HALEPÇE, HER KÜRT’ÜN YÜREĞİNDE DİNMEYEN ACININ ADIDIR
- 16-03-2022 08:56
- 16-03-2022 09:02
- 158
Kürtlerin tarihi, zulüm, acı, gözyaşı, kıyım ve büyük acılarla doludur.
Ortadoğu’nun en kadim halkı Kürtlerin yaşadığı en büyük kıyım, trajedi ve acı ise 33 yıl önce Halepçe'deki kimyasal saldırıydı.
1988'de, İran-Irak savaşının son günlerinde, Saddam Hüseyin’in Kürtlerin savaşta İran’ı desteklediğini belirterek Kürt şehri Halepçe’ye masum halkın başına tank, top, ve uçaklarla bombalar, hardal gazı, sarin, siyanür ve tabun gibi kimyasal gazlar yağdırdı.
Sırf Müslüman Müslüman’ı öldürmez deyip İran’a karşı savaşmadıkları ve Kürt oldukları için kıyımdan geçirildiler.
Bu saldırıda Saddam ve Irak yönetimi ne kadar suçluysa, o dönemin İran rejimi de katliama sessiz kalarak o kadar suçludur.
Bu saldırının en acı yanı ise kimyasal soykırım saldırısının adının El-Enfal olarak adlandırılmasıydı.
El-Enfal, Kur’anın sekizinci suresi olan Savaş Ganimetlerine atıfta bulunmaktadır.
Saddam rejiminin, Kürtlere olan yılların öfkesini, nefretini ve acısını soykırım operasyonu ile üstelik Kur’an suresi olan Enfal’in adını vererek gerçekleştirmesi tam da barbarlıktı.
Şubat Ayından başlayarak Eylül 1988 tarihleri arasında devam eden saldırılarda Saddam rejimi 50 bin Kürt’ü öldürdü, binlerce köyü haritadan sildi.
Sadece Halepçe'de, olay yerinde yaklaşık 5.000 sivil öldü.
10 binlerce insan, kimyasal saldırıdan etkilendi.
Saldırıda yaşamını yitirenlerin büyük çoğunluğu kadınlar, yaşlılar ve çocuklardı.
Bu vahşi saldırının etkileri halen Halepçe’de kanser, düşük, kısırlık, doğum kusurları ve bir nesilden diğerine aktarılan kalıcı bir travma olarak hissediliyor.
Bu barbar saldırı sonucunda da 100 binlerce Kürt yerinden yurdundan oldu.
Tarihte yaşanan tüm Kürt katliamlarında olduğu gibi Halepçe katliamına da tüm dünya sessiz kaldı ve gözünü kapattı.
Halepçe’nin birinci faili Saddam Hüseyin ise ABD ve emperyalistlerle ters düşünce, Irak işgal edildi.
Saddam korkudan saklandığı ininden çıkarılarak tutuklandı ve Irak Yüksek Mahkemesi El-Enfal saldırısını soykırım olarak kabul etti ve baş aktörünü idam etti
Halen büyük tehdit altında olan Kürtler, birkaç gün önce İran’ın füze saldırısına maruz kalırken, kendilerine bu güne kadar yapılan zulme karşılık adaletin yerini bulduğuna inanmıyor.
ABD’nin isteği üzerine Irak Yüksek Mahkemesi her ne kadar Halepçe saldırısını soykırım olarak kabul ettiyse de, başta İslam Ülkeleri ve Avrupa Ülkeleri bu saldırıyı infial olarak tanımış değil.
Tanımamalarının en önemli sebeplerinden biri de Avrupa’daki silah şirketlerinin Saddam rejimine Halepçe’deki Kürt'leri öldüren zehirli gazı hukukuz bir şekilde satmalarıdır.
Yani Halepçe saldırısın tek suçlusu sadece zalim Saddam değildi.
Birçok devlet, topluluk ve siyasiler, bu vahşi saldırı esnasında ve sonrasında el altından Saddam’a destek verdi.
Saddam daha ağır bir cezayı hak ediyordu ama bu soykırım saldırısında Saddam’ın işbirlikçileri ve destekçileri de deşifre edilip gerekli cezaya çarptırılmalıydı.
Kimyasal saldırının yapıldığı 16 Mart 1988 tarihinden bu yana Kürtlerin yüreğinde sürekli kanayan büyük bir acıdır Halepçe.
Bu acının bir nebze hafifletilebilmesi için tüm dünyada El Enfal saldırısının soykırım olarak kabul edilmesi, böyle bir saldırıya maruz kalmayacaklarına dair kendilerini güvence altında hissetmeleri, kimliklerini gizlemeyecekleri kültürlerini yaşatabilecekleri onurlu bir yaşam olanakları sunulmalıdır kendilerine.
Ama bırakın Kürtlerin acısını hafifletmeyi, halen bazı güçler ve devletler Kürtlere saldırıyor.
Kürtlere, yerlerinde, yurtlarında ve dünyanın dört bir yanında kendini güvende ve huzur içerisinde yaşama olanağı sağlanmalıdır.