Cumhuriyetin sahibi Türkler ve Kürtler… 

Cumhuriyetin sahibi Türkler ve Kürtler… 

Türkiye Cumhuriyeti 101’inci yılını kutluyor.

Cumhuriyetin 101 yılında siyasi parti liderleri, Türk ve Kürt kardeşliğine dair önemli mesajlar vermektedir. 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel “Kürtlere tam olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sahibi olmayı teklif ediyorum, Kürt halkını Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin eşit bir parçası olarak görüyorum” diyerekKürt vatandaşların da devletin sahibi olarak kabul edilmesi gerektiğini dile getirdi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli “Türk ile Kürtlerin birbirini sevmesi farzdır. Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir. Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir” dedi.

Bu açıklamaların benzeri  Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda da söylenmiş ve vaat edilmişti.

Osmanlıdan Türkiye Cumhuriyetine geçiş sürecinde Anadolu topraklarında yaşayan Türkler ve Kürtler, ortak vatanda iki önemli unsurdur.

Cumhuriyetin kurucusu Mustafa kemal Atatürk, Cumhuriyetin kurulması aşamasında Kürtlerin desteğini de yanına alarak güçlü bir birlikteliğe imza atmıştı. 

Milli mücadelenin başlangıç döneminde ülke bütünlüğü kavramı içerisinde bir oluşuma gidilmişti.

Erzurum ve Sivas Kongreleri beyannamelerinin ilgili maddesinde “Mondros Mütarekesiyle sınırlarımız içinde kalan ve her bölgesinde olduğu gibi Doğu Anadolu vilâyetlerinde de ezici çoğunluğu Müslümanlar teşkil eden, ekonomik ve kültürel üstünlüğü Müslümanlara ait bulunan ve birbirinden ayrılması mümkün olmayan din ve soydaşlarımızın oturduğu ülkemiz” ifadeleriyle Kürtlerin de bu bütünlük içinde yer aldıkları, açıkça beyan edilmiştir.

Atatürk, 18 Kasım 1922 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki bir oturumda yaptığı konuşmada “Bu meclis, Türkiye milletinin meclisidir. Türkiye halkının meclisidir. Bunun sıfatı, bunun salâhiyeti yalnız Türkiye halkının, Türkiye milletinin, devletinin hissiyatına, mukadderatına aittir” demiştir 

Milli mücadele dönemindeki olumsuz şartlar içinde Türk ve Kürt halklarının birlikte yaşaması için ortak zemini sağlayan sistem, bugün verilen mesajlara da ışık tutmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti'nde ortak vatanda birlikte yaşama azmini taşıyan unsurlar için ortak paydalar yeteri kadar var.

Vatan toprağını birlikte düşmanlardan koruma ve Cumhuriyeti koruma birlikteliği, geçen bir asırlık zaman diliminde Kürtleri asimile etme, yok sayma, siyasi ve askeri ideolojik bir baskıya dönüştü.

Her darbe sonrası Kürtler operasyonlara, gözaltı ve baskılara maruz kaldı.

Cumhuriyetin gerçek unsuru Kürtler’e uygulanan yanlış politika ve inkarlar nedeniyle Kürt meselesi denen bir sorun ortaya çıktı.

Böylece Cumhuriyet tarihinde Türk-Kürt kavgası ve düşmanlığı yaratıldı.

Oysa 101 yıllık Türkiye Cumhuriyetinin gerçek sahipleridir Kürtler.

Bu gerçeğin bugün CHP Lideri Özgür Özel ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından gündeme getirilmesi manidardır.

Umarım bu önemli mesajlar, inkar ve yanlış politikalar sonucu yaratılan Kürt meselesinin çözümüne vesile olur.

Ortadoğu'da çizilen planların ve emperyalist güçlerin ‘kaos yarat; böl, parçala’ oyunlarının Türkiye üzerinde oynamaması için Türkiye’de kalıcı bir barışın sağlanması gerekir.

Cumhuriyetin gerçek sahibi olan Türk ve Kürt aydınlarına ve siyasilerine de bu oyunların bozulması için büyük sorumluluklar düşmektedir.

Bu süreci doğru okumak ve yönetmek son derece önemli ve gereklidir.

Bu zor süreci Türk ve Kürtler, birlik, beraberlik ve kardeşlik için fırsata dönüştürmelidir.

Cumhuriyetin sahibinin ve kurucularının Türkler ve Kürtler olduğu gerçeği, her kesim tarafından kabul görmelidir.

Kardeşlik hukukunu güçlü bir şekilde oluşturmak gerekir.

Emperyalist güçlere karşı bu süreçte Türklerin Kürtlere, Kürtlerin de Türklere sahip çıkması gerekir.