HERKESE LAZIM OLAN ADALET...
- 18-01-2018 21:30
- 38
Günümüz İslam âleminde ve de ülkemizden en çok sıkıntı duyulan konuların başında adalet geliyor.
Bu konu hakkında daha öncede yazılar yazdım ve adalet tartışma konusu olduğu müddetçe de bıkmadan usanmadan yazacağım.
Bizler kişi ve ya partilerin kulu değiliz.
Allah’ın ve onun Resulünün çok hem de çok önem verdiği adalet bizim birinci önceliğimizdir. Müslüman, Yahudi, Hıristiyan, dinsiz ve hatta hayvan dahi onlara haksızlık yapılıyor adaletten mahrum bırakılıyorlarsa bir Müslüman olarak onları savunmak görevimizdir.
İlk insan Hz. Adem (as) bir peygamber olması hasebiyle ilk kanun semavi yani ilahidir. Zaman içinde insanların çoğalması, bazılarının güç sahibi olmaları ilahi kanunların olanların çıkarına ters düşmesi sonucu uygulanmamış unutulmuştur.
Ancak insanların adalette olan ihtiyaçları hep var olmuştur.
Krallar, Padişahlar veya güç odakları kendilerine uygun kanunlar yaparak toplumun adalete olan ihtiyacına cevap vermeye çalışmışlarıdır.
Devletlerin kurulmasında, güçlenmesinde ve varlığını uzun süre devam etmesinde adalet mekanizmasının güçlü olmasıyla orantılı olmuştur.
Ne zaman ki adalet zedelenmiş, var olan kanunlar uygulanmamış, kişiden kişiye farklılık arz etmiş, güçlü devletler zayıflamış ve yok olup tarihin tozlu raflarında yerini almıştır.
Onun içindir ki İslam âlimleri “devletleri küfür değil, zulüm yıkar” demişlerdir.
Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Selem:
“Ey inananlar! (iyi biliniz ki) sizden önceki topluluklar içlerinde soylu güçlü biri hırsızlık yaptığında bağışlamaları, fakir-güçsüz biri suç işlediğinde ceza tatbik etmeleri sebebiyle yıkıma uğramıştır. (Sünen)
Adalet herkese lazım, gücü elinde bulunduran, hesapsız olduğunu sanan, “kanun benim” veya “ben kanunum” diyenin de bir gün adalete muhtaç olacakları bir gerçektir.
Müslümanların topluca ve haftada bir kılınan Cuma namazı ve o Cuma namazından önce okunması farz olan iki hutbe ve bu hutbelerin birinde rükün olan (birincide olması efdaldır) Kur’an da bir ayeti okunması, İslam âlimleri bu ayeti adalet vurgusu yapandan seçmişleri dinimizin adalete ne kadar önem verdiğinin göstergesidir.
Camilerde Cuma hutbesinde okunan Nahl suresinin 90 ayeti:
“Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlarına yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalığı ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (diy. Mealı)
Buradaki şüphesiz hiç bir şüpheye muhal bırakmayan kesinlik ifade ettiği gerçeğidir.
Düşünün ki bizi dinlemeyen, bize karşı gelen birisine kızar, azarlar, hatta cezalandırırız.
Yüce Allah da, adaletli olmayanı, iyilik yapmayanı ve akrabasına yardım etmeyeni tövbe etmeden ölürlerse Cehennemle cezalandıracağı gerçeğidir.
Nisa suresi 135 ayette Yüce Allah:
“Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutun, kendiniz, ana-babanız ve akrabalarınız aleyhine de olsa Allah için şahitlik eden kimselerden olun. Zengin olsun, fakır olsun, Allah onlara (haklarında şahitlik ettiklerinizden) daha yakındır. Hevanıza/arzularınıza uyup adaletten sapmayın! Eğer büker(doğru şahitlik etmez) yahut şahitlik etmekten kaçınırsanız (bilin ki) Allah yaptıklarınızda haberdardır.
Allah’ın emri kesin ve vaadi da haktır. Hz Ömer (ra)’in dediği gibi “Adalet mülkün temelidir.”
Mümin veya Müslüman olmak, adalete uymama hakkı ve ayrıcalığı vermez.
Adalette titiz olunması, zararımız söz konusu olsa, anne-babamız ve en yakınımıza zararı dokunsa dahi adalette şaşılmaması gerekir.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemın adalet için; “Kızım Fatıma da olsa onun kolunu keserdim” demesi işin ciddiyeti bakımından önemlidir.
Adaletsizlik dinin bir ürünü değil, dine karşı bir isyanın ta kendisidir.
Kâbe de 24 saat alnı secdede, dili zikirli olması, camiler yapması, Kur’an okuyup vaiz ve nasihat etmesi adalette uzak durma hakkını kişiye vermez.
Peygamberimiz Sallallahu ve Aleyhi ve Selem:
“Bir kimse kardeşinin haysiyetine yahut malına haksız olarak taarruz etmişse, iltimas olarak verilebilecek altın ve gümüşün bulunmadığı günden önce helalleşsin. Aksi halde, yaptığı haksızlık nispetinde onun iyiliği amelinden alınıp hak sahibine verilir. İyiliği yoksa hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden adama verilir.”