HERKES SADECE KENDİ ÖLÜLERİNİ SAYIYOR
- 12-08-2014 23:47
- 108
“Zulüm takva elbisesine büründüğü vakit, tarihteki en büyük facia meydana gelir” diyor Ali Şeriati.
Batının Gazze katliamına kör ve duyarsız kaldığı kadar olmasa da İslami camianın temsili durumundaki STK’lar da IŞİD vahşetine tepkisi cılız, ölçülü ve temkinli kalıyor.
Birçok STK’nın yaptığı basın açıklamalarından hareketle yukarıdaki cümlemin biraz acımasız ya da haksız olduğu düşünülebilir. Fakat İsrail’in Gazze’de yarattığı dehşetten az olmasa da IŞİD terörü, iki mazluma dönük empati derecemizde ciddi ağırlık farkı var. Sadece bu olsa belki bu tepki ölçüsüzlüğü dengelenebilir ve aşılabilirdi. Ama gelin görün ki mazlumla empati derecemizin yanında bir de zalime uzaklık karşıtlık derecesindeki farklılık da yukarıda zikrettiğim STK’ların tepkisini “çekingen tutuk saygılı” bir zeminde tutuyor.
İki katliama olan tepkinin nitelik farkını besleyen bir diğer unsur da AK Parti iktidarından bu yana tepkileri, eylemleri, gündemleri hükümetle senkronize bir paralellik taşıyan bu STK’ların sokaklara dökülmek için hükümetin başla düdüğünü bekliyor olmasından kaynaklanıyor. Elbette ki bu tavrın niteliği sadece bu STK’ların hükümetle senkronize tavrından kaynaklanmıyor. IŞİD’in kullandığı bayraktaki detaya dikkat etmişsiniz ve birçoğunuz mutlaka biliyordur.
IŞİD’in bayrağının siyah zemin üstünde Peygamberimiz Hz. Muhammed’in mührünü taşıyor olması da bu tavrın niteliğini besleyen unsurlardan biridir belki de. Zalimin taşıdığı bayrak Davut’un yıldızını mı yoksa Peygamberimizin mührünü mü taşıdığına bakıp bu tepkinin ölçüsünü belirliyorsak bu insani anlamda hastalıklı ve samimiyetsiz bir duruştur. Müslüman ahlakı zalimin taşıdığı bayrağa bakmaksızın ve mazlumun kim olduğunu düşünmeksizin bir duruşu gerektirmez mi dersiniz.
Ne zaman ki Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkıp da meydanlarda Filistinli çocuklar için döktüğü gözyaşlarını IŞİD terörünün kurbanları için dökmeye başlarsa işte o zaman bu STK’lar sokaklarda tek ve gür bir sesle İsrail’e okuduğu laneti IŞİD için okumaya başlar.
Ama hükümet bırakın o başlama vuruşunu yapmak o tepkiyi frenlemek ve biraz da cılız tutmak konusunda bir çaba mı sergiliyor.
İki yanımızda yaşanan iki ayrı vahşeti birbiriyle kıyaslayıp yarıştırmak kadar olmasa da iki vahşete gösterilen tepkiyi kıyaslamaktan da son derece rahatsızım. Ama görüyor ve okuyorum ki iki katliamda ortaya dökülen kan hem yanı başımızda uluslararası camiada eski defterlerin açıldığı eski hesapların ortaya döküldüğü iğrenç siyasal mücadeleye kızıl kör bir politik zemin açmış. Hal böyle olunca kimsenin söylediğine, tepkisine, gözyaşlarına itibar edesim gelmiyor.
Düşünün ki IŞİD’e dönük bu çekingen tutuk saygılı tepkilerin yukarıda bahsettiğim görüntüyü ortaya çıkarması STK’ları da rahatsız etmiş olmalı ki bunlardan biri “IŞİD’in yaptığı eylemlerden beriyiz” açıklaması yapmak zorunda kalmıştır.
En başta sunu söylemeden edemeyeceğim ki IŞİD’in yaptıkları duygulardan arı bir kelimeyle “eylem” olarak adlandırılamaz. Biraz daha net biraz daha açık biraz daha İsrail’e ve vahşetine dönük dilin duygu yoğun formuna ihtiyacımız var.
IŞİD terörünü lanetlemesini beklediğimiz STK’lardan İsrail terörüne gösterdikleri tepkilerin kıvam ve yoğunluğunda bir tepki beklerken “IŞİD’in yaptığı eylemlerden beriyiz” gibi savunma merkezli bir basın açıklaması okumak nasıl bir görüntü ortaya çıkarır düşündünüz mü?
Herkes sadece kendi ölülerini sayıyor diyeceğim ama sadece kendi ölülerini saymak derdindeki herkesin bunun için önce kendini iyi tanımlaması gerekiyor. Yukarıda sadece başlığıyla zikrettiğim açıklamayı bunun göstergesi mi saymalı bilmiyorum. Zalimin ve mazlumun kim olduğuna bakmaksızın terörü vahşeti katliamı ne zaman lanetlemeye başlarız onu da bilmiyorum. Ama dilerdim ki bugün Şengal’de yaşanan katliama dönük tepkiyle sokaklara dökülenler Gazze için, Gazze için sokaklara dökülenler Şengal için ve aynı acı aynı vicdanla bağırabilselerdi. Beraber yürüyebilselerdi.
Son olarak şunu sormak istiyorum. 250 masum çocuğun kalplerindeki korkuyla bir dağda açlıktan çaresizlikten yedikleri otlarla zehirlenip ölürken hangi politik ve siyasal analizler, kalplerinizi üşümekten koruyor?