Hatice Türkan’dan korona itirafı

Hatice Türkan’dan korona itirafı

2019 yılında bir anda ortaya çıkan ve hızla yayılan korona virüs halen hayatımızdan tümüyle çıkmış değil.

Tarihte yaşanmış en ölümcül bulaşıcı hastalıklardan biriydi Covid-19.

Dünyada milyonlarca insanı yaşamından etti.

Yaşamımızda ekonomik ve sosyal alanda ciddi tahribatlar bıraktı.

İnsanların yaşam biçimi,  alışkanlıkları değişti.

İnsanlar arasında her anlamda mesafeye yol açtı.

Çoğu kişide hijyen konusunda takıntılara sebep oldu.

Milyonlarca insanda kalıcı hastalıklar bıraktı.

Yüzlere maske takılması zorunlu hale getirilirken, bundan kaynaklı akciğer ve kalbe bağlı hastalıklar ortaya çıktı.

Tedavi amaçlı verilen ilaçların çoğu, insan sağlığını tümden bozdu.

Yoğun bakıma ve izolasyona tabi tutulan birçok kişi, korku ve yanlış tedaviden öldü.

Koronanın yaşamımızdaki olumsuz etkileri ve zararları saymakla bitmez elbette.

Halen de bu illetin tehdidi devam ediyor.

Bitip bitmeyeceği ve ne zaman biteceği de belli değil.

Salgının yaygın olduğu 3 yıllık dönem, tam bir kâbus gibiydi.

Hemen hemen herkes bu süreçten nasibini aldı.

Çoğumuz bu hastalığı geçirdik.

Kimisi, bu hastalığı geçirdiğinin farkına bile varmamış.

Hatta 2-3 kez korona olanlar da oldu.

Bazıları da korona olduğunu bu süreçte gizledi.

Çünkü koronalılara vebalı gözü ile bakılıyordu.

Geçmişte korona olduğunu daha yeni yeni itiraf edenler var.

Korona itirafında bulunanlardan biri de Batman Sonsöz Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Hatice Türkan oldu.

Gerçi korona olduğunu gizlediğini hatırlamadığı için bu itirafta bulundu.

Türkan Hanım bir süredir arada bir öksürüyor.

Öksürüğünün nedenini sorunca boş bulunarak, “korona olduğumdan bu yana öksürüğüm geçmedi” dedi.

Gazete ofisinde bulunan herkes o anda kendisine dönüp “sen ne zaman korona oldun ki?” diye sordu.

O da cevap olarak “gazetede Yusuf ve Seyithan, korona olduğu dönemde ben de korona oldum. Benimki iki gün sürdü” itirafında bulundu.

Meğerse korona olduğunu gizlemiş ve o süreçte gazeteyi çıkaracak kimse olmadığı için hasta haliyle gazetede çalışmaya gelmiş.

Buna fedakârlık mı, ihmal mi denilmeli ona da siz karar verin.

Ama şöyle de bir gerçek var, gazete zor durumda olmasaydı Türkan Hanım korona olduğunu dünya âleme duyururdu.

Çünkü en ufak bir gripte tüm gazete çalışanlarını ayaklandırıyor.

İstekleri bitmiyor.

Dr. Rezan Girgin Hocamız ona paket paket şifalı bitki çayı gönderiyor.

Gerginliği artınca da gazetedekilere talimat üzerine talimat veriyor

-Osman limon getir,

-Hüseyi, bitki çayı yap

-Bana çabuk mandalına alın.

-Bu klima neden ısıtmıyor?

-Kapı neden açık?

-Beni eve bırakacak araba nerede?

-Bu Kavuş’un makalesi niye halen gelmedi?

-Kedilere mama, su bırakın.

Bunlar hastayken gazetede verdiği talimatlar.

Kimbilir evdekiler ne çekiyor elinden.

Kimbilir korona olduğunu açıklamış olsaydı, çalışma arkadaşları ve ailesi, onun elinden neler çekecekti?

Allah'tan daha yeni yeni korona olduğunu itiraf ediyor.

Eminim sırf işleri aksamasın, izolasyona tabi tutulmasın ya da yoğun bakıma alınmasın diye korona geçirdiğini halen itiraf etmeyen çok kişi vardır.

Ama iş işten geçtikten sonra da olsa en azından Türkan Hanım bunu itiraf etmiş oldu.