya da böyle savaşın bir tarafını beslediğini, tarafların silahlarının namlusuna kurşun olduğunu görmek çok mu zor?

Dün cinayet şebekesi IŞİD’in katliamlarına karşı Batman’da yürütülen eyleme tanık olanlarınız olmuştur.

Biber gazının o keskin kokusu boğazınızı yakmış gözlerinizi yaşartmıştır.

Saatlerce süren o gerginliğin sebebi sonucu gerekçesi ne olursa olsun Kobani’ye destek yürüyüşü ya da iktidarın IŞİD ve Suriye konusundaki tavrına dönük demokratik tepkilerin biçimi ve sonucu bu olmamalı, bu hale büründürülmemelidir.

Yaşanan o gerginlikte zarar gören insanlar, zarar gören iş yerleri, araçlar bu tepkilerin bedelini ödeyenler olmamalı.

Eylemin başında, yürüyen halkın içinde açıktan molotof kokteyli taşıyanlara eylemin içinden hiç müdahale edilmemesi, maskeli grupların taşlarla en başından taşkınlık yapmanın sinyallerini verdiği halde yürüyenler ya da yürüyüşü organize edenlerce tepki gösterilmemesi ya da engellenmemesi nasıl açıklanabilir.

Diyarbakır Caddesinde şehrin en kalabalık bölgesinde ve en kalabalık zamanında bütünü 15–20 yaş aralığındaki gençlerce sergilenen çatışmayı durdurmak adına tek bir adım atılmaması, çatışmanın bütünüyle polisin müdahalesine terk edilmesi hangi aklın ve siyasetin eseridir.

Sergilenen çatışmacı hal olmasa, protesto ve Kobani’ye destek yürüyüşüne katılacakların misliyle artacağı düşünülemiyor mu?

Çatışmada sağlığı, aracı ve işyeriyle zarar görenlerin haklı tepkilerinden hiç mi çekinilmiyor mu?

Haklı bir tepkiyi haksız ve yanlış bir biçimde bulandırmaya kimsenin hakkı yok ve bu duruma sessiz tepkisiz kalmaya kimsenin lüksü de yok.    

Çıkan çatışmada birkaç zırhlı araçla eylemci gençleri biber gazı ve tazyikli su ile dağıtmaya çalışan emniyetin tavrının olayları da daha büyütmemek adına sert olmadığı olduğu dikkate alınmalı ve söz konusu eylemci grubu sakinleştirmeye dönük BDP rol almalıydı.

Ama maalesef bu olmadı.

“Nerde o eski bayramlar” diye aranıp durmayın eski bayramlar yok artık.

Ama eski bayramlar yoksa da 90’larda bu şehrin her türlüsünü yaşadığı o eski eylemlerden biri sahnelendi.

Eskilere düşkünlüğü olan varsa eskilerin güzelliğine buyursun eskilerin eylemlerine değil. İnsanın kurban edilmediği savaşların son bulduğu bir bayram dileğiyle tüm İslam aleminin mübarek Kurban Bayramı kutlu olsun…