ESKİTTİĞİMİZ KADAR ESKİDİK

Bir Müslüman olarak yılbaşını, Noel Baba ve süslenmiş çam ağacı gibi figürlerle kutlamak ne kadar abes ise, Müslümanların batı kültürü ya da Hristiyan kültürüne teslim olmayalım deyip Mekke’nin Fethi gibi alternatif kutlamalar ya da etkinliklerle geceyi doldurmaya çalışması da o kadar abestir.

Mekke’nin Fethini anmaya karşı olduğum sanılmasın ki zaten tarihi 1 Ocak değil 11 Ocak olarak kabul ediliyor. 

Öyle dahi olsa Mekke’nin Fethi Hicri takvime göre her sene aynı tarihe işaret etmesi de mümkün değil. Hani nasıl oluyor derseniz.

Nisan’da doğmuş peygamberimizin Kutlu Doğum Haftası nasıl oluyor da Kasımda kutlanıyor ise öyle bu da öyle oluyor. 

Hicret’in 8. yılında, Ramazan ayının 13. Günü’nde (4 Ocak 630) Peygamberimizin ordusu 

Medine’den çıkmış, 20 Ramazan’da da (11 Ocak 630) Mekke’yi fethetmiştir.

Kimsenin bayramı ya da kutlamasını yadırgıyor eleştiriyor ya da karşı duruyor değilim ama yerli ve milli nutukları çekenlerin, din ve iman konusunda mangal da kül bırakmayanların Hıristiyanların milli ve dini kutlamasına bu denli teslim olmasını da anlamayı beklemiyor ve anlamaya çalışmıyorum.

Dileyen dilediğini kutlasın bacalarından Noel Babalar da indirsin salonlarının ortasına bol süslü ve ışıklı Noel Ağaçları da diksinler ama lütfen o kutlamadan ayrılırken birbirlerine “Allah Yar ve Yardımcın Olsun” derken de az yüzleri kızarsın.

Tüm bunlarla birlikte kendiyle çelişmediği sürçe insanların yılbaşını bahane edip bir araya gelip hasbıhal etmesini ya da eğlenmesini de çok da topun ağzına koymamak lazım.

Geçen yılı anmak ya da yeni yıldan beklentilerini dillendirip paylaşmanın kimseye ya da kişinin kendisine bir mahsuru yok.

Kendi adıma belirtmeliyim ki her yılın sonunda durup düşünürüm. 

Ne yaptım, ne yapacağım deyip de yapamadım? 

Neyi planladım ya da neyi erteledim? 

Ne kadar çalıştım, ne kadar tembellik ettim? 

Kimi kırdım kimi sevindirdim, kimi çıkardım kimi kattım hayatıma. 

Tüm bunları düşünür ve küçük bir muhasebesini yaparım.
365 gün hayatınızdan neler aldı hayatınıza neler kattı? 

Tüm bunları düşünmek içini buruyor insanın.

Ve sonra 2020.

Planları, hedefleri koyarsınız önünüze önceki yıllardan birikmiş olanlardan bazılarını koyup üstüne ne çok geciktiğinizi ne çok erteleyip ıskaladığınızı görürsünüz. 

En acısı da artık zaman aşımına uğrayıp beş yıldan fazla ertelediklerinizi listelerinizden ya da zihinlerinizden sildiklerinizdir. 

Terk ettikleriniz ve terk edilmişlerinizdir en acısı.

Kendime sorduklarımdan bazılarını size de sorayım.

Kaç kitap okudunuz? 

Peki kaç şiir?

Kaç insan sevindirdiniz?

Peki kaç çocuk?

Ne kadar paylaştınız? 

Kaç kişinin ihtiyacını giderdiniz?

Kaç kez Rabbinize dönüp şükrettiniz? 

Kaç kez dilediniz?

Kaç kez güzel bir müzik dinleyip göğe baktınız?

Hepinize, kendinizi sevdiklerinizi ve Rabbinizi unutmayacak bir yıl, sevdiklerinizi ve sevenlerinizi ihmal etmeyecek birbirinizi mutlu edeceğiniz sağlıklı huzurlu bir yıl dilerim.