HER ŞEY SUÇLU
- 26-02-2017 16:33
- 13782
Her şey ama aklınıza gelebilecek ne varsa, mesela bir telefon ya da cd, olmadı bir sim kart ya da hafıza kartı, bir lap top, olmadı fotoğraf makinesi o da olmadı bir kitap o da olmadı bir şiir, bir öykü, bir film ve bir şarkı..
Yetkili kurumlardan yapılan açıklamalara bakarsanız ya da her gün bu açıklamalardan devşirilen haberleri dikkatlice okursanız ne demek istediğimi anlarsınız.
Onlarca farklı örneğini görebilir, okuyabilir izleyebilirsiniz.
Herhangi birinde “ele geçirilen” ifadesinin hemen arkasından sıralanan malzemeleri evinde bulundurmayan ya da kullanmayan var mı?
Yok öyle hemen paniklemeyin silah ya da benzeri bariz suç aletlerinden bahsetmiyorum.
Mesela doğum gününüzde hediye aldığınız bir cep telefonu, ya da yıllardır kullandığınız telefon numaranıza ait bir sim kart, fotoğraflarınızı özenle içerisinde tuttuğunuz flaş bellek ya da düğün videolarınızın yer aldığı cd’ler de olabilir.
“Ev baskınlarında 2 adet cep telefonu, 2 adet sim kart, 11 adet CD, bir adet hafıza kartı, bir adet tablet, bir adet flaş ele geçirildiği bildirilirken”
Yukarıda ele geçirildiği bildirilenler bende de bulunuyor.
Korkmalı mıyım dersiniz?
Yakalanan her şüpheli ya da suçlunun kullandığı eşya suç aleti midir? O zaman kaç çay bardağı, kaç terlik, kaç yatak yorgan, kaç lahmacun ele geçirildiği de eklensin yukarıdaki listeye.
Kimse demez mi elden kaçırılmıyor ki bunlar, ele geçirildi densin!
Her zaman derim korkmak insani bir duygudur ve insanı tehlikelerden korur.
Korkmaktan utanmanın anlamı yok evet korkuyorum. Kendisi gibi düşünmediğim için birilerinden zarar görmekten, ekmeğimden edilmekten, sevdiklerimden koparılmaktan vs.
Yukarıda örneğini ifade biçimi ve haber dilinin hayatımızın üstüne nasıl bir kabusun çökmesine yol açtığının farkında değiliz ama.
Farkında olsak buna garipser, yadsır ve kanıksamayız. Kanıksamadığımız gibi itiraz eder. Yahu arkadaş bunlar suç aleti değil deriz.
Bunlardan sizde de var hepimiz de var diye bu komedyanın seyircisi olmayız.
Son yıllarda terörün ve teröristin tanımı o kadar genişletildi ki o tanımın çemberine düşmeyen kalmadı. O tanımın kuyularına, o tanımın çukurlarına, o tanımın ateşi ve hücrelerine düşmemek için neredeyse insan tanımından çıkmaya yeltenecek, biz düşünen birer hayvanız diyeceğiz ama düşünmeye de korkacağız.
Korkumuz da suç delili sayılacak ki yapılmıyor değil, abdestinden şüphen olmasa namazından şüphen olmaz deyip, korktuğumuz suçumuza kanıt sayılacak.
Amenna, masum değiliz hiç birimiz. Eller günahkar/ Diller günahkar/ Bir çağ yangını bu/ Bütün dünya günahkar.
Masum değiliz hiçbirimiz.
Kitaplar masum değil, filmler, şiirler hele ki hiç değil. Şarkılar, dudağınızda mırıldanıp durduğunuz nakarat masum değil.
Ama siz de değilsiniz, hem de hiç değilsiniz. Çember genişledikçe kaçıp duranlar. Kaçmakla yetinmeyip bir de el atıp çeperlerine asılarak çemberi dışarıdan genişletenler.
Yağma yok siz genişlettikçe o çemberinizi, başkasının çemberine dahil olacaksınız. Sonra kesişen kümelerinizde birbirinizi kesip boğazlayacaksınız.