FRANSA VE İSLAM

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel MARCON ‘İslami radikalizmle mücadele’ adı altında ulusa sesleniş konuşmasında, ‘İslam bugün dünyanın her yerinde krizde’ diyerek büyük tepkilere neden olmuştur. 
Şunu belirteyim ki, MARCON’a karşı yapılan sert tepkiler beni sevindirdiği gibi, ülkemizde ki “İrtica ile mücadele” politikasının gözden geçirilmesi beni daha da çok sevindireceği gerçeğidir. 

Özellikle Müslümanların yoğun yaşadığı ülkelerde, İslam’ın doğal akışına göre değil de devlet politikalarına uygun İslam anlayışını, Müslümanlar arasında yer bulma çabaları da doğru olmadığıdır. ‘Müslümanların yoğun yaşadığı ülkelerde’ kastım, halı hazırda “İslam” devleti diyeceğimiz, yani Kur’an ahkamı ile idare edilen bir devletin var olmadığından dolayıdır. 
Macron “İslam bu gün dünyanın her yerinde krizde” sözü doğrumu? 

İslam Din olarak, hiçbir zaman ve dönemde krize girmediği gibi, Müslümanlara dayatılan tüm kriz senaryolarını da başarısızlığa uğratmıştır. 
Haçlı seferleri ile İslam’ı yok etmeye çalışılmış, milyonlarca insanın ölümüne sebep olmuş, maddi ve manevi kayıplar sayılamayacak kadar çok olmuştur. Bütün bunlara rağmen, İslamiyet din olarak dimdik ayakta durmuş ve insanların gönlünü fetih etmeye devam etmiştir. 

Dünya savaşları neticesinde, hilafet kaldırılırmış, Müslümanların yoğun yaşadığı topraklarda; Sosyalist, Arap milliyetçiliği, Demokratik, Layık, Kral, Monarşi… Gibi devletler kurulmasına rağmen İslamiyet yine de krize girmemiştir. 
Günümüz Avrupa ülkelerine baktığımızda, tüm imkânsızlık, menfi propagandalar, baskı ve yıldırmalara rağmen; İslam’ın bir güneş gibi buralarda da inkişaf etmesi ise sevindiricidir. 
Hollanda dev. Tv. Sindeki Herman Wesselinik’in çalışmalarını gündeme taşıdığı programda, “Hollanda’da haftalık kiliseye gitme oranları 1968 yılında 2 milyon 700 bin kişi iken, 2016 yılında 173 bine gerilediği” bilgisi İslam’ın değil Kiliselerin krizde ve reforma ihtiyaçları olduğu gerçeğidir. 

Avrupa’da satın veya kiralanan ve camiye çevrilen yüzlerce kiliselerden biri olan Lahy’deki Protestanlara ait Thomes Kilisesi Eski Rahibi “İnsanların yine aynı binada dua etmek üzere bir araya gelmesi sevindirici” (euronews) demesi ise güzel olanıdır. 
İSVEÇİN Jönköping kentinde 30 yıl papazlık yapan 76 yaşındaki Leif Skjetne “Araştırarak Müslüman olmaya karar verdim” demesi ve bunun gibi yüzlerce papaz ve rahibin Müslüman olmaları, İslam’ın, Güneş gibi parladığı ve kör gözlere bile ışık olmaya başladığı gerçeğidir. 

Ancak İslam din olarak terakki ederken, Müslümanların çoğunlukta yaşadığı ülkelerde, maddi ve manevi açıdan krizde olmalar ise üzücü ve düşündürücüdür. 
Şu bir gerçek ki bu durumun müsebbibi İslam değil Müslümanların İslam’dan uzaklaşmalarıdır. Çünkü Avrupalılar batıl olan dinlerinden uzaklaştıkları oranda huzur bulmuşken, Müslümanlar da hak olan dinlerinden uzaklaştıkları oranında krizlerle boğuşmuşlardır. Biri negatiften sıfıra doğru kazanım elde ederken, diğeri yani Müslümanlar da artıdan sıfıra doğru gerilemekteler. 

Bediüzzaman: Çünkü Avrupa dinine mutaassıp olduğu zaman medeni değildir; taassubu terk etti medenileşti. Hem din, onların içinde üç yüz sene muharebe-i dâhiliyeyi intaç etmiş… İslamiyet’te ise, tarihler şahittir ki, bir defadan başka dâhili muharebeye sebebiyet vermemiştir. Hem ne vakit ehli İslam, dine ciddi sahip olmuşsa, o zamana nispeten yüksek terakki etmiştir. Buna şahit, Avrupa’nın en büyük üstadı, Endülüs İslam Devletidir.” 
Selam ve dua ile