İRTİCA İLE MÜCADELE...
- 24-12-2017 19:38
- 28
Yakın tarihimize baktığımızda irtica ile mücadele etmek en önemli konu olmuştur.
Yüzyıldan fazladır yapılan bu mücadele günümüzde halen devam etmektedir.
Peki, ülke olarak enerjimizin büyük çoğunluğunu buna harcadığımız halde ne gibi başarılar elde etmişiz?
"Müassır medeniyetler" seviyesine çıkmak için, din ve dini tedrisatı engel görüp, onunla milli mücadele ruhuyla mücadele ettiğimiz halde müassır medeniyetler seviyesine çıkmış mıyız?
Nice acılara sebebiyet olduğu hâlde başarılı olmamış ve müassır medeniyetler seviyesine de çıkmamıştır.
Jeopolitik olarak dünyanın en önemli ülkesi, dört mevsim iklimi, üç tarafı denizlerle çevrili, yerüstü ve altı kaynakları, toprak yapısı ve daha nice imkânlara sahip ülkemiz ekonomisi gerekli başarıları sağlamış mıdır?
İthalat ve ihracat arasındaki fark, imalattan çok montaj sanayisinin olması, dış borç ve işsizlik oranına bakarak bu soruya da hayır başarı sağlanmamış deriz.
Ağır sanayi, bilişim teknolojileri, askeri teknolojik üretim ve geliştirme alanında ileri ülkeleri yakalamış mıyız?
Hayır. İrtica ile mücadele ülkemizin iç huzuruna bir faydası olmuş mudur?
Terörle mücadele de şehit olanlar, operasyonlarda harcanan paralar, inşa edilen bunca hapishaneler, ceza alanlar, arananlar, mahkemesi devam edenler, dönmeyen borçlar, çekler, iç hainler, dış düşmanlar ve daha niceleri ne bakıldığında bırakın iç huzura katkısı tersine bir durum söz konusudur.
Peki, bizi dünya ve ahirette hüsrana doğru götüren bu sistemde direnmenin faydası ne?
Hala; "Kur'an eğitimi her yerde, nereye bakıyorsun Kur'an eğitimi, hanı mahsul nerede?"
"Eskiden de bizimkiler misvakla uğraşırken el âlem teknoloji ile uğraşıyordu..." soruları.
Allah aşkına bu saçma sorulara bakar mısınız?
İster dindar veya dine karşı olsun bu soruları sorunlar iyi niyetli değildir.
Çünkü ülkede eğitim çağında olanların ancak on binde biri belki hafızlık (Kur'an-ı ezberleme) eğitimi görüyor.
Onlar da bu eğitimle beraber diğer eğitimleri de görüyorlar.
Yine son iki yılda artış ile beraber, Kur'an kursları, İhl ve diğer imkânlarla eğitim gören insanlar toplam nüfusun %1 ancak Kur'an eğitimi görenleri teşkil ediyor.
Haydi diyelim geri kalmışlığımızın sebebi bunlar ya %99’un hiç mi kabahati yok.
Rahmetli babam 1970’li yıllarda imam iken iç hizmet kursu için Bolu’ya eğitime girmişti. Babamın hem yaşı hem de ilmi ( Farsça, Arapça, Kürtçe, Zazaca, Türkçe, biraz İngilizce ve az da orduca biliyordu) münasebetiyle arkadaşları onu sınıf başkan yaparlar.
Derslerin birinden eğitmen;
"Siz hocalar, fıkıhla, sarfla, nahivle... Uğraşıp dururken elin gâvuru ilimle, irfanla, ilerleme ile uğraşıyordu..." dersin dışına çıkarak hakaret varı ders yapar, babam;
"Hocam bize dersi anlat" deyince eğitmen;
"Bu da derstir, önce bunları bilmeliyiz."
Babamın dersi anlatmasını ısrarla isteyince eğitmen;
"-Niye doğrulardan gocunuyorsun? Dediklerim neresi yanlış? Başımıza ne geldiyse sizin gibi gerici ve yobaz hocaların yüzünden gelmedi mi?"
Eleştiri ve hakaretler etmesi üzerine babam şu cevabı verir;
"Hoca bizim gibi gerici ve yobazlar bu ülkeyi yönettikleri vakit, biz bu ülkenin topraklarını Viyana’ya kadar götürmüş, dört kıtada hüküm sürdürüyor idik. Bizden alınıp sizin gibi çağdaş ve ilericilerin eline verildi ve bak ne hallere düştük. Suçlamayı, kınamayı ve eleştirileri bırak da dersini anlat."
Avrupa’yı örnek alırız oysa bu ülkelerde papazla, Kiliseyle, İncil ile ve diğer değerlerle alay edilemez, saygı gösterir ve kendi işlerine bakarken bizler ise...
Her ne ise...
Bir yanda din istismarına karşıyız deriz bunu ilacı olan din ve dini eğitimin düzgün ve yeterli biçimde verilmesini neden karşıyız?
İslam; Kur'an gibi bir kitabı ve ilk emri “oku” olan bir din.
Elbette okunacak öğrenilecektir.
Bu kitap ki "Müassır medeniyetler" seviyesine çıkmaya ve faydalı hiç bir ilme karşı değildir. Kaynağı ve referansı kişiler, kurumlar, devletler ve ırklar değil Kur'an ve onun izahatı olan Resulullah’tır.
Ülkemizde ve de İslam âleminde, maddi ve manevi kayıplara sebep olan; layık-anti layık, dindar-dinsiz, çağda-çağ dışı ve benzeri kutuplaşmalara son vermeliyiz.
Her kurum ve kuruluş kendisine verilen görevi en iyi biçimde yapmalı biri diğerini bitirmeye çalışmamalı.
Peygamberimiz Sallallhu Aleyhi ve Sellem;
خَيرُكُمْ مَن تَعَلَّمَ القُرْاۤنَ وَعَلَّم
“Sizin en hayırlınız Kur’anı öğrenen ve öğretendir.