EVET DİYORUM, HAYIR’I ANLIYORUM!
- 26-03-2017 17:55
- 34
Referandum da oylanacak, 18 maddelik değişiklik paketini defalarca okudum.
Sordum, soruşturdum, düşündüm yorumladım…
Hafta sonu yoğun programına rağmen davetimizi kırmayıp Batmanımıza teşrif eden çok değerli hocam, Prof. Dr. Şükrü Karatepe’den de işin teknik boyutlarını ayrıntılarıyla dinledim.
Şükrü Karatepe hocam niye önemli?
Çünkü bu değişiklik maddelerini hazırlayan komisyonun başında ki isim.
Dolayısıyla değişikliği ve niçin yapıldığını artı ve eksilerini en iyi bilen isimlerden.
Aynı zamanda eski sistemin kirli yüzüyle defalarca yüzleşmiş, hapis yatmış, saldırıya uğramış, görevinden azledilmiş bir isim.
Cumhurbaşkanı başdanışmanı sıfatıyla da yaşanan süreci yakından takip eden bir isim.
Sayın hocamla konuşurken net olan düşüncelerimiz daha da berraklaştı.
Ülkesini seven, sıradan her vatandaş “Evet” demeli.
Dinini bilen her Müslüman “Evet” demeli.
Huzur ve selamet isteyen her zevat “Evet” demeli.
Hayır’a gelince, onları da anlıyorum. Onların da “Hayır” demeleri elzem!
Onların fikir babalarına bakıyoruz. Ödedikleri bedellere bakıyoruz.
“Hayır”daki teknik ve siyasi altyapıya bakıyoruz…
Öncelikle fikir babalarının hepsi dışarıda.
Hayır diyenlere bakıyoruz, büyük bir kin ve nefretle bakıyorlar bize.
Haklılar, Selahaddini Eyyübi dedemiz, Kudüs’te başlarını ezmişti!
Kanuni dedemiz, Viyana kapılarını toplarla dövmüştü!
Fatih dedemiz, İstanbul’da hayallerini yıkmıştı!
İntikam aldılar, Sultan Abdulhamid’i tahttan indirerek ve itibarsızlaştırarak!
Adanan Menderesi asarak!
Turgut Özal’ı zehirleyerek!
Erbakan hocama zulmederek!
Erdoğan’a aynını yapmaya çalışıyorlar, olmuyor.
Yasaları kullandılar olmadı. Savcı polisle denediler olmadı. Öldürmeye çalıştılar olmadı. Darbe yaptılar yine olmadı, yine rüzgar aleyhlerine döndü!
Şaşırdılar afalladılar!
Ne oluyor, bu güç bir insanın gücü olamazdı. Bu insan bu kadar akıllı bu kadar birikimli bu kadar donanımlı ve hazırlıklı olamazdı!
Haklılar, onlar hep isimlere takıldılar. İsimlere takılıp, Allah’ı unuttular ve hep Allahın tokadını yediler. Allah, onlara bir mühlet verdi ve bi iznilillah bu mühlet bitti.
Şimdi tekrar Selahaddin diyorlar, Fatih diyorlar, Kanuni ve Abdulhamid diyorlar.
Çünkü yeni bir devrin başladığını biliyorlar.
Korkuyorlar ve korkmakta çok haklılar.
“Hayır”ı son şans olarak görüyorlar, bunda da haklılar!
Çok çalışıyorlar, çalışmakta da çok haklılar!
Bu referandum, İslam’ın son kalesini düşürmeleri için son şansları olabilir.
Osmanlının küllerini dağıtmak içinde son şansları olabilir!
Hakimiyetlerinin devamı içinde son şans olabilir!
Bunun içinde bizden çok çalışmakta haklılar.
Yanlış anlaşılmasın, ben tüm Hayır diyenler böyledir demiyorum.
Böyle olanların hepsi “Hayır” diyor diyorum.
Bunlar, içimizdeki art niyetlilerin yanında, saf ve temiz vatandaşlarımızı da kullanıp farklı argümanlarla sahaya sürüyorlar.
“Niye sahadasınız?” diyoruz. İnanın en donanımlısı bile iki sloganik laftan öteye gidemiyor.
Çünkü içerdekilerin dışarıdakiler kadar yeterli sebebi yok. Hatta hiç sebepleri yok.
Sadece gaza gelip bindikleri gemiyi delmeye çalışıyorlar.
Geminin dışındakilerin buna üzülmeyeceklerini, suya batmayacaklarını, popolarının ıslanmayacağını hesaba katmıyorlar.
Geminin dışındakilerin gemiyi batırmak için hayır dediklerini de kendilerinin bu geminin içinde olduklarını da unutuyorlar.
Yüce Yaradan’ın herkes saf tuttuklarıyla haşredilecek fermanını da unutuyorlar!
Unutmamışlarsa çok daha kötü!
Kuranı kerimin bir çok yerinde, düşünmez misiniz, akletmez misiniz, der.
Düşünüp akleden için kartlar çok açık.
Saflarda çok net!
Herkes sağına soluna baksın, kiminle saf tutuğuna dikkat etsin.
Bugün gaz verenlerin, yarın odun vereceğini unutmasın.
Düşünüp akletsin.
Düşünüp akledenlerin, çoğaldığı bir toplum dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…