Hasedçilerin Hasedinden Allaha Sığınalım
- 01-03-2023 00:02
- 28-02-2023 19:02
- 230
Gençliğimde İranlı mütefekkir ve şehadete kavuşmuş bir alim olan Murtaza Mutahhari’nin“İnsani Kamil” adlı kitabından bir hikaye okumuştum. O zamanlar bu hikayebana çok abartılı gelmişti.Hikaye kısaca şöyleydi.
İki komşu tüccar vardır. Bunlardan biri şükreden, diğeri ise kıskananhased edendi. HasedkarTüccaro kadar komşusunu kıskanır ki gün gelir ona karşı sinsi bir plan kurmaya başlar. Pazardan bir kölealır ve onu,istediğini yapması şartı ileazad edeceğini söyler. Hasedkar Tüccar köleye isteğini bildirir. “Komşumun damında başımı kesip bahçesine atacaksın.” der.
Köle; şaşırır, kabul etmez. Ancak bunun nedenini söylemesi halinde kabul edeceğini bildirir. Hasedkar “Ölümüm nedeniyle komşumun suçlanarak öldürülmesini istiyorum.”Der.
Köle;Özgürlüğü karşılığında adamın isteğini yerine getirir. Adamınbaşını kesip komşunun bahçesine atar. Artık suç, komşuya yüklenmiştir.Mahkeme kurulur.
Hakim bilgedir. Köleyi sorgular. Köle her şeyi itiraf eder.Hakimkararınıverir.
“Komşunun masumluğuna, kölenin azad edilmesine, ölen Hasedkarınyaptığı hile ve tuzak nedeniyle cezasını bulduğuna”hükmeder. Kaybeden Hasedkarolmuştur. Cezasını bulmuştur.
Ben o zamanlar hasedin bu kadar büyük bir sonuca neden olacağına inanamamıştım ta ki hasedkarlarlabirebir karşılaşana kadar…
Peki, madem durum bu o halde hased nedir?
Hased:Kişinin kendisinden başkasının sahip olduğu maddî vemânevî imkânlardan mahrum kalmasınıistemesidir. Bu yönde istek ve arzu içinde olmasıdır.” der lugatlar.
Haset; başkalarında gördüğü güzellik ve nimetleri onlara yakıştıramamak, hatta bunlardan mahrum olmalarını istemektir. Allahu Teâlâ’nın yapmış olduğu taksimata itiraz etmek, bunu kabullenmemektir.
Hased, hak sahibinin elindeki nimet ve imkânların gitmesini temenni etmek ve bunun için çaba sarf etmektir”
Haset, bedeni yiyip tüketen bir hastalıktır.
Haset;Kalbi ve ruhu mahveden, Allah Teâlâ ile kulun arasını açan en büyük günahlardandır.
Haset, hasetçinin nefsinin kötülüğünden ve şerrinden kaynaklanır.
Hasetçiler;genelde yakın çevrelerine karşı bu duyguyu besleyen, içten pazarlıklı, sinsi ve tehlikeli kimselerdir. Kişiyi başta memnuniyetsizliğe ve şükürsüzlüğe iten, zamanla kalbini karartan son derece tehlikeli ve kötübir duygudur.
Hasetçi,başkalarında gördüğü nimetlere üzülür, zihni karışır ve ruhu daralır. Sonra da o nimet ve imkânların, o insanın elinden çıkmasınıarzular.
Kâinatın yaratıcısı ve yöneticisi olan Allah, bütün kullarına ikram, ihsan ve rahmet kapılarını açarken, hasetçiler, yüce Allah’ın bu ikram ve ihsanlarının kulların elinden çıkmasını ve yok olmasını arzu ederler. Yüce Allah’ın iradesine karşı çıkarlar.
Haset, dinî yönden felakete neden olduğu gibi, dünyevî yönden de çatışma, münakaşa ve fitneye neden olur. Yüce Allah’ın imtihan maksadıyla, kullarına bahşettiği nimetlerin, ikram ve ihsanların yok olmasını arzu etmek şeklinde tezahür eder. Bu duygu, beslendiği kalbi harap eden ve onun sevaplarını yakıp yok eden bir ateş gibidir.
Haset, o kadar yıkıcı bir etkiye sahiptir ki, sevgiyi nefrete, muhabbeti kine, dostluğu da düşmanlığa çevirir.
Hasedin temelinde güçlü bir aşağılık duygusu yatmaktadır. Hasetçi, eksiklik duygusu nedeniyle kıskanç olduğundan kendi çıkarını ve benliğini öne çıkarma eğilimindedir. Bu nedenle hastalıklıdır. Bu hastalığa tutulanlar kendi kendilerini yer bitirirler ve asla huzur bulamazlar.
Hasedi âdet edinmiş, kişi için en büyük bela yine kendisidir. Kendi benliğindeki bu illet,
yakasını bırakmaz. İftira atmak, gıybet etmek, tuzak ve kumpaslar kurmak, kıskandığı
kişinin kötülüğü için dinsizlerle işbirliği yapmak, hep bu hastalığın neticelerindendir.
Kalbi ve ruhu karartan bu durum, kulu, Allah'tan uzaklaştıran en büyük günahlardan biridir.
Kişinin dünyada da ahirette de felakete uğramasına sebep olan fitne ve fesadın kaynağı haset duygusudur.
Hamd etmeyi bilmeyen insan, muhakkak hasetçi, kibirli olur, şeytanlaşır. İlahi huzurdan kovulur.
Mü’mine düşenhasetten ve hasetçinin şerrinden Allah’a (CC) sığınmaktır. İşte bizler bu nedenle sürekli Allaha sığınmaktayız. AllahuTeala şöyle buyuruyor.
“De ki: Ben, yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığın çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfleyenlerin şerrinden,ve hased ettiği zaman hasedçinin şerrinden,karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran Rabbe sığınırım,(Feleq suresi)
Bizlerde hased eden hasedçilerinşerrinden insanların RABBİNE sığınıyoruz. Rabbim sen bizleri koru, sen bizleri muhafaza eyle. Rabbim halimizi, durumumuzu, acizliğimizi, kimsesizliğimizi sana bildiriyoruz.
Ey Alemlerin Rabbi, zalimlerin zulümlerinden sana sığınıyor, sana tevekkül ediyor, yapılanları sana havale ediyoruz.