İNSANIN FITRATINA DÖNMESİ

Fıtrat; ilahi formatdır. İnsanın yaratılışı kalitelidir. Bu gün insanımız Fıtratından uzaklaşmış.  Yaratılış amacına uymayan yola girmiş. Niye? Niçin? Neden? İnandığının farkında değil. Bu durumdan kurtulmak ve Fıtratına dönmenin formülünü bize, Allah (c:c)ın Mesajı Kur’an-ı Kerim bildiriyor. Rum suresi 30.ayette “İmdi sen, varlığını her türlü sapmadan uzaklaşarak, tümüyle doğru ve asıl dine(aracısız kulluk ve Tevhide) Allah’ın(c:c) İnsanlığın özüne yaratılıştan nakşettiği fıtrata çevir.) (taki) ALLAH’IN(c:c:) Yarattığında olumsuz bir değişme olmasın. İşte, değerlere dayalı gerçek dinin (GAYESİ) budur. Fakat insanların çoğu bilmez. “Bu ayeti kerimede bildirildiğine göre; Kur’an; insanı fıtratına döndürmek için nazil olmuştur.
Şimdi halimizi, ahvalimizi, gidişimizi bu ayet ışığında değerlendirdiğimizde, biz yaratılış gayemize uygun hayatımı yaşıyoruz? Yoksa içerisinde  yaşadığımız sistemin bize dayattığı,  kula ve nefsimize  kul olduğumuz hayatın içinde miyiz.
Bu gün dünyaya hükmeden küreselleşme; Hıristiyanlık, Yahudilik, siyaset ve güç ilişkisiyle bütünleşmiştir. Emperyal- Sömürgeci, insanlığa karşı sorumsuz olan modern dünya  sistemi; İdeolojik, kültürel, entelektüel tahakkümünü, küreselleşme aracılığı ile etkili bir şekilde sürdürüyor. Bu Küresel sistem; İslam’ı; kültürel-coğrafi bir Müslümanlık biçiminde, sembolik inanca dönüştürüyor. Modern- küresel dünya; İslam’ın yeniden dünya misyonu nu  üstlenmesini engellemek için her alanda yoğun çabasını sürdürüyor.
İslam dünyasında toplum; modern-seküler sömürgeci dünya karşısında, entelektüel bir teslimiyetçilik ve çaresizlik içinde; İslam’ı siyasi ve sosyal düzen olarak dillendirmeyi,  gerçekleştirme gereğine hiçbir şekilde müsaade edilmiyor. İslam toplumları sürüleşmiş bağımlılığa düçar olmuştur. Bu bağımlılık yeniden düşünmeye geçit vermediği gibi, bunaltıcı tek biçimlilikler, tek boyutlar, tek düzlükler oluşturuyor. İslam hiç hatırlanmıyor, barbarca istismar ediliyor. Toplumda reel politik büyük ahlaksızlık ve vicdansızlık hakim. İslami onura yönelik saldırılara, İslami onura yakışır cevap verilemiyor. Bu durum; Müslümanların, kayıtsızlığı ve yetersizlikleriyle ilgili. Müslümanlar olarak Şizofren ilk parçalanma, düzenle uzlaşma ve bağımlılık içerisinde hayata devam ediyoruz. İslami bilince, kalbe, zihne yönelik sömürgeci kuşatmayı fark etmiyoruz. Bu nedenle yapısal ve var oluş sorunlarını konuşmak yerine,  mezhebe dayalı karşı yorumlarla ve kavgalarla vakit harcıyoruz. Entelektüel, İdeolojik, Felsefi köleliğe maruz kalan İslami düşünce hayatı; İslami dilin, bilginin, kavram ve kurumların, dünya görüşünün otoritesini ve özgürlüğünü savunamıyor. Müslüman olarak; İslami bilincin ve bağımlılığın çok sarsıcı biçimde sınandığı tuhaf zamanlardan  geçiyoruz .  Entelektüel teslimiyetcilik, kendi kültürel yoksunluğumuz bizi alternatifsizliğe mahkum ediyor. Bu durum; Kendi Müslüman düşünür ve önderler yetiştiremeyeceğimizin işaretidir. İslami ufuklar, günümüzde, ya kişisel çıkarlar, ya da etnik çıkarlar bakımından ciddi biçimde daralıyor. Her milliyetçilik, ırkçılık birbirinin kaderine yabancı topluluklar oluşturuyor.
Bu günkü durumdan kurtulmanın hakka yönelmenin yolunu bize Kur’an-ı kerim bildiriyor. Rum suresi 31. Ayeti kerimede ‘’(Aracının her türünden yüz çevirip) Yalnız O’na yönelerek, O’na karşı sorumluluk bilincinde olun. İbadet ve duanızın(namazınızın) istikametini doğrultun ve asla Ondan başkasına İlahlık atfetmeyin.’’ Fıtrattan  uzaklaşan  istikametten uzaklaşır. İnsan fıtratı sorumluluğunu yerine getirecek şekilde inşa edilmiştir. Fıtrattan sapan, ibadet ve duanın doğru adresini şaşırarak, kula ve eşyaya kul olmak gibi onursuzluğa düşecektir. Bu durumu ve neticesini Rum suresi 32. Ayeti kerime bildiriyor.’’ Birde şunlardan olmayın ki, Onlar dinlerini paramparça ettiler (Birbirlerine karşıt) taraftarlar haline geldiler. (Artık) her hizip kendi elleriyle övünmekte.(Parçalanan hakikat, hakikat olmaktan çıkar.) Esas olan hakka tabi olmaktır.’’ Hakkı kendine tabi kılmaya kalkmak, hakka zulümdür. İslam’ı parçalamak ALLAH(C.C.) Katında tek dini) sadece dine değil, O dinin zemini olan Fıtrata da ihanettir.
YÜCE RABBİMİZİN Kur’an-ı keriminde bildirdiği Secde suresi 7. Ve Bakara suresi 138. Ayetleri hücrelerimize geçirmeliyiz. ‘’O her şeye yaratılış amacıyla en uyumlu olma ve kemalini bulma(yeteneği) bahşetmiştir. İnsanı balçıktan yaratmıştır.’’(Amaç ve anlamını-Fıtratını kaybeden insan balçığa döner.)(secde suresi 7.ayet). ‘’ALLAH’IN(c:c) Boyasına (gelin)  ALLAH’IN(C.C)..! KİM ALLAH’TAN(C.C.) Daha güzel boya vurabilir ki? İşte biz(bunun için) yalnızca O’NA Kulluk ederiz.’’(Bakara;138.ayet) FITRATALLAH – ALLAH’IN Boyasıdır. Fıtrat insanın doğasıdır. Tek doğal boyasıdır. Onun dışında insanların ürettiği;  Modernizim ,  Kapitalizim,  Sosyalizim v.s .boyalar sahtedir. Müslüman olmak kendi  boyasına ,   Fıtratına,  özüne, İSLAMA dönmektir.
Dostlar; bu günkü fıtrat   karşıtı  durumdan kurtulmanın, yaratılış gayemize uygun hayatı idame ettirebilmemizin tek ve gerçek yolu, Kur’an-ı anlamak, hayatımızın vazgeçilmez rehberi yapmaktır. ALLAH(C:C.) cümlemizi ilahi formatımız Fıtratımıza dönmeyi, Kemale ermeyi nasip etsin. İnşallah.  Selam ve Dua ile