HER İHBARA ASILSIZ MUAMELESİ YAPMAK DOĞRU DEĞİLDİR

HER İHBARA ASILSIZ MUAMELESİ YAPMAK DOĞRU DEĞİLDİR

Yetkililer sık sık sitem ediyor.

“Asılsız ihbarlardan bıktık” diyorlar.

Peş peşe açıklamalar yapıyorlar.

“Asılsız ihbar yapan hakkında işlem yapılacak” diyorlar.

Gerçekten sitem edildiği kadar asılsız ihbar yapılıyor mu?

Şahsen ben inanmıyorum çünkü her arayanın telefon numarası görevliler tarafından görünüyor.

Yanlış ihbarda bulunanlar hakkında adli işlem uygulayabilirler.

İhbara göre asılsız ihbarın çeşidine göre yasalarda cezası 250 liradan başlıyor ve katlanarak artıyor.

Hatta hapis cezası bile verebiliyorlar.

Ama ne hikmetse yetkililer ihbarların asılsız oluşu ile ilgili hep sitem ediyor.

Yangın, kaza, uyuşturucu satışı ve kullanımına ilişkin gerçek ihbarlara da bazen asılsız ihbar muamelesi yapılıyor.

Daha önce bu konuda birkaç vatandaş, kurumların ihbarlara karşı bu tutumuna ilişkin şikâyette bulunmuştu.

Vatandaşın biri, Azadi Parkta kameraların altında uyuşturucu satıldığı ve kullandığına ilişkin şikâyette bulunmuş, ekiplerin neredeyse “bizimle yer göstermeye gel” dercesine bir tutumla karşılaştığını anlatmıştı.

Yine bir vatandaş, meydana gelen kazayı 112 acile bildirirken görevlinin “önce polisi arayın, gerekirse polis bizi arasın” dediğini söyleyince şaşırmıştım.

En son bizzat yaptığım bir ihbarda görevlilerin tutumunu görünce şaşkınlığım daha da arttı.

Geçen hafta sonu Batman’ın sıcağından ve sorunlardan biraz uzaklaşalım deyip soluğu Van’da aldık.

Ama orada da rahat yoktu çünkü vicdanım yanımdaydı.

Bitlis-Van yolu boyunca perişan durumda yola koyulmuş gencecik Afgan, İran mültecilerin bir bilmezliğe, belirsizliğe doğru gidişlerini görünce çok üzüldüm.

Van’ın kirli sokaklarını ve şehir içi trafik keşmekeşliğini gördüm, moralim daha da bozuldu.

Hele hele karşılaştığım yangını ihbar edince görevlilerin neredeyse asılsız ihbarmış gibi yaklaşması, moralimi daha da bozdu.

Van-Erciş yolunda bir trafodan yükselen kıvılcımlar bir anda üniversitenin yeşil alanında yangına sebep oldu.

Alevler bir anda o kadar yükseldi ki müdahale etmemiz mümkün değildi.

Yangının yeşil alana zarar vermemesi için panik içerisinde yangın ihbar hattı 110 u aradım. Telefona çıkan kadın görevliye yangının çıkış yerini ilettim.

O ise son derece rahat bir şekilde gereksiz sorular sormaya başladı.

“O anda siz bana soru soracağınıza itfaiyeyi önce olay yerine yönlendirin” dedim. 

O ne yaptı peki?

Bunca konuşmadan sonra sinirlenerek “dur görevlilere yönlendiriyorum” dedi.

Görevliye ne anlattıysa, “heyecanlanmayın, sinirlenmeyin siz orda görevlimizsiniz?” diye sordu.

“Hayır yoldan geçen bir vatandaşım” dedim.

Başladı soru sormaya.

“yangın trafodan mı çıktı, trafo da yanıyor mu?”

Şaşırdım sorular karşısında.

Oysa bu tür durumlarda bir saniye süre çok önemlidir.

Son olarak “telefonunuzu açık tutun sizi tekrar arayabiliriz” dedi.

Allah var kısa sürede itfaiye olay yerine geldi ama gelen telefonda adeta asılsız ihbarı yaparcasına sorular sorulmasaydı itfaiye daha önce olay yerine yetişirdi.

Neyse ki yangın kontrolden çıkmadan ve ağaçlar çok zarar görmeden yangın söndürüldü.

Elbette görevliler her ihbarın asılsız olup olmadığını o an hemen tahmin edecek değiller.

Ancak gelen her ihbara asilsizmiş gibi bir yaklaşım göstermek de doğru değildir.