GÜZEL AHLAK

Yüce Allah'ın:

"Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin."(kalem 4) dediği ve "Güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" diyen bir Peygamberin ümmeti olan bizler, fert veya toplum olarak güzel ahlaka ne kadar önem veriyoruz?

Üzülerek belirteyim ki, içinde bulunduğumuz zaman diliminde, Müslümanların yoğun yaşadığı ülkelerde; sıkıntılı, değerini yitiren ve önemsiz olan davranışların başında ahlak gelmektedir.

İşte, ticarette, makamda, siyasette ve her türlü insani ilişkilerde artması gereken ahlak, maalesef azalmaktadır.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:

"Kul, ibadeti az olsa da güzel ahlakı sayesinde, ahiretin yüksek mevkilerine ve şerefine ulaşır. Yine kul kötü ahlakı ile de cehennemin en alt katına inecektir."(Taberani)

Güven duygusunun azalması, kandırma ve dalaverenin çoğalması ahlakın eksikliğindendir.

Ülkemizde; hapishane, suçlu, hükümlü ve hakkında dava açılan kişi sayısının artması da ahlakı yönden çöküntünün göstergesidir.

Ticarette, imalatta, sanayide, adalete, devlet idaresinde ve insanı ilişkilerde ahlakı (etik) değerler dünyada önem kazanırken, Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerde/ülkemizde önemini yitirmesi ayrıca bir sıkıntıdır.

O zaman akıllara" İslam’ın bunda etkisi var mıdır?" Sorusu gelir.

İslam'ın bunda etkisi olmadığı bir gerçektir.

Bediüzzaman:

"Hem her bir şehir kendi ahalisine geniş bir hanedir. Eğer iman-ı âhiret o büyük aile efradında hükmetmezse; güzel ahlâkın esasları olan ihlâs, samimiyet, fazilet, hamiyet, fedakârlık, rıza-yı İlahî, sevab-ı uhrevî yerine garaz, menfaat, sahtekârlık, hodgâmlık, tasannu, riya, rüşvet, aldatmak gibi haller meydan alır. Zahirî asayiş ve insaniyet altında, anarşistlik ve vahşet manaları hükmeder; o hayat-ı şehriye zehirlenir. Çocuklar haylazlığa, gençler sarhoşluğa, kavîler zulme, ihtiyarlar ağlamağa başlarlar." (Asa-yı Musa)

Müslüman; kendine Kur'an ve Resûlullah'ı referans olarak görür. Emir ve yasaklarına çok önem verir.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:

"Bana en sevimli olanınız ve bana ahirette en yakın olanınız, ahlakı en güzel olanınızdır. Sizden en çok kızdıklarım ve ahirette bana en uzak olanlarınız da, ahlakı kötü olanlar, gevezeler, böbürlenenler ve boşboğazlardır."(Ahmed, Taberani, İbn Hıbban ve Tirmizi)

Yaşlı bir adamla ticaret üzerine konuşurken adam: "ah hocam o eski insanlar nerede? Söz verdim mi tamamdı. Ya şimdi, söz, senet, çek ve kefil veriyor yine de sağlam değildir." Ben de ona

"Cehennemin en alt tabakasında olanların münafıkların olduğu ve Peygamberimiz de münafıkların alametlerini sayarken "verdiği sözü tutmayan"ında saydığıdır" dediğimde, "hocam, namaz kılan, oruç tutan hacca gidene de güvenin azaldığı" söylemesi beni gerçekten üzmüştü.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, pazarda, Ebuğday yığınının içine elini daldırınca parmakları ıslandı. Satıcıya; “Bu ıslaklık ne?” Adam; ‘Ey Allah’ın Resulü! Yağmur ıslattı’, dedi. Kutlu Nebî; “İnsanların görüp aldanmaması için o ıslak kısmı ekinin üstüne çıkarsaydın ya!” Ardından da;  “Bizi aldatan, bizden değildir.” buyurdu. [Müslim, Îmân 164]

Günümüz ticaretteki güven bunalımı dinle alakası olmadığı gibi dinden uzaklaşmanın bir sonucudur. Ticaret ahlakı İslam'ın bir emridir.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

"Kötülüğün ve kötülüğe özenmenin İslam'da asla yeri yoktur. İnsanların İslam'da en güzel olanı, ahlakı en güzel olanıdır."(Ahmed ve Taberani)

"Müminin şerefi dinidir. Kişiliği aklıdır. Nesebi de ahlakıdır."(İbn Hıbban, Hakim ve beyheki)

"Ahlakı en güzel olanınız en iyiniz ve en hayırlınızdır"(Buhari, Müslim ve Tirmizi)

Selam ve dua ile.