HAYATIN MANASI VE GAYESİ

Rabbül Âlemin Allah (c.c.) bize hayatın mana ve gayesini, vahyi Kur’an-I Kerim, içerinde yaşadığımız dünya ve bize bahşettiği sayısız yeteneklerle göstermektedir. 
bu yeteneklerin başında akıl nimeti gelmektedir. 
Akıl nimetini Kur’an-ın ışığıyla değerlendiren, hayatın mana ve gayesini gereği gibi bilerek, allah’a kulluk bilinciyle hayatını yaşayandır. 
Bunun için Kur’an-a baktığımızda yüce rabbimiz yaratılış gayemizi şöyle bildiriyor”
o (Allah) ki, hanginiz daha güzel işler yapacak diye, sizi imtihan için ölümü ve (her iki alemde) hayatı yaratmıştır. (gerçekten ) o, sınırsız izzet ve kudret sahibidir, (bununla birlikte, çok, ama) çok merhametlidir” (mülk suresi; 2.ayet). 
Hayatın manası ve gayesi; dünya sınavını, Allah’ın rızasına tabi olarak kazanmaktır.  
Bu sınavı kaybetmek de vardır.
Kur’an-sız hayat, nefsani arzular, şeytanın etkisine tabi olmak, sınav kaybının temel nedenleridir.
Kur’an-ı kerimin her suresi; hayat sınavını kazanmamız için bizi bilgilendirir ve bilinçlendirir. Bu surelerden tekasür (tutku ile çoğalma)  suresi de, nefsani arzularımıza karşı bizi bilinçlendirir. 
Güç tutkusu; bu tutkuya esir olmak, sürekli biriktirip yığmak. 
Sonunda yığdıklarının altında ezilerek kendini kaybetmek ve var oluş amacını yitirmektir. 
İşte bu sure; insanı dünyevileşme belasına karşı uyararak söze başlar” çoğalma tutkusu sizi oyalayıp durdu.’’(tekasür suresi;1.ayet). 
Mesele geçici ile kalıcı olanı, değeri olanla, fiatı olanı, ayırt edecek, açık bir bilgiye ve bilince sahip olma sorunudur. Bu bilgi imanın eseri olacaktır” allah’a o’nu görür gibi kulluğa götürecek diri ve diriltici bir imanın eseri”
Böyle bir iman; sahibinin yüreğine cehennem tehlikesini haber veren bir uyarıcı yerleştirmektir. 
Aksi halde, hakikati ancak iç yangının vicdan perdesini yakıp, gerçeği bütün çıplaklığıyla gördüğü gün anlayacaktır. Fakat iş işten geçmiş olacaktır.
Ey dünya hayatının zevk ve sefahatine dalıp, rabbini ve o’nun mesajını unutan insan: daha çok mal, servet, makam, şöhret elde etme tutkusuna kapılarak dünyanın gelip ve geçici zevklerini çogaltma yarışı ve bunlarla birbirinize karşı üstünlük taslama hastalığı, sizi öğlesine derin bir gaflete düşürdü ki, insani ve ahlaki değerlerden uzaklaşarak o kadar oyaladı ki, sonunda ölüp mezarı boylayıncaya kadar bu gaflet uykusundan uyanmadınız”
“dikkat edin, büyük bir yanılgı içindesiniz ve bunu yakında anlayacaksınız”
“Evet, yakında ne büyük aldanış içinde olduğunuzu anlayacaksınız! ama iş işten geçmiş olacak.’’ hayır, eğer aklınızı kullanıp, ilahi vahye kulak vererek gerçeği doğru kaynaktan ve kesin olarak bilmiş olsaydınız”
“Zalimleri bekleyen cehennemi daha bu dünyada, imana dayalı akıl ve bilinç gözüyle görecek ve bu tavrınızdan vaz geçecektiniz!”
“Fakat bu gün  görmezlikten gelseniz bile, onu mahşer gününde gözlerinizle apaçık göreceksiniz”
“Elbet o gün, size bahşedilen, her nimetten hesaba çekileceksiniz!” (tekasür suresi;2-8.ayetler.) 
Cüneydi Bağdağdi, fakr , hiçbir şeye sahip olmaman  değil, dünyalara sahip olsan da, hiçbir şeyin sana sahip olmasına izin vermemendir. 
Geçici nimetleri  biriktirme tutkusuyla oyalanmak, sizi gerçek nimeti görür gibi inanmaktan uzaklaştırdığı için, iş işten geçmiş olacak.
Yine Kur’an-I Kerimin hümeze suresi hayatın mana ve gayesinde uzaklaşanların hallerini belirterek bizleri uyarıyor”
İftira, dedikodu ve gıybet yaparak insanları çekiştiren: kaş-göz işaretleriyle onları aşağılayıp alaya alan küstahların vay haline!”
“Hiç durmadan servet yığan, yığdıklarını sayıp duran o zalimlerin vay haline!
Öyle büyük bir aldanış içindedir ki o”
“Malı mülkü, kendisini ebediyyen yaşatacak  sanır”
“Hayır, asla! çünkü o, cehennemde kırıp geçiren mahveden bir azaba, hutame’ye atılacaktır!” “Bilir misin nedir bu hutame?”
“Allah(c.c.) tarafından tutuşturulmuş bir ateştir!”
“Ta gönüllere işleyen korkunç bir ateş!”
“İşte bu ateş, onların üzerine kilitlenecektir”
“Ve ebediyen azap içinde kalacaklar; yüksek sütunlar arasında, çelik prangalarla bağlanmış bir halde!” (hümeze suresi;1-9.ayetler)
Yüce rabbimiz Kur’an-I Keriminde her şeyi açık ve net olarak bildirmiştir. 
Yeter ki biz allah’ın yüce mesajıyla muhatap olarak, hayatımızın olmazsa olmazı haline getirelim. o zaman; nefsimizin ayartıcı tutkularından, şeytanın ve şeytanlaşmış insanların etki ve yetkilerinden uzaklaşarak, hayatımızın mana ve gayesine ulaşabiliriz.
ya basir, Ya Allah(c.c.): bize hakkı hak olarak, batılı batıl olarak göster! 
Kur’an-ın nuru ile gözümüzü, özümüzü aç! 
Bize katından basiret ve feraset ver! 
Gönlümüze hakka bakan pencere aç! 
Hayatımızı yaratılış mana ve gayesine göre yaşayalım!
İnşallah! Selam ve dua ile.